Benim Kalem – Philomena Cunk
Şu anda burada, bu hangi kalede dururken, ortaçağda hayatın nasıl olduğunu merak etmeden duramıyorum. Artık orta çağ yaşanmadığı için merak etmek tek seçeneğim. Ama sadece hayal edin.
Burada, merkezi atriyumda bir ziyafet için masa hazırlanmış. İnsanlar maÅŸrapaları birbirine vurup gülüyorlar. Masa geyik butları, karatavuk turtası, domuzun içinde kızarmış kaz, tüm eserler, küçük bir kase erik ile donatılmış. Bunun bir garnitür olduÄŸunu düşün. Burada köylüler gidip kıyafetleriyle kızartıyorlar. Zırhını giymiÅŸ bir Şövalye yanımızdan geçiyor. Bu köşede birisi ortaçaÄŸ flüt müziÄŸi çalıyor. Onun önünde de küçük çanlarıyla bir aÅŸağı bir yukarı zıplayan bir soytarı. Bunu izlemekten keyif alan büyük bir canavar var. Daha sonra bu uçta tahtında vezir, bir fil ve bir kalenin yanında oturan ÅŸah var. Merlin’in kafasının kesilip yere yuvarlanmasını ve bir yaban domuzunun onu yutmasını izliyorlar. Ah! Vay be! Bu iÄŸrenç. Bunu göremediÄŸin için ÅŸanslısın. Aniden bir pencerenin camı kırıldığında ve odaya bir ok uçtuÄŸunda neÅŸe kesintiye uÄŸrar. Bayeux Gobleninin tam ortasındaki bu duvara çarpıyor. Thomas à Becket, yani benim, oku duvardan çekerken nefes nefese çınlıyor ve yerini fısıltılara bırakıyor. Devam etmek. Tanrım. Okun üzerinde bir mesaj var. Thomas mesajı dikkatlice çıkardı, oku attı… "Ah, kahretsin!" Özür dilerim… mesajı açar ve yüksek sesle okur. duraklatma Robin Hood’dan. Gandalf’a yaptıklarının tüm Yuvarlak Masa’dan intikam almakla tehdit edilmesi. Bir nefes daha. Soytarı bayılır. EndiÅŸeli mırıltılar havayı dolduruyor, yükseliyor ve çığlıklara dönüşüyor. Bu kaos. Flüt zihinselleÅŸiyor. Dans eden bir ayı acıyla uluyor. Birisi domuzları mancınığa yüklemeye baÅŸlıyor. Bir uzay istilacısı, cam atlardan yapılmış bir klavseni yere sıçarak odanın içinde süzülüyor. Nihayet bu uçta Kral tokmağıyla vurarak ayaÄŸa kalkar. Bağırıyor, "SipariÅŸ ver, sipariÅŸ ver!" Ama orta çaÄŸ aksanıyla derin bir erkek sesiyle. Kale sessizleÅŸiyor. Bir iÄŸnenin düştüğünü duyabilirsiniz… ama kelimenin tam anlamıyla deÄŸil. "Kafasını uçur!" diye bağırıyor kral. Bu da buzları kırıyor. Yine her ÅŸey yolunda. Soytarı ayaÄŸa kalktı. Müzik çalışıyor. Herkes neÅŸeyle bal likörünü geri atıyor. Kalede hayat normale döndü. Tam da herkesin vebadan aniden öleceÄŸi bir zamanda.
Neyse, benim şatomda hayat böyleydi. Hiç gerçekten seninkini düşündün mü?
Etiketler:
