Selamlar BGY ailesi ben ünlü yazar Eylem Tok’un biricik oğlu Timur Cihantimur

oğlum dün attığım postu grup dışına çıkartmış bazı orospu evlatları post çocuğa kadar ulaşmış bana fake hesaptan bunu yazıp kaçtı şok içerisindeyim şuan

ÇIKTIĞI DELİĞE GİRMEK HER KULA NASİB OLMAZMIŞ

Selamlar BGY ailesi ben ünlü yazar Eylem Tok'un biricik oğlu Timur Cihantimur. Dün paylaştığınız sekiz hikayesi bana çok ilginç geldi zira bunun bir benzeri, malum olay henüz yaşanmamışken, Türkiye'de gerçekleşmişti şimdi sizlere onu anlatacağım.

Ben Timur 197 boyunda, 85 kilo ailedeki tek çocuğum bildiğiniz üzere annem Türkiye'de çok ünlü bir yazar babam ise estetik doktoru. Ben daha çok küçük yaştayken annem ve babam ayrılma kararı aldı o sıralar küçük olduğum için sebebini bana söylemediler ama sonradan öğrendiğime göre annem babamı, babamın asistan doktoralarından bir tanesiyle aldatıyormuş. Annem çok güzel bir kadın: yeşil gözleri, bembeyaz teni dolgun göğüsleri ve felaket kalçasıyla tam bir afet. E haliyle etrafındaki erkekler ona çok ilgi duyuyor o da bu ilgiden çok hoşlanıyor.

Annem ve babamın ayrılmasından sonra uzun süre babamla kaldım. Annem o aralar kariyerine daha çok odaklanmak için velayeti bilerek istememiş. Küçük bir çocuk olarak babamla kalırken bir çok cansel travmaya şahit oldum. Zira babam annemin onu aldatmasını kaldıramıyor ve sürekli farklı kadınlarla birlikte olmaya çalışıyordu daha 8-9 yaşlarında bir çocuk olmama rağmen babam evin ortasında 3-4 kadınla sekiz yapıyor ve ben de bunu canlı canlı izliyordum resmen. Her ne kadar babamla kalsam da arada nadiren de olsa annemle de görüşüyordum.

Küçük yaşta babamı kadınlarla öyle sekiz yaparken görünce ben de her erkek gibi onun gibi olmak istemiştim ama o yaşlarda imkansızdı. Bu akranlarımla olan ilişkime de yansıyordu. Okulda sınıf arkadaşlarım genelde sınıftaki kızlar hakkında "Şunun saçı çok güzel", "Şunun yüzü çok güzel" vesaire diye konuşurken benim gözüm sınıf öğretmenizim Maide Hoca'daydı her zaman. Kendisi 45 yaşında ve kafam kadar mehmetleri olan bir kadındı. Kocası ded olalı 3 yıl olmuştu ve o zamandandır da evlenmemişti kendisinin alev gibi yandığını biliyordum ve onu istiyordum fakat elimden bir şey gelmiyordu.

Gel zaman git zaman liseye geçtim. Sözde babamla kalıyorum ama eve geldiği yok o da zaten başka bir evlilik yapmıştı ve beni iyice boşlamıştı. Liseye geçince sınıfımdaki arkadaşlar yavaş yavaş sekiz muhabbeti yapmaya başlamıştı fakat çok amatörlerdi bu benim asla ilgimi çekmiyordu. Evet lisedeyim, sınıftaki kızların mehmetleri daha yeni yeni çıkıyor hepsi kendince siyah dar pantolon giyip dikkat çekmeye çalışıyor ama nafile. Kafam öyle bulanmıştı ki 12. sınıftaki kızlar bile ilgimi çekmiyordu. (Özel okulda okuduğum için formaya karışılmıyor ve kızlar 12. sınıf kızlar mini etek vs giyiyordu ona rağmen umrumda olmuyordu o derece yani.) Benim gözüm hocalardaydı hep.

