Beyaz evin kapısı yavaşça açıldı

Saat sabahın 3’üydü. Beyaz evin kapısı, daha önce yapılan tüm yaÄŸlama giriÅŸimlerine raÄŸmen sessizce gıcırdayarak yavaşça açıldı. Adam içini çekti ve sessizce Johnston & Murphy’s ayakkabılarını çıkarıp halının üzerine koydu. Merdivenlere doÄŸru yürüdü, yol boyunca tökezledi, ses çıkarmamaya çalıştı ama baÅŸaramadı. Yarı yolda, solunda loÅŸ bir ışık fark ediyor. Tanıdık bir yüz mutfak masasında yarı uykulu, hayal kırıklığına uÄŸramış, sıkılmış bir halde oturuyor. Tek kelime etmeden ona baktı. Anladı, onu asla suçlamadı. Sabahları uÄŸruna kendine lanet edeceÄŸi birkaç deÄŸerli vazoyu devirerek görevine devam ediyor. Neredeyse merdivenin sonuna vardığında tökezledi ve dizlerinin üzerine düşmemeyi zar zor baÅŸardı. Bu yüzden onunla nasıl dalga geçtiÄŸini ve ona yaÅŸlı dediÄŸini hatırladı. Ondan yalnızca birkaç yaÅŸ küçüktü ama onu her zaman yaÅŸlı bir adam olarak görüyordu. Belki onu daha akıllı bulduÄŸu için, belki de gizliden gizliye ona hayran olduÄŸu görünüşünü düzeltme zahmetine girmediÄŸi için. AyaÄŸa kalkıyor ve kalan azıcık gücünü kullanarak yatak odasına doÄŸru sürünüyor. Burada yaÅŸamayı hiçbir zaman istemedi. Konak kocaman, içi boÅŸ ve boÅŸ; kendini bu salonlarda yalnız hisseder. En azından mutfaÄŸa gitmek için uzun bir yolculuk yapmak zorunda kalmayacağı için kilo vermesine yardımcı oldu. Ne yazık ki kendini Odysseus gibi hissederek sonunda hedefine ulaşır. Kapının kolunu çevirip içeri giriyor. Dinlenmek istiyor, ne de olsa günü erken. Onun her zaman erken bir günü vardır. Ama aklı aynı fikirde deÄŸil. Bütün bu soruları sormaya devam ediyor, bütün bunlar "ya eÄŸer". Peki ya farklı bir iÅŸi olsaydı? Peki ya farklı bir zamanda doÄŸmuÅŸsa? Ya onu gerçekten sevmiyorsa? Ya kim olduÄŸunu itiraf etme cesareti olsaydı?
… Kim olduÄŸunu itiraf ettin mi? O gerçekten kim? Emin deÄŸil. Amerikalı adamın yaÅŸam beklentisinin çok üzerinde olmasına raÄŸmen bilmiyor. Ya da belki öyledir ama onu o kadar derine ve o kadar uzun süre gömmüştür ki artık hatırlayamamaktadır. Eski beyni bu kadar karmaşık duyguları ayırt etmeye uygun deÄŸil. Bu yüzden unutmasına yardımcı olacak ÅŸeyler yapmayı seviyor. İçmek, parti yapmak, etrafta uyumak. Onunla yatmak. Ondan hoÅŸlanmıyor bile. Aşıklarına, ona istediÄŸi gibi hizmet edebilecek oyuncak bebekler gibi davranıyor. O da ona aynı ÅŸekilde davranıyor ama bu onu ne kadar kötü hissettirse de yine de dizlerinin üstüne çöküyor. Hâlâ Bubba’nın söylediklerini yapıyor çünkü en azından bir anlığına kendini iyi hissediyor. Haplar yüzünden ne kadar sert olsa da, aletini tıkamak kendisini iyi hissettiriyor. Ancak bunun yaÅŸlı adama ait olduÄŸunu sanıyor. Onu unutamaz ve onu sevmekten vazgeçemez. Onu düşünürken kanının ÅŸiddetle aktığını hissediyor. Bir hap bu heyecanı nasıl taklit edebilir? Eli kemerine uzanıyor ama bunu yapmaya fırsat bulamadan karnında ani, korkunç bir aÄŸrı hissediyor. Dünyanın bütün denizleri midesinden yemek borusuna, aÄŸzından çıkıp tuvalete akıyor. Uzun süre orada yatıp üzüntülerinden kurtuldu.

Kaygan perdelerin arasından ışık zayıflarken kapı güvenilir bir yardımcı tarafından açılır. Kokuyu takip ederek banyoya giderler ve bir zamanlar hayranlık duydukları adamı, uzun zaman önce yarı çıplak, yarı kusmuk içinde, yatağında banyonun halısıyla uyurken bulurlar. Çirkin bir resim – ama alışılmadık bir resim deÄŸil.

Etiketler:

1 Yorum

  1. JoshAllensRightNut
    Kasım 17, 2025 - 2:53 am

    50 shades of orange

    0

Yorum Yaz

9704 Toplam Flood
13055 Toplam Yorum
8460 Toplam Üye
59 Son 24 Saatte Flood

Kod e‑postana gönderildi. (24 saat geçerli)