Yağmurda dururken geri dönüşün olmayacağını biliyordum.

Bunu yaptığım an, ya yaşayan en sevilen adam olacaktım, ya da Amerika’nın en çok arananı – hayır, dünyanın en çok arananı. Karar vermem gerekiyordu. Riske değer mi? Gerçekten bunu yapabilecek kadar güçlü müyüm? Haklı mıyım? Yağmur yağmaya devam ederken ayaklarımdaki su birikintisine baktım ve aklım hızla çalışıyor, bu su birikintisini düşünüyordum… Orada, ayaklarımın dibinde bir yağmur suyu birikintisi vardı. Hepsi bu muydu? Hayır, elbette hepsi bu değil. Hepsi bu olamaz. Bu su birikintisinde bir yansıma var. Bir adamın yansıması. Bu adam kim? İnançlı bir adam mı? Yoksa zayıf mı? Elbette bu geçici aynadaki, güneş doğmadan kaybolacak olan bu aynadaki adam, elbette kararsız değildi. Elbette bu adam güçlüydü, elbette etrafındakilerin direğiydi değil mi? Su birikintisindeki adamda bir şeyler vardı. Çok tanıdık geliyordu ama bir o kadar da gizemli ve pek bilinmiyordu. Sanki yapmaması gereken bir şeyi yapacakmış gibi gergin görünüyordu. Benim gibi… Su birikintisindeki adam ben miydim? Bu kadar zayıf, bu kadar kararsız olamazdım… Yağan yağmur, gergin zihnimi rahatlatan bir kokuydu. Bir taş düşürdüm ve su birikintisine düştü. Dünyayı dolaşan suyla dolu ve şimdi karşımda duran bu aynaya bir kez daha kapıldım. Nefes aldım, serin hava vücuduma doldu… Suyun dalgasını izlerken su birikintisindeki adamın ne kadar kırılgan olduğunu gördüm. Tek bir kibrit düştü ve tanınmaz haldeydi. Ben de onun gibi, en ufak bir güç tarafından sürüklenip giden miydim? Hayır, su birikintisindeki adam gibi olmazdım. O nemli, yağmurlu havayı içime çektim, tüm şüpheler de onunla birlikte çıkıyordu. Kararlılığım çelikleşti, NOKIA 3310’umu çıkardım ve Flappy Bird’de dünya rekorunu kırmaya çalıştım. Bu sefer o hedefi aşacaktım…

Etiketler:

Yorum Yaz

9504 Toplam Flood
12794 Toplam Yorum
8265 Toplam Üye
54 Son 24 Saatte Flood

Kod e‑postana gönderildi. (24 saat geçerli)