Keletirya Bandırmadıs Şarkısındaki Gizemli Dil: Lazca mı, Roman Dili mi?
I. Giriş: “Keletirya” Muamması ve Dilsel Kimlik Sorunu
Fatih Bulut tarafından seslendirilen ve Türkiye’de kısa sürede popüler olan “Keletirya Bandırmadıs” adlı şarkı, enerjik ritmi ve akılda kalıcı melodisiyle geniş kitlelere ulaşmıştır. Şarkının başarısının ardındaki en dikkat çekici unsurlardan biri, sanatçının ve yapım ekibinin eseri bilinçli bir şekilde “Roman Havası” olarak etiketlemesidir. Bu tür, Türkiye’deki Roman müzisyenlerin ve kültürünün bir yansıması olarak köklü bir geleneğe sahiptir. Ancak şarkıyı bir dilbilimsel muammaya dönüştüren asıl unsur, nakaratında yer alan ve ana dili Türkçe olan dinleyiciler için hiçbir anlam ifade etmeyen dört mısralık gizemli sözlerdir. Bu sözlerin kökeni hakkında kamuoyunda ve sosyal medyada çeşitli spekülasyonlar ortaya atılmış, iki temel iddia öne çıkmıştır: Bu dilin, Türkiye’nin Doğu Karadeniz bölgesinde konuşulan Lazca mı, yoksa şarkının türüyle uyumlu olarak Romanların dili olan Romanca’nın bir lehçesi mi olduğu.
Bu rapor, söz konusu dilbilimsel sorunu çözmek amacıyla kapsamlı ve titiz bir karşılaştırmalı analiz sunmaktadır. İzlenecek metodoloji, her iki aday dilin (Lazca ve ilgili Roman lehçelerinin) ayrıntılı dilbilimsel profillerini oluşturmayı, ardından şarkı sözlerini fonetik, morfolojik ve leksik (sözcüksel) düzeyde adli bir titizlikle incelemeyi ve son olarak bu bulguları tür, sanatçı ve söz yazarı gibi bağlamsal kanıtlarla birleştirmeyi içermektedir.
Bu araştırmanın başlangıç noktasında, eserin “Roman Havası” olarak ısrarla ve bilinçli bir şekilde etiketlenmesi yalnızca basit bir tür tanımı değil, aynı zamanda kritik bir yan metinsel (paratextual) kanıt olarak değerlendirilmelidir. Sanatçılar ve prodüktörler, eserlerini belirli bir kültürel ve ticari gelenek içine yerleştirmek ve hedef kitlelerine ulaşmak için tür etiketlerini stratejik olarak kullanırlar. “Roman Havası”, Türkiye’de Roman kültürü ve müzisyenleriyle özdeşleşmiş, yerleşik bir müzik türüdür. Bu etiketin açıkça kullanılması, sanatçının ve ekibinin kültürel ve müzikal bir aidiyet beyanında bulunduğunu gösterir. Bu beyan, dinleyici için bir yorumlama çerçevesi oluşturur ve şarkıdaki Türkçe olmayan sözlerin büyük olasılıkla Roman dili veya Roman müzisyenlerle ilişkili bir sosyolekt (toplumsal lehçe) ile bağlantılı olduğunu düşündürür. Dolayısıyla, bu bağlamsal ipucu, araştırmanın hipotezini şekillendiren güçlü bir başlangıç noktası sunmakta ve Lazca teorisini desteklemek için çok daha güçlü karşı kanıtlar gerektirmektedir.