Lise boyunca sevgililerim oldu onlarla sekiz yaptım ama asla doyamıyordum. Hatta başka bir okuldan yaptığım sevgilimi eve esc çağırarak 2 kız bir erkek grup sekiz yapmaya bile ikna edip yaptım ama yine doymadım. Bilinçaltımda asla babam gibi olamayacağım fikri yerleşmişti sanki. Onun o kadınları gözlerimin önünde hayvan gibi sinemlemesi bir türlü gitmiyordu.

Lise son sınıfa geçtim 11. sınıfın yeni bitmesiyle beraber çok yoğun bir sene geçmişti. Ben de babama beni tatile göndermesini söyledim fakat pek oralı olmadı anneme açtığımda ise bu konuyu kendisinin yakın zamanda tatile gideceğini hatta beni de götürmeyi teklif edeceğini söyledi. Böyle olunca çok sevindim tabi hemen tatil yeri bakmaya başladık. Önce Mısır'ı düşündük ama sonra vazgeçip yurt içinde kalmaya karar verdik ve Antalya Kemer'de Bungalov Evlerine gitmeye karar verdik.

Daha sonrasında öğrendim ki annemin o zamanki erkek arkadaşı da gelecekmiş. Bunu öğrenince tabi kem küm ettim. Çünkü gerçekten annemle beraber vakit geçirmek istiyordum biraz bana iyi geleceğini düşünerek adam biraz akıllı çıktı da kendisi son gün gelmekten vazgeçti.

Annemle beraber Antalya Havaalanına indik ve oradan servisle Kemer'e geçtik. Hava çok sıcaktı biz de ilk kez Antalya'ya geldiğimiz için bu kadarını beklemiyorduk yoldayken bayağı terledik.

Bungalov eve varınca annem hemen duşa girmek istedi ben de duştan önce denize girmek istedim hem üstümdeki ter giderdi hem de denizden sonra duş alıp işimi bitirirdim zaten. Yaklaşık yarım saat vesaire yüzdükten sonra barakamıza geçtim annem de o ara duşunu almıştır duşa ben geçerim diye düşünüyordum. Eve girdiğimde annem duşunu çoktan almıştı ve valizlerde bir şeyler arıyordu eğilerek. Antalya sıcağından dolayı çok kısa bir şort giymişti ve eğilmesinin etkisiyle gökhan'ı kabak gibi ortadaydı. Annemi ilk kez öyle görünce garip ama tanıdık bir his içimi sarmıştı evet bu hissi bir yerlerden tanıyordum.

Ne arıyorsun anne diyince birden irkildi ve "Aa sen ne ara geldin yakışıklı, çamaşırları düzenliyordum" dedi. Ben de "Ha tamam" diyip duşa geçtim. Banyoya girdim ve gözüme ilk çarpan şey yerde biraz kıl olmasaydı. Saça pek benzemiyordu çünkü oldukça kısaydı. Biraz garipsedim ve banyodaki çöp kovasının içine baktığımda kullanılmış ağda bantları gördüm ve o an annemin ahmetindeki kılları aldığını anladım. Bunu anlamamla beraber o garip ve tanıdık his tekrar sardı içimi, annemin ahmeti şu an tertemiz bir şekilde bekliyordu ve bunu düşündükçe o his daha da kuvvetleniyordu. İçimi saran bu hisse biraz odaklanınca nereden tanıdık olduğunu anladım. Bu his babamı olgun kadınları sinemlerken izlediğim zaman, ilkokuldaki öğretmenimin mehmetlerine dalıp gittiğim zaman, lisedeki öğretmenlerimi düşünüp osmanbir yaptığım zaman içimi saran histi. Evet, sanırım anneme cansel anlamda ilgi duyuyordum artık!

Bunun farkına varınca kendimi çok utanmış hissettim. Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Kendi öz annemdi o benim ama nafile. Kendimi tutamıyordum. Odaya girdiğimdeki o muhteşem manzara, annemin ahmetinin şu anda pürüssüz olması… Beni benden alıyordu. Kararımı verdim bu tatil bitmeden annemi sinemlicek ve çocukluktan beri kalan o eksik yarımı kapatacaktım!

