Yine tutuklama hikayesi mi yazıyorsun, Feridun abi?

Ekrem adında bir başkanın belediyesi, gözümü kamaştırıyordu. Belediyesi, içinden milyarlar fışkıran bir pınar gibiydi.

Odasına girdiğimde dolarlarını sıvazlıyordu. O 15 milyar dolar Ekrem'in ellerinde o kadar göz alıcı duruyordu ki iştahımı kabartıyor, Arap götü yalar gibi Ekrem'in o uzun, erkeksi parmaklarını yalamak istiyordum.

"Buyrun, bir şeye mi bakmıştınız?" dedi daha önce hiçbir imamda görmediğim bir masum gülümsemeyle. İşte o an buradan bana bir ekmek çıkmayacağını anlamıştım ama hayır, devam etmeliydim.

"Geçenlerde burada ciddi miktarlarda bir para akışı olmuş." dedim yanaklarımdaki kızarıklığı gizleyerek. "Ne yapıyordun o paralarla, söyle!"

İmamoğlu onaylarcasına başını salladı. "Tabii ki, size gösterebilirim." dedi kendine güvenen bir ifadeyle dosyaları açarken. Görünüşe göre en son depreme dayanıksız olduğu Binali zamanında belirlenen birkaç site bu yıl yıkılmış, yerine yapılanlar da geçtiğimiz ayda ev sahiplerine teslim edilmişti.

Elle tutulur bir şey bulamamanın endişesiyle dosyayı karıştırırken içeriye bir adam elindeki tepside iki çayla girdi. Fırsat bu fırsattı, hemen odadan çıktım. Onlar daha bir şey diyemeden telefonumun kamerasını açıp odaya tekrar daldım "Ne yapıyorsunuz siz burada???!!!" diye haykırdım. "Adı ne o adamın Ekrem?! Akraban mı, yoksa sevdiceğin mi?"

"Ne yapıyorsunuz beyefendi?!" diye haykırdı Ekrem. Ah Ekrem, keÅŸke beni de baÅŸka bir yerde böyle haykırtabilseydin…

"Aranızda ne olduğunu biliyorum, benden hiçbir şey gizleyemezsin Ekrem!" Konuşurken boğazım acıyordu, sanki gerçekten hayal kırıklığına uğramıştım. "Bunu tüm Türkiye'ye göstereceğim Ekrem, göreceksin!!!"

Odadan dışarı fırladım. Artık görevim bitmiş, villamda pudra şekeri yememin vakti gelmişti. Belki de duygu değişimlerin yoksunluk krizindendi, emin değilim.

"Bir saniye durabilir misiniz lütfen?" İmamoğlu arkamdan bağırıyordu.

Durdum.

Kaçamadım.

Belki de kaçmak istemedim.

"Neden birden bu kadar sinirlendin? Seni öfkelendiren bir şey mi oldu?" O gözyaşlarımı silinceye kadar ağladığımı fark etmemiştim. "Bana anlatabilirsin, bunu beraber aşabiliriz."

Aşamazdık.

Biz ayrı zihniyetlerin insanlarıyız Ekrem, diyemedim. Sen ilkokulda kompozisyon yarışmalarına katılırken ben Kur'an kursu hocamdan kaçmak için yollar arardım. Sen üniversite sıralarında dirsek çürütürken ben birilerinin yardımına muhtaç bir şekilde bekliyordum. Hayır Ekrem, biz yapamazdık.

Gözyaşları içinde özel aracıma binerken içimde yalnızca iyi ve kötünün gayet açık olduğu bir savaşta yanlış tarafta olmanın verdiği bir acı vardı. Kollarında asla olamayacağım kişi ise üzüntüyle karışık bir acımayla arabanın belediye binasından uzaklaşmasını izliyordu.

Etiketler:

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4156 Toplam Flood
4675 Toplam Yorum
2780 Toplam Üye
50 Son 24 Saatte Flood

Kod e‑postana gönderildi. (24 saat geçerli)