Keletirya Şarkı Sözleri
“Keletirya”
Keletirya bandırmadıs
Hopramande kelelapes
Hopramande kelelapes
Habe kerdas pipalancar
Habe kerdas pipalancar
Mipen hala parmak yençar
Mipen hala parmak yençarRoman kızı oyna bana
Göbeğini salla bana
Şu fakiri alasın sana
Şu fakiri alasın sana
Yek gurbani keseyim sana
Yek yek gurbani keseyim sana
Ooo nambır nambır
Ooo nambır nambır
Yek gurbani keseyim sana
Yek yek gurbani keseyim sana
Keseyim keseyim de keseyim sana
Adaklar adayıp da keseyim sana
Keletirya bandırmadıs
Keletirya bandırmadıs
Hopramande kelelapes
Hopramande kelelapes
Habe kerdas pipalancar
Habe kerdas pipalancar
Mipen hala parmak yençar
Mipen hala parmak yençar
Roman kızı oyna bana
Göbeğini salla bana
Şu fakiri alasın sana
Şu fakiri alasın sana
Yek gurbani keseyim sana
Yek yek gurbani keseyim sana
Ooo nambır nambır
Ooo nambır nambır
Yek gurbanii keseyim sana
Yek yek gurbani keseyim sana
Keseyim keseyim de keseyim sana
Adaklar adayıp da keseyim sana
Keseyim keseyim de keseyim sana
II. Birinci Aday: Laz Dili (Lazuri Nena) Profili
“Keletirya” şarkısındaki gizemli dilin kökenine dair ilk iddia olan Lazca’nın dilbilimsel özelliklerini anlamak, karşılaştırmalı analizin temelini oluşturur. Lazca, kendine özgü yapısıyla, incelenen sözlerin kökeni olup olamayacağına dair net kriterler sunmaktadır.
Genetik ve Tipolojik Kimlik: Bir Kafkas İzolatı
Lazca (Lazuri Nena), Gürcüce, Svanca ve en yakın akrabası olan Megrelce ile birlikte, izole bir dil ailesi olarak kabul edilen Kartveli (Güney Kafkas) dil ailesine mensuptur. Bu, Lazca’nın Hint-Avrupa (Romanca gibi), Türk (Türkçe gibi) veya Sami dil aileleriyle hiçbir genetik akrabalığı olmadığı anlamına gelir.
Tipolojik olarak Lazca, karmaşık anlamların bir fiil köküne çok sayıda yapım ve çekim ekinin eklenmesiyle oluşturulduğu, son derece eklemeli (agglutinative) ve hatta polisentetik (bireşimli) bir dildir. Dilin en belirleyici gramer özelliklerinden biri, ergatif-absolutif durum (case) sistemidir. Bu sistemde, geçişli bir fiilin öznesi (Agent, A) farklı bir ek alırken, geçişsiz bir fiilin öznesi (Subject, S) ile geçişli bir fiilin nesnesi (Object, O) aynı yalın (absolutif) durumda bulunur. Bu yapı, Türkçe ve Romanca’nın temel aldığı nominatif-akuzatif sistemden kökten farklıdır.
Laz Ses Dünyası: Ayırt Edici Bir Fonoloji
Lazca, lehçelere göre değişmekle birlikte yaklaşık 30 ila 38 ünsüz fonemden oluşan zengin bir ünsüz sistemine karşın, sadece beş ünlüden (a, e, i, o, u) oluşan basit bir ünlü sistemine sahiptir.
Bu dilin fonolojisindeki en kritik ve ayırt edici özellik, patlamalı (stop) ve patlamalı-sürtünmeli (affricate) ünsüzlerdeki üçlü karşıtlıktır: ötümlü (voiced) (ör. /b/, /d/, /g/), ötümsüz soluklu (voiceless aspirated) (ör. /p/, /t/, /k/) ve ötümsüz gırtlaksıl/fırlatmalı (voiceless ejective) (ör. /p’/, /t’/, /k’/, /q’/, /t͡s’/, /t͡ʃ’/). Gırtlak kapağının (glottis) anlık kapanmasıyla üretilen ve “patlama” benzeri bir ses çıkaran bu fırlatmalı (ejective) ünsüzler, Kafkas dillerinin bir alametifarikası olup Türkçe ve Romancada kesinlikle bulunmazlar. Bu seslerin varlığı veya yokluğu, “Keletirya” analizi için en önemli tanısal ölçütlerden biridir. Lazca ayrıca küçük dil (uvular) sesleri (/q’/, /x/, /ɣ/) ve çeşitli sürtünmeli-patlamalı ünsüzleri (/t͡s/, /d͡z/ vb.) içerir.
Söz Varlığı ve Morfolojik Genel Bakış
Lazca’nın temel söz varlığı Kartveli kökenlidir, ancak yüzyıllar süren komşuluk ilişkileri nedeniyle Türkçe ve Yunancadan yoğun bir şekilde kelime almıştır. Fiiller, anlamı değiştiren kök öncesi ünlüler (“versiyon”) ve yön bildiren ön eklerden oluşan karmaşık bir sistemle dilin merkezinde yer alır. İsimler ise genellikle bir ünlü harfle biter. Mevcut Lazca sözlükler ve kelime listeleri incelendiğinde, şarkıdaki sözler için herhangi bir açık veya makul köken benzerliği bulunamamıştır.
Lazca’nın bu son derece özgün ve katı fonolojik ve gramer yapısı, onu kolayca yanlışlanabilir bir hipotez haline getirir. Bilimsel ve dilbilimsel araştırmalar, test edilebilir ve yanlışlanabilir hipotezler üzerine kuruludur. Lazca hipotezi, şarkı sözlerinde fırlatmalı ünsüzler ve ergatif-absolutif yapılar gibi spesifik ve pazarlık edilemez özelliklerin varlığını öngörür. Ancak şarkının performansı dinlendiğinde, fırlatmalı seslerin (örneğin /k’/ veya /p’/) duyulmadığı ve fonolojinin genel olarak Türkçe ve Hint-Avrupa ses sistemleriyle uyumlu olduğu görülür. İlerleyen bölümlerdeki lirik analizde gösterileceği gibi, gramer yapısı da Lazca’nın ergatif sistemiyle uyuşmamaktadır. Dolayısıyla, Lazca’yı özgün ve ilginç bir dil yapan özellikler, aynı zamanda onu “Keletirya” şarkısındaki dil için zayıf bir aday haline getirmektedir. Dilin bu belirgin farklılığı, reddedilmesi için net ve güçlü kanıtlar sunmaktadır.
III. Türkiye Bağlamında Roman Dili: İkinci Aday
İkinci ve daha güçlü aday olan Roman dili (Romanca), kökeni, yayılımı ve Türkiye’deki sosyodilbilimsel durumu açısından Lazca’dan tamamen farklı bir tablo sunar. Bu dilin özellikleri, şarkıdaki gizemli sözlerin çözümlenmesinde kilit rol oynamaktadır.
Hindistan’dan Anadolu’ya: Dilsel Bir Yolculuk
Romanca, bir Hint-Avrupa dilidir ve bu ailenin Hint-Aryan koluna aittir. Kökenleri, Hint alt kıtasının merkezindeki Hint-Aryan dillerine dayanır ve Hintçe, Rajasthani gibi dillerle ortak bir atayı paylaşır. Roman halkının 10. yüzyıl civarında Hindistan’dan başlayan göçü, dilin kelime dağarcığındaki alıntılar aracılığıyla izlenebilir: Avrupa’ya dağılmadan önce Farsça, Ermenice ve en önemlisi Bizans Yunancası’ndan önemli ölçüde kelime ve gramer yapısı almıştır. Bu göç ve temas tarihi, Romanca’yı son derece uyarlanabilir bir dil haline getirmiş, içinde yaşadığı ülkelerin dillerinden kelime dağarcığı ve hatta gramer kalıpları ödünç alma eğilimi göstermesine neden olmuştur.
Türkiye’deki Lehçeler, Konuşurlar ve Statü
Türkiye’deki Roman nüfusu oldukça kalabalıktır ve tahminler 500.000’den 2 milyona kadar değişmektedir. Çoğunluğu, birinci dilleri olarak Türkçe konuşan ve büyük ölçüde asimile olmuş topluluklardır. Türkiye’de konuşulan Roman lehçeleri büyük ölçüde
Balkan Romancası grubuna aittir. Bu analiz için özellikle önemli bir alt grup, Yunanistan’dan Türkiye’ye göç eden sepet örücülerinin lehçesi olan
Sepečides Romancasıdır. Bu lehçe, Batı Türkiye’de (örneğin İzmir) konuşulması ve ayrıntılı olarak belgelenmiş olması nedeniyle özel bir ilgi odağıdır. Türkiye’deki birçok Roman topluluğu, Roman kökenli kelime dağarcığını Türkçe gramerle harmanlayan karma diller olan para-Romani çeşitlerini konuşmaktadır. Bu, uzun süreli ve yoğun dil temasının yaygın bir sonucudur.
Roman Ses Dünyası: Bir Hint-Aryan Sistemi
Roman dilinin ünsüz sistemi, soluksuz ve soluklu ötümsüz patlamalılar arasındaki karşıtlık (ör. /p/ vs. /pʰ/, /t/ vs. /tʰ/, /k/ vs. /kʰ/) gibi Hint-Aryan özelliklerini korur. En önemlisi, Romanca, Lazca’yı tanımlayan
fırlatmalı (ejective) ünsüzlerden tamamen yoksundur. Bu durum, fonolojisini şarkıda duyulan seslerle çok daha uyumlu hale getirir.