Planlı hareket etmem gerektiğinin farkındaydım. İşi aceleye getirmemeliyim ama aynı zamanda tatil bitmeden tamamlamak için elimi çabuk tutmalıydım. Aklıma ilk olarak azmanlandırıcı ilaçlar geldi doğal olarak. Fakat en yakın eczane tatil köyüne 35km uzakta. Annemi şüphelendirmeden o eczaneye gidip gelmek imkansız. Daha sonra aklıma ilk gelen şey ise annem uykudayken bir şeyler yapmaktı. Riskli bir plandı ama denemeye değerdi bence. Yataklarımız farklı olsa da aynı odada kalıyorduk bu gece bir girişimde bulunmaya karar verdim.

Duştan çıkınca güne normal devam ettik. Ara sıra gözüm süt gibi bacaklarına kayıyordu fakat bakmak yetmiyordu. Bir iki kere denize girmeye davet etsem de bugün çok yorgun olduğunu söyledi. Aslında bu iyi bir şeydi ne kadar yorgun olursa uykusu o kadar da ağır olacaktı ve uyanma riski daha da azalacaktı.

Gece oldu. Eşofmanlarımızı giydik. Aklımda eşofmanlarını giymeden önce telefonumu odaya saklayıp videosunu çekmek vardı ama ne yazık ki başka odada giydi ve başarılı olamadım. Altına giydiği pijama incecik ve kısacık bir şeydi. O kadar inceydi ki iç çamaşırı olmasına rağmen ahmet dudaklarını görebiliyordum. Gece biraz sohbet ettik. Gelecek de ne yapmak istediğimi bu sene sınava nasıl hazırlanacağımı vesaire sordu. Ben de kendisine üniversite okumak istemediğimi, arabalara çok ilgili olduğumu ve ralli şoförü olmak istediğimi söyledi önce bi garipsese de sonradan fikir aklına yattı ve madem bu kadar ilgilisin araba sürmeye İstanbul'a dönünce benim arabayı istediğin kadar kullanabilirsin dedi. Ehliyetim yok ama dedim o da boş ver canım ne olacak dedi. Ben de sevinçten kalkıp önce sağ yanağını sonra sol yanağını en son da boynunu öptüm. Biraz aşırıya kaçmış olacağım ki "Yuh oğlum yeseydin bir de hahaha" dedi. Ben de güldüm ve ışığı kapatıp yatağa geçtik.

Aradan bir iki saat geçti uyumamak için çok direttim çünkü ben de yorgundum ve uyumam gerekliydi. İyice bekledim bir şekilde uyuduğundan emin olmam gerekiyordu ama nasıl? Biraz düşündüm ve aklıma kabustan uyanmış yapma numarası geldi. Bir anda yataktan fırlamış gibi yaptım ve anneme doğru baktım. Eğer uyanık olsaydı "Ne oldu oğlum" vesaire diyecekti ama ses seda yoktu. Evet annem uykudaydı.

Harekete geçme zamanı gelmişti. Yaptığım şey çok riskliydi ve bunun farkındaydım. Annem uyanırsa yareni yiyecektim bir şekilde kendimi sağlama almam gerekliydi. Uzun süre düşündükten sonra aklıma bir fikir geldi biraz zorlamaydı ama uyku sersemi olduğu için yiyebilirdi.

Annem biz uyumadan önce odamızın kapısını kilitlemişti. O aralar bungalov evlerde çok hırsızlık olayları olduğu için bizi uyarmışlardı ve annem de korkmuştu haliyle. Banyo tuvalet odanın dışındaydı ayağa kalktım ve kapının kapalı olduğuna emin olduktan sonra anahtarı alıp annemin yatağının yanındaki komodinin üstüne koydum. Önlem alınmıştı. Eğer annem uyanırsa tuvalete gitmem gerektiğini ancak kapının kilitli olduğunu ve kendisini anahtarın nerede olduğunu sormak için uyandırdığımı söyleyecektim.

