Üniversitemi yeni kazanmıştım ve bu yüzden yaşadığım şehri değiştirmek zorundaydım. Bu sebepten dolayı yurtta kalmalıydım. Yurtlarda bir sistem vardır. Çok kişinin yaşadığı odalar ucuz iken az kişinin yaşadığı odalar ise daha pahalıdır. Ben de paraya kıyıp 2 kişilik pahalı odalardan tutmuştum. Yurtta sizi ne tür tehlikelerin beklediğini bilemezsiniz, bu yüzünden tehlike riskini en aza indirmek için 2 kişilik oda benim için idealdi. Soğuk bir Eylül günüydü. Yurda ilk gittiğim gün beraber kalacağım insanı görmüştüm. 170 boylarında kısa boylu siyah orta uzunlukta saçlı hafif çekingen birisiydi. İlk adımı benim atıp tanışmam gerekiyordu. İlk gün beraber kahve içmeye gidip bol bol konuştuk, birbirimizi tanıdık. Şansıma yanıma gelen kişi gayet iyi ve kibar biri çıktı. Kimyamız uyuştu ve hemen arkadaş olduk. Odaya döndüğümüzde eşyalarını yerleştiriyordu ancak benden saklar gibiydi. Güvenmiyodur diye düşünüp rahat bıraktım. Her zaman metal tişörtü giyip siyah oje kullanan biriydi. Eğer bir erkek böyle ise ya maldır ya da femboydur. Başlıktan anlayacağınız üzere gayet şanslıydım. Yurda arada sırada kargo gelir ve benden saklardı. Hâliyle gayet merak içerisinde kalırdım. “Yanıma ucubeler gelme riskini azaltmak için o kadar para vermiştim, acaba bu çocuk da mı ucube?” diye düşündüm. Üniversite kütüphanesine gitmiştim. Kafa dinleyip kitap okudum. Sonra odama dönmek üzere yola koyuldum. Odama yavaşça girdim. Bir de ne göreyim. Yurtarkadaşım yere çömelmiş etekli haliyle kendini anal yoldan tatmin etmek için plastikten yapılma bir cinsel organla oynuyordu. Çok şaşırmıştım, beni görünce ceylan yavrusu gibi ürktü. Defalarca kez özür diledikten sonra bana homoseksüel olduğunu itiraf etti. Normal şartlar altında bu gayet olağan ve kabul edebileceğim bir durumdu ancak onu böyle tatlı ve şehvetli görmek beni cezvetmişti. O andan sonra bana metalci mal bir insan yerine tatlı bir femboy olarak gözükmeye başladı. Ve vücudu beklediğimden daha çekici idi. Çoğu kızdan katlarca daha güzeldi. Bembeyaz ve fit bir vücudu vardı. Bazı vücud noktaları pembeydi ki bı birçok insanın seviceği bir detaydır. Kalçası gayet dolgundu. Bir süre şaşkınlıktan dolayı bakıştık. Sonra birinin bir şey söylemesi lazımdı ve her zamanki gibi ben atıldım. “Sorun değil, her türlü seni kabullenirim.” diyip avutmaya çalıştım ve başarılı oldum. Femboyum hala erekteydi, eteğinden belli oluyordu. Fırsat bu fırsattı. Femboyum muhtemelen hâlâ azgındı. Yanına sinsi bir yılan gibi yaklaşıp aç bir kaplan gibi saldıracaktım. Yanına geldim ve dudağından öptüm. Kızlarla kıyasla daha güzel bir dudağa sahipti. Ben de azmıştım. Öptüğümde karşı koymadı ve izin vermişti. Böyle düşünerek öncekine kıyasala daha uzun öptüm. Ve elimi hafifçe cinsel organına götürdüm. Hafif bir irkilme sesi çıkardı, çok tatlı bir sesti. Utanmış ve tamamen kıpkırmızı olmuştu. Bu hâlleri beni daha da azdırıyordu. Göğüslerine de ellemeye başladım. Bir erkeğe göre gayet büyük elle tutulabilir yumuşacık memelere sahipti. Uzun bir süre ovaladım. Sonra biribirimizin cinsel organını aynı aynada yaladık. Bakireliğimizi birbirimize vermiştik. Kutsal bir andı. O an birbirimize aşık olduk. Ve sınır tanımadık. Bu günden sonra bana daha sıcakkanlı oldu. Yurtta yataklarımız olmamıza rağmen sabah kalktığımda benim yatağıma gelip bana sarılarak uyuduğunu fark ediyordum. Beraber banyo yapmaya başladık ve benim için en önemlisi yurdun spor salonunda beraber takılıyorduk. Ona sürekli squat yaptırıp zaten güzel kalçasını daha da şekillendiriyordum. Üniversitede ne kadar arkadaş gibi davransak da aslında sevgiliydik. Her gün yurtta kimse bizi rahatsız etmeden birçok şey yapıyorduk. Ve femboy sevgilim değişiklik olması için bir arkadaşını da getirmişti. O da femboydu. Sevgilim kadar güzel olmasa da gayet gideri olan sarışın bir femboydu. Ne kadar bu durumdan hoşlanmasam da istemesem de sevgilimi kıramadım ve üçlü yaptık. Ve üniversite yıllarım da böyle aşk ve şehvet dolu geçiyor.
Paylaş