Gramer Mimarisi
Romanca’nın grameri Lazca’dan temelden farklıdır. Eski Hint-Aryan dillerinden evrilen bir nominatif-oblik (yalın-eğik) durum sistemi kullanır. İsimlerde, sıfatlarda ve tanımlıklarda (article) kendini gösteren eril (masculine) ve dişil (feminine) olmak üzere iki gramer cinsi bulunur. Fiil morfolojisi soneklemelidir ve iki ana gövdeye (şimdiki zaman ve bitmişlik/perfective) ve her biri için ayrı şahıs eklerine dayanır.
ker- (‘yapmak/etmek’) fiili, bu yapının sıkça alıntılanan bir örneğidir.
Roman dilinin tarihsel ve sosyodilbilimsel profili, onun baskın temas dillerinden yapısal özellikleri emmeye yatkın bir “dilbilgisel sünger” olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, onu şarkıda bulunan türden melez bir dil için yapısal olarak katı olan Lazca’dan çok daha makul bir aday yapar. Roman dilinin tarihi, sürekli hareket ve azınlık statüsü ile karakterizedir. Bu durum, konuşulduğu her toplumda yoğun ve uzun süreli iki dilliliğe yol açmıştır. Dilbilimsel veriler, bu temasın sadece kelime dağarcığıyla sınırlı kalmadığını göstermektedir. Erken dönem Romancası, Yunancadan belirli tanımlık, fiil-nesne (VO) söz dizimi ve çekim ekleri gibi temel gramer özelliklerini almıştır. Balkanlar’da bu model, Slav dilleri, Rumence ve Türkçenin etkisiyle devam etmiştir. Bazı Roman lehçelerine bütün Türkçe fiil paradigmalarının kopyalanması olgusu belgelenmiştir. Dolayısıyla, Roman kökenli sözcükleri Türkçe morfolojisiyle (örneğin
-dıs eki gibi) birleştiren bir şarkı sözü bulmak bir anormallik değil, dilin Türkiye’deki temas tarihinin beklenen bir sonucudur. Bu durum, bölümlenmiş gramer (compartmentalized grammar) ve dil karışımının bilinen bir modeline uymaktadır. Buna karşılık Lazca, bu düzeyde bir yapısal geçirgenlik göstermemiştir.
IV. Adli Dilbilim: “Keletirya” Şarkı Sözlerinin Analizi
Bu bölüm, raporun analitik merkezini oluşturmaktadır. “Keletirya Bandırmadıs” şarkısının Türkçe olmayan mısraları, önceki bölümlerde oluşturulan Lazca ve Romanca dil profilleriyle karşılaştırılarak sistematik bir şekilde incelenecektir.
İncelenen Metin
Analize tabi tutulacak dört mısra şunlardır :
Keletirya bandırmadıs Hopramande kelelapes Habe kerdas pipalancar Mipen hala parmak yençar
Metodoloji
Her bir kelime veya ifade, fonetik (sesbilimsel), morfolojik (biçimbilimsel) ve leksik (sözcüksel) açılardan ayrıştırılacak ve hem Lazca hem de Romanca dilbilimsel veritabanlarıyla karşılaştırılacaktır. Analizin sonuçları, argümanın şeffaflığını ve sistematik yapısını sağlamak amacıyla aşağıdaki kapsamlı tabloda özetlenmiştir. Bu tablo, her bir lirik bileşen için analitik süreci yan yana göstererek, bir hipotezin diğerine karşı olan ezici kanıt ağırlığını okuyucunun net bir şekilde görmesini sağlar.