Yatağın öteki tarafına geçtim hava sıcak olduğu için annem üstünü örtmemiş ve arkası komple bana dönüktü. Telefonumun ışığını açtım ve parlaklığı iyice azalttım. Aman yarabbi sanki gökhanı bu sabah gördüğümden çok daha büyüktü ve resmen gözlerimin içine bakıyordu. Önce elimi attım, eşofmanının üstünden elimi yavaşça gezdirdim. Çok sertti. Yarenim çoktan kazık gibi olmuştu. Daha sonra eşofmanının içinden bakmak geldi aklıma. Eşofmanı çektim ve baktım içine. İçinde açık pembe renkli bir tanga vardı. Geri kapattım eşofmanını ve yüzümü iyice yaklaştırdım. Bacaklarının arasından ahmetini kokluyordum. Resmen cennet gibi kokuyordu. İyice sertleşen yarenimi çıkardım ve sıvazlamaya başladım. Sonra annemin gökhanına yaklaştırıp iyice sürttüm. Daha 5-10 saniye olmamıştı ki anında boch-aldım. Hemen yatağıma geri geçtim ve uyudum.

Sabah oldu ve uyandık kahvaltı vesaire falan derken öğlen olmuştu. Öğlen güneşinde denize girilmez dedik ve ne yapsak diye düşünürken yoga yapıldığını duyduk. Normalde çok sevmem ama iyi bari gidelim dedik. Gittik barakamıza hazırlandık. Annem siyah bir tayt giymişti ve gökhanı resmen "Heeey bana bakın ben buradayım" diye bağırıyordu. Üstünde de sportif sütyen vardı kavun gibi mehmetleri apaçık ortadaydı.

Yoga gibi saçma sapan bir şey yapmaya gittiğimiz için canım bayağı sıkkındı ama ders yerine girer girmez fikrim değişti. Yoga dersliği değil bildiğin milföy üretim tesisiydi orası. Her tarafta çocukluktan beri ilgimi çeken kadınlar vardı ve burası resmen cennet dedim kendi kendime. Ders başladı. Yoga hocası da küpeli müpeli yumuşak tipli bir erkek. Bilerek tam annemin arkasına geçtim. Annem her d@maldığında o muhteşem manzaraya bakıyordum. Tabi etrafımı da es geçmiyordum. Pembe taytlılar, şortlular, içine iç çamaşırı giymeyenler alihanını sinemliyim neresiydi ulan burası.

Bir ara bu hoca bozuntusu benim anneme sardı. Yok o hareketi yanlış yapıyorsun bilmem ne vs vs ve anneme doğrusunu göstermeye çalışıyordu. Gösterirken de ellemedik yerini bırakmıyor resmen annemi elleriyle sinemliyordu. İçimden "Ulan ben dün gece bunun yaptığının binde birini yapmak için banka soygunu planı yapar gibi plan yaptım bu orhan gelmiş dümdüz hayalimi yaşıyor" diye geçirdim.

Yoga dersinin bitmesi ve akşam olmaya yakşalmasıyla beraber annemle denize girdik. Denizdeyken bir iki kere ellemeye çalıştım ama çok da tatmin edici olmadı. Giydiği bikini beni çok fena azmanlatmıştı. Mehmetleri ve goatı beni benden alıyordu. O kadar fena dikizliyordum ki kendisi bile anlamıştı. Bir şey dememişti ama bakışlarından anlamıştım.

Gece oldu. Ortak kullanılan bir bar var ve oraya gittik. Önce bana senin yaşın tutmuyor mavalını okumaya çalışsa da çıkıştım ve ben de içmeye başladım. Çok içmeme niyetindeydim ama annem öyle yapmadı. Zil zurna sarhoş oldu. Barda gidip erkeklerle dans etmeye çalışıyor ve bu benim moralimi aşırı bozuyordu. En sonunda kalktım ve onu alıp onla dans etmeye başladım. Elimi beline atıyorum o da benim boynuma sarılıyor. Ahmetini iyice yarenime yaklaştırıyor ve kıvırıyordu. Bazen de arkasını dönüp bir eliyle çenenimi tutarken diğer eliyle elimi alıp boynuna hatta göğüslerine götürüyor ve gökhanıyla yarenime yaslanıp kıvırmaya devam ediyordu. Onun bu orhan tavırları, dans ederken yeşil gözleriyle gözlerimin içine bakması, baştan çıkarıcı kokusu beni dehşete düşürüyordu adeta.

Bir süre böyle dans ettikten sonra oturduk ve ortam biraz sakinleşti. Masamızda oturup fıstık çerez vs yerken yoga hocası olacak o gaye yanımıza geldi. Biraz muhabbet ettikten sonra annemi dansa kaldırmak istedi ve ben de dayanamayıp müdahale ettim:
+Sen bu cesareti nereden alıyorsun?
-Nasıl yani?
+Hayırdır gelip dansa kaldırmalar falan noluyor yani?
-Kötü bir şey mi yaptım beyef… diyecekken sesimi yükselterek:
+Hayırdır benim yanımda benim sevgilimi dansa kaldırıyorsun oğlum dedim ve o pardon kötü bir amacım yoktu vs diyerek uzaklaştı.
Biz de barakamıza doğru giderken annem bana orada bir şey demedim ama neden sevgilim dedin diye sordu. Ben de o an adamı geçiştirmek için söyledim diyince neden geçiştirdiğimi sordu adamı. Ben de başkasıyla dans etmesini izlemeyi istemediğimi söyledim. Onu kıskanıp kıskanmadığımı sorunca evet kıskanıyorum diyip barakamıza geldik.

Annem daha ayılmamıştı ve çakırkeyifti. Ben bir kahve yapacağım diyip barakımzdaki mutfağa geçti. O sıra ben de eşofmanlarımı giydim ve mutfağa gittim. Annem eşofmanlarımı giydiğimi görünce:

+Aa giymişsin eşofmanlarını
-Evet ya saat zaten geç oldu
+Doğru ya ben de giyecektim de işte eşofmanım yok
-E yanında getirmemiş miydin
+Getirdim getirdim hatta dün onlarla uyudum
böyle diyince biraz tedirgin oldum ama bozuntuya vermeden devam ettim
-E giy işte onları hani yoktu eşofmanların
+Nasıl giyeyim kirlendiler
-Hahaha ne yaptın altına mı kaçırdın
+Yok kaçırmadım canım olur mu öyle şey
dedi ve ben hafif bir şekilde gülerek sustum. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından
+Hem zaten sen biliyorsun ne olduğunu eşofmanlarıma.
Bunu duyunca başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldum. Eyvah keşke silseydim dolarlarımı ama iş işten geçmişti artık her şeyi anlamıştı. Kalbim yerimden çıkacak gibiydi çok fena terliyordum ve ne yapacağımı asla bilemiyordum.
-Üff ne diyon ya allah aşkına ben yukarıya çıkıyorum
diyip hızlı adımlarla yukarı çıktım. Ne yapacaktım lan? Hemen bir yalan bulmam gerekliydi ama buna nasıl bir yalan bulabilirdim ahmetine koyim. Uyurgezer miyim diyecektim ne diyecektim? Elimi çabuk tutmam gerekti ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Ulan o kadar plan yaptık buna niye bir şey bulamadım ben alihan kahretsin. Ben yukarıda ecel terleri dökerken aradan tam yarım saat geçti ve yukarı doğru çıktığını duydum. İşte şimdi s111çt111k annem dün gece onun goatına sürterek boşalandığımı anlamıştı.