Tablo 4.1: “Keletirya Bandırmadıs” Şarkı Sözlerinin Karşılaştırmalı Dilbilimsel Analizi
Şarkıdaki Kelime/İfade | Fonetik Analiz | Potansiyel Lazca Etimolojisi/Analizi | Potansiyel Romanca Etimolojisi/Analizi | Gramer ve Bağlamsal Yorum | Sonuç | ||
Keletirya | /keletirja/ olarak telaffuz edilir. Fırlatmalı (ejective) ünsüzler gibi Lazca’ya özgü sesler içermez. | Lazca sözlüklerde veya gramer yapılarında bu kelimeye veya köke rastlanmamıştır. Bir yer adı veya özel isim olma ihtimali dışında dilbilimsel bir bağlantı kurulamamaktadır. | Anlamı belirsizdir. Muhtemelen özel bir isim, bir neolojizm (yeni türetilmiş kelime) veya Roman müzik geleneğinde kullanılan argo/özel bir terimdir. Romanca’da doğrudan bir karşılığı bulunamamıştır. | Kelimenin kendisi belirleyici olmasa da, fonetik yapısı Romanca’ya Lazca’dan daha yakındır. Şarkının adına da kaynaklık etmesi, özel bir anlam taşıdığını düşündürmektedir. | Belirleyici Değil | ||
bandırmadıs | /bandɯɾmadɯs/ olarak telaffuz edilir. Ses yapısı Türkçe ile uyumludur. | Lazca’da bandır- kökü veya -dıs fiil çekim eki bulunmamaktadır. Lazca fiil çekimleri tamamen farklı bir morfolojik yapıya sahiptir. | Yüksek olasılıkla melez (hybrid) bir yapıdır. bandır- kökü Türkçe “bandırmak” fiilinden alınmış veya ondan esinlenilmiş olabilir. -dıs eki, Türkçe 2. tekil şahıs geçmiş zaman eki olan -dın/-din’in Roman diline uyarlanmış bir versiyonu olarak yorumlanabilir. Bu tür gramer kopyalamaları, Roman dilinin temas dilleriyle etkileşiminde sıkça görülür. | Bu kelime, para-Romani (karma dil) hipotezini güçlü bir şekilde desteklemektedir. Türkçe bir fiil kökünün veya benzerinin, yine Türkçeden uyarlanmış bir çekim ekiyle kullanılması, dil temasının tipik bir sonucudur. | Romanca | ||
Hopramande | /hopɾamande/ olarak telaffuz edilir. Sesler Romanca ve Türkçe’de yaygındır. | Lazca’da bu yapıya uygun bir kök veya ek bulunmamaktadır. | Kelime parçalara ayrıldığında anlamlı bir yapı ortaya çıkabilir. -mande eki, Romanca 1. tekil şahıs zamiri me’nin datif/lokatif (bana, bende) hali olabilir. | Hopra- kısmı belirsizdir, muhtemelen bir ünlem veya başka bir kelimenin bozulmuş halidir. | -mande ekinin varlığı, Romanca gramerine işaret eden önemli bir ipucudur. | Romanca | |
kelelapes | /kelelapes/ olarak telaffuz edilir. | Lazca’da ‘oynamak’ veya ‘dans etmek’ için kel- kökü yoktur. -el ve -pes ekleri Lazca fiil morfolojisiyle uyumsuzdur. | Bu, en güçlü kanıtlardan biridir. kel- kökü Romanca’da ‘oynamak, dans etmek’ anlamına gelir. | -el eki, 3. tekil şahıs şimdiki zaman ekidir. -pes ise ‘kendini’ anlamına gelen dönüşlülük (reflexive) zamiridir. Dolayısıyla | kel-el-a-pes yapısı, gramer olarak ‘kendi kendine oynuyor/dans ediyor’ anlamına gelir ve Romanca’da tamamen tutarlıdır. | Kelime, Romanca’nın temel bir fiil kökünü, standart bir fiil çekimini ve bir dönüşlülük zamirini bir araya getirerek karmaşık ve doğru bir gramer yapısı sergilemektedir. Bu, tesadüfi bir benzerlik olamayacak kadar güçlü bir kanıttır. | Romanca |
Habe | /habe/ olarak telaffuz edilir. | Lazca’da bu kelimeye rastlanmamıştır. | Anlamı belirsizdir. Argo bir ifade veya başka bir dilden alıntı olabilir. Balkan Romancası lehçelerinde xabe ‘yemek’ anlamına gelse de bağlamla uyumlu görünmemektedir. | Belirleyici bir kanıt sunmamaktadır. | Belirleyici Değil | ||
kerdas | /keɾdas/ olarak telaffuz edilir. | Lazca’da ‘yapmak, etmek’ anlamında ker- fiili yoktur. Geçmiş zaman çekimleri de bu şekilde değildir. | Bu da çok güçlü bir kanıttır. ker- fiili, Romanca’da ‘yapmak, etmek’ anlamına gelen en temel fiillerden biridir. -das eki ise geçmiş zaman (preterite) eklerinden biridir. | kerdas ‘yaptı’ anlamına gelir ve klasik bir Romanca fiil çekimidir. | kelelapes gibi, kerdas da Romanca gramerinin temel bir unsurunu sergilemektedir. Bu iki kelimenin varlığı, dilin kimliği konusunda çok az şüphe bırakmaktadır. | Romanca | |
pipalancar | /pipaland͡ʒaɾ/ olarak telaffuz edilir. | Lazca’da bu kelimeye rastlanmamıştır. | Anlamı belirsizdir. Ancak -ncar veya -car eki, Romanca’da çoğul enstrümantal/sosyatif (ile) eki olan -enca’nın bir varyantı olabilir. | pipala- kökü ise net değildir. | Ekin olası Romanca kökeni, diğer kanıtlarla birleştiğinde Romanca hipotezini destekler niteliktedir. | Romanca (Olası) | |
Mipen | /mipen/ olarak telaffuz edilir. | Lazca’da -pen eki bulunmamaktadır. | -pen eki, Romanca’da soyut isimler türeten çok yaygın bir ektir (ör. Romanipen ‘Romanlık’, laçhipen ‘iyilik’). | Mi- kısmı belirsiz olsa da, ekin varlığı Romanca’ya işaret eder. Muhtemelen bir neolojizmdir. | -pen ekinin kullanımı, dilin morfolojik yapısının Romanca ile uyumlu olduğunu gösteren bir başka delildir. | Romanca | |
hala | /hala/ olarak telaffuz edilir. | Lazca’da bu anlama gelebilecek bir kelime tespit edilememiştir. | Anlamı belirsizdir. Türkçe’deki ‘hala’ kelimesi olabilir veya farklı bir kökene sahip olabilir. Sepečides Romancası fiil listesinde alavela (‘tutuşturmak’) gibi ses benzerliği olan fiiller bulunsa da, doğrudan bir bağlantı kurmak zordur. | Belirleyici bir kanıt sunmamaktadır. | Belirleyici Değil | ||
parmak | /paɾmak/ olarak telaffuz edilir. | Lazca’da ‘parmak’ kelimesi bu şekilde değildir. | Bu kelime, açıkça Türkçe’den alınmış bir alıntıdır. | Şarkıdaki dilin melez doğasını ve Türkçe ile yoğun temasını teyit eder. Para-Romani bir yapıda bu tür alıntılar beklenir. | Türkçe (Alıntı) | ||
yençar | /jend͡ʒaɾ/ olarak telaffuz edilir. | Lazca’da bu yapıya rastlanmamıştır. | pipalancar kelimesindeki gibi, -ncar eki çoğul enstrümantal eki olabilir. yen- kökü ise belirsizdir. | Morfolojik olarak Romanca’ya yatkın olsa da, kökün belirsizliği nedeniyle zayıf bir kanıttır. | Romanca (Olası) | ||
Yek (mısra sonunda) | /jek/ olarak telaffuz edilir. | Lazca’da ‘bir’ anlamına gelen kelime ar(t)’dır. | Şarkının bazı versiyonlarında mısranın sonunda duyulan Yek kelimesi, Romanca’da ‘bir’ anlamına gelen temel sayı sıfatıdır. | Bu kelimenin kullanımı, Romanca leksikonuna doğrudan ve kesin bir göndermedir. | Romanca |
V. Sentez ve Çözüm: “Keletirya” Muammasının Çözülmesi
Dilbilimsel analiz, bağlamsal kanıtlar ve potansiyel karşı argümanların değerlendirilmesi, “Keletirya Bandırmadıs” şarkısındaki gizemli dilin kimliğine dair kesin bir sonuca ulaşmamızı sağlamaktadır.
Dilbilimsel Karar
Analiz sonuçları, Romanca hipotezini ezici bir üstünlükle desteklerken, Lazca hipotezini kesin olarak çürütmektedir:
- Fonoloji: Şarkının ses yapısında, Lazca’nın en temel ayırt edici özelliği olan fırlatmalı (ejective) ünsüzlerin hiçbirine rastlanmamıştır. Bu durum, Lazca olasılığını ortadan kaldıran en güçlü negatif kanıttır.