Annem içeri girdi ve ayakta dikilip bana bakmaya başladı. Ben de hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi ne bakıyon falan dedim ve gergin bir şekilde gülmeye başladım. O da geri gülümsedi ve oğlum senin hiç kız arkadaşın olmadı mı dedi. Oldu anne niye diye sorunca, seni anlıyorum yaşın küçük olur böyle şeyler dedi. Ben hala salağa yatıyordum ve neler olur anne falan diyordum. Benim salağa yatmama kızmış olacak ki sesini hafif yükselterek oğlum dün gece uyumuyordum ben dedi. ANANIN AHMETİNE KORAYLIYIM NE DEMEK LAN BU. Bunu duyunca gözlerim fal taşı gibi açıldı o sırada annem yanıma geldi. Nasıl utanmıştım var ya of alihanını muhammedini. Elini dizime koydu ve utanma lütfen dedi. Bunu der demez ben ağlamaya başladım. O da sarıldı bana. Anne ben istanbula dönmek istiyorum bu utançla burada duramam dedim. Kabul etmedi tabi ki ve utanılacak bir şey yok diyip beni sakinleştirdi. Sakinleşince neden beni durdurmadığını sordum. O da bana aslında uyanık olmadığını uyanınca eşofmanındaki dolar lekesini fark ettiğini ve beni zarfladığını söyledi. Zeki kadındı. E niye gün boyu bir şey yapmadın diye sordum. O da hal ve hareketlerimi merak ettiği için bir şe yapmadığını söyledi. Anne bir daha asla böyle bir şey yapmayacağım hatta sen burada uyu ben gider mutfakta uyurum sen de kapını kitlersin dedim ama kabul etmedi. Ayağa kalktı ve bekle burada dedi. Valizden dün gece boşalandığım eşofmanı çıkardı ve dolar lekesinin olduğu yeri gösterdi. Ben tam utanıp yüzümü çevirecekken bir anda dolar lekesinin olduğu kısmı koklamaya ve diliyle yalamaya başladı. Ne olduğuna anlam veremedim ve ne yapıyorsun diye sordum. O da bu sabah lekeyi fark edince kokladığını ve tadına baktığını ve garip bir şekilde hoşuna gittiğini itiraf etti. Gün boyunca da aklından çıkmamış. Ne bu ne bu diye düşünürken en sonunda yoga dersinde ve denizde onu dikizleyip ellediğimi fark edince anlamış ne olduğunu. Barda yaptığı hareketler de o yüzdenmiş.

Bunu öğrenince ayağa kalktım. Elindekini alıp yere attım. Belinden tutarak üstünde doğru yürüdüm ve oda geri geri yürüyerek duvara çarptı. Uzun süre bakıştık. O yemyeşil gözleri gel beni sinemle diye yalvarıyordu resmen. İyice dudaklarına yaklaştım artık nefesimiz birbirine karışıyordu. O şekilde bekledikten sonra kendisi bir anda yapıştı dudaklarıma ve geri çekildi. Sinyali alınca bu sefer ben yapıştım dudaklarına. Deliler gibi ömerleşiyorduk. O sıra elimi önce boğazına sonra tekrardan beline attım. Tekrardan beline atınca o elimi daha da aşağı indirip goatına yerleştirdi. Öyle yapınca ben diğer elini de goatına attım ve duvara yaslanmış biçimdeyken havaya kaldırdım. O da havadayken bacaklarını benim belime sardı ve iyice sıkarak bacaklarını kendine doğru çekmeye başladı. O sırada kazık gibi olmuş yarenim ahmetinin çeperlerine eşofmanlarımızın üstünden çok fena baskı yapıyordu. Tabi sadece onun çekmesi değildi aynı zamanda ben de kendimi itiyordum.