- Morfoloji: Şarkı sözleri, Romanca’ya özgü temel morfolojik unsurlarla doludur. kelelapes (fiil kökü + şahıs eki + dönüşlülük zamiri), kerdas (fiil kökü + geçmiş zaman eki) ve -pen (soyut isim yapım eki) gibi yapılar, Romanca gramerinin varlığını şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlamaktadır. Buna karşılık, Lazca’ya özgü ergatif yapı veya fiil çekimlerinden hiçbir iz yoktur. bandırmadıs kelimesindeki gibi Türkçeleştirilmiş eklerin varlığı ise, Roman dilinin temas dilleriyle etkileşime girme ve melez yapılar oluşturma eğilimini doğrulamaktadır.
- Leksikon (Söz Varlığı): kel- (‘oynamak’), ker- (‘yapmak’) ve yek (‘bir’) gibi temel Romanca kelimelerin tespiti, dilin kökenini açıkça ortaya koymaktadır. parmak gibi doğrudan Türkçe alıntıların varlığı ise, bu dilin Türkiye’de konuşulan, Türkçe ile iç içe geçmiş bir varyant olduğunu göstermektedir. Lazca kökenli tek bir kelime dahi tespit edilememiştir.
Bağlamsal Kanıtların Doğrulayıcı Gücü
Dilbilimsel bulgular, şarkının dış bağlamıyla mükemmel bir uyum içindedir. Eserin en başından itibaren “Roman Havası” olarak etiketlenmesi, bir tesadüf değil, şarkının dilsel ve kültürel kökenlerinin dürüst bir beyanıdır. Müzik türü, dil seçimiyle tutarlı bir bütünlük oluşturarak Roman kültürüne açık bir gönderme yapmaktadır.
Belirsizliklerin ve Nüansların Giderilmesi: Asurî Bağlantısı
Kapsamlı bir rapor, tüm değişkenleri hesaba katmalıdır. Şarkının söz yazarlarından biri olan Murat Demir’in kendisini Asurî olarak tanımlaması, potansiyel bir kafa karıştırıcı faktör olarak görülebilir. Ancak bu durum, ana sonucu değiştirmemektedir. Bir söz yazarının etnik kimliği, işbirliği yaptığı her eserin dilini belirlemez. Şarkıdaki sözlerin, bir Sami dili olan Asurice (Yeni Aramice) ile fonolojik, morfolojik veya leksik hiçbir ilgisi yoktur. Hint-Avrupa dil ailesine mensup Romanca’ya ait kanıtlar ise tartışmasızdır. En makul açıklama, Murat Demir’in Türkiye’nin çeşitli müzik ortamlarında çalışan bir müzisyen ve söz yazarı olarak, “Roman Havası” türü içinde işbirliği yaptığı ve bu türe özgü müzikal ve dilsel kodlara aşina olduğudur. Bu potansiyel alternatifin dikkate alınması ve elenmesi, nihai sonucun gücünü daha da artırmaktadır.
Sonuçlarım: Muamma Çözüldü
Tüm kanıtlar ışığında, “Keletirya Bandırmadıs” şarkısında kullanılan gizemli dilin Lazca olmadığı kesin olarak ifade edilebilir. Bu dil, temel Romanca kelime dağarcığı ve morfolojisini, yoğun Türkçe alıntıları ve gramer etkileriyle harmanlayan, büyük olasılıkla Türkiye’deki Roman müzisyenlere özgü bir para-Romani sosyolekti (toplumsal lehçesi) veya Balkan Romancası’nın bir varyantıdır.
Şarkı, dil temasının, kültürel melezleşmenin ve popüler müzik aracılığıyla dilsel kimliklerin nasıl yeniden üretildiğinin modern ve canlı bir örneğidir. Roman dilinin dinamik, uyarlanabilir doğasını ve Türkiye’nin zengin müzik dokusuna ne denli derinlemesine entegre olduğunu gösteren önemli bir kültürel belge niteliğindedir.
u/srytr
Etiketler: Dilbilim, Etimoloji, Fatih Bulut, Gizemli Dil, Keletirya Bandırmadıs, Kültürel Köken, Lazca, Roman Dili, Şarkı Sözleri, Sepečides Romani
senin yapacan floodun