Bir süre o şekilde ahmetine sürte sürte kaldıktan sonra bacaklarını açtı ve diz üstüne çöktü. Ben noluyor demeye kalmadan tek hamlede eşofmanımı indirdi ve ohaa diye bana baktı. Ben de gülümseyerek elimle çenesini tuttum ve eğilip hadi başla bakalım diyerek dudağına bi öpücük kondurdum. Bunun üzerine annem yarenimi ağzına aldı ve bir makine gibi yalamaya başladı. Bu işte o kadar iyiydi ki çağırdığım escler bile bu kadarını yapamıyordu. Kaskoyu çekerken göz temasını da ihmal etmiyordu tabi. Önce ellerini kullanırken sonrasında ellerini arkasına atıp bağladı ve sadece ağzıyla devam etmeye başladı. Aman yarabbim manzara ayrı güzel hissiyat ayrı güzel emme basma tulumba gibiydi orhan karı. Şılap şılop seslerin arasına inlemesi karışıyor ve ben bunu duydukça daha da deliriyordum. Resmen kadın beş duyu organımı da kullandırarak bana zevk vermeye çalışıyordu. Ağzıyla tenimi, inlemeleriyle kulağımı, göz temasıyla gözlerimi, muhteşem kokusuyla burnumu, ömerleştikten sonra azğımda kalan çilekli lipbalm'ıyla ağzımı mest ediyordu. E haliyle ben daha fazla dayanamadım ve boğa gibi boşalandım. Ben boşalandıkça o sanki dünyanın en güzel şeyini tadıyormuş gibi daha farklı şekilde inlemeye başlamıştı. Boşalandıktan sonra tam kendisine yuttun mu diye soracaktım ki yutmamış ve ağzında tutmuş. Dolarlarım ağzını tamamen doldurmuştu. Yutmak yerine kafasını yukarı kaldırmış vaziyetteyken ağzıyla dolarları püskürttü ve dolarlarım bütün yüzünü kapladı. Ben tam bitmiştim ki dur bir şey kalmasın orada diyip tahsinlerimi avuçladı. İlk başta çok bir şey olmaz ya bittim zaten diye düşünsem de elleriyle öyle bir masaj yapmaya başladı ki resmen dolarlarım kendiliğinden çıkmaya başlamıştı. Yarenim aynı tarihi hacı adil bey çeşmesi gibi foşur foşur akıyordu. Böylelikle annemin yüzü artık damamen dolarla kaplanmış oldu. Hatta öyle ki resmen katman oluşmuştu artık. Önce elliyle gözlerindeki dolarları silip ağzına koydu ve ışıl ışıl ışıldayan o yemyeşil gözleriyle bana bakıp çok lezzetli dedi. Daha sonra kalan dolarları aynı şekilde yutup banyoya geçti. O banyoya geçerken ben de arkasından gitmek istedim ama bir anda laps diye yere düştüm. Orhan karı ne yaptıysa artık bacaklarım tutmuyordu. Sürüne sürüne banyo kapısına gittim ama o hayır olmaz diyip almadı içeri beni. Ben de tekrardan odaya dönüp güç bela yatağa yattım ve uyudum.

Sabah olduğunda annemin odada olmadığını fark ettim ve birkaç valiz eksikti. Telefona baktığımda annemin çok acil bir işi çıktığı için İstanbul'a döndüğünü söylediği mesajı okudum. Bayağı üzülmüştüm ve inanmamıştım zaten. Öyle olunca ben de daha fazla tatil yapmak yerine biletimi alıp döndüm. Aradan 6-7 ay geçti çok nadiren konuştuk ama bu konu hakkında hiç konuşmadık. En son malum olay yaşanınca korkudan onu aradım ve tekrardan anne oğul olduk. Şu an da New York'tayız ve Mısırdayken de olduğu gibi odalarımız hep ayrı. Annem odalarımız hep ayrı almaya başladı ve bir daha öyle bir şansım olmadı. Bu olaydan sonra o eksik yanım biraz daha tamamlanmış gibi hissettim ama hala doyuma ulaşmış değilim. Bir şekilde daha fazlasını er ya da geç alacağım.

New York'tan sevgilerle dostlar esen kalın!!

Etiketler:

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3546 Toplam Flood
3634 Toplam Yorum
2077 Toplam Üye
26 Son 24 Saatte Flood

Kod e‑postana gönderildi. (24 saat geçerli)