-2-
-PATARA-
İngilizce öğretmenimin önünde eski sevgilimin ağzına verdikten 3 yıl sonrasıydı. Üniversiteli bir genç olarak hayatım uyku, yemek, seks, alkol ve nadiren ders çalışma döngüsü ile geçiyordu. Ezgi diye sarışın, mavi gözlü bir sevgilim vardı. Muhabbeti kesinlikle açmıyordu hatta biraz salakto ama bildiği tek bir şey varsa o da sevişmekti. Her türlü fanteziye açıktı. Kırbaç, kelepçe, anal, eş değiştirme (kendisini başkalarıyla paylaşmak pek hoşuma gitmese de kankalarına küsküyü vermek, özellikle kızıl saçlı Tuğçe’ ye, en sevdiğim fantezi kesinlikle buydu) ve çeşitli oyuncaklarla oynamak gibi eğlencelerimiz vardı. O yaz iki ay öncesinden Fethiye’de ikimiz için oda tutmuştum. Fantezilerimizi otel odalarında, sahillerde, ormanlarda ve mümkünse bize katılmak isteyen Rus çiftlerle ile gerçekleştirmeye devam edecektik. Ama tatilimize 2 hafta kala benden hayli zengin olan Burak için beni terk etti. Yani aramızda romantik bir ilişkiden ziyade ahbab-ı tenasüllük bir ilişki olduğu için seks yapmaya devam etmeye hatta benimle tatile gelmesi için ikna etmeye çalışsam da oralı olmadı. Böylece 2 kişilik tatilimin için 1 kişiye daha ihtiyacım oldu. Yanıma ailemden birisi almak kesinlikle söz konusu bile değildi. Erkek arkadaşlarımdan birisini almak da istemiyordum. Bu tatilin bol seksli ve alkollu geçmesi gerekiyordu. Barlarda başarısız kız avlarından sonra odada bir erkekle bira ve sigara eşliğinde uyuya kalmak kesinlikle hayalim değildi. Ezgi’nin sevgilisi olmayan tek arkadaşı kızıl Tuğçe’yi yanıma almak isterdim ama yobaz ailesi kesinlikle izin vermezdi. Bana tek bir yol gözüktü. Tek başıma gidecektim. İçime sinmese de biraz kafa dağıtırım diye düşündüm. Tek başıma kızlara karşı daha fazla şansım olabilirdi. Patara diye bir çıplaklar plajı olduğunu duymuştum. En kötü bir kaç Alman ve Rus memesi görüp odamda otuz birimi çektikten sonra evime dönerdim.
Tatilin ikinci günü, otelin tüm boktan kokteylerini denedikten ve resepsiyonist kızla bir iki flörtleştikten sonra Patara’ya bir şans vermek istedim. Çok fazla çıplak görmeyi beklemiyordum ama bir ihtimal benim gibi tek başına takılan bir kızla şansım olabilirdi. Akşamüstü plaja gittiğimde ilk bir hayal kırıklığına uğradım. Pek fazla kimse yoktu ki bu benim için iyi bir şeydi ama güzel birilerini de göremiyordum. Derileri yaşlılıktan ve kilodan sarkmış bir iki yabancı amca ve teyzeyle birlikte bir Türk ailesi vardı ve iyi ki çıplak değillerdi. Biraz kumsalın tadını çıkartıktan sonra resepsiyonist kızla fingirdeşmeye dönerim diye havlumu yere serip uzandım. Şansımın dönmesi çok uzun sürmeyecekti.
“Ferit! Sen misin?” Bu sese ilk kez irkilmiyordum ama onu burda vücudunu tam kapatamayan ince sarı bikinisi ve devasa güneş gözlükleriyle görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Tanışacağım, konuşacağım, sabahlara kadar sevişeceğim bir turist bekliyordum ama Canan Hocam’a da asla hayır diyemezdim. “Hocam, bu ne güzel sürpriz böyle!” “Hocası mı kalmış Feritcim. Baksana kocaman adam olmuşsun.” “Utandırmayın hocam. Siz de çok… şey yani…” “Ben de ney?” “Hatırladığım kadar güzelsiniz. Çok güzelsiniz yani.” “Hatırladığın kadar mı? Gördüğün her bir parçayı hatırlıyorsundur umarım.” Neyi kastettiğini biliyordum. Ben onu sadece dizlerine kadar uzanan siyah çizmeleriyle, dar kot pantolonuyla ve sütyensiz giydiği bluzlarıyla hatırlamıyordum. Sevgilimin ağzına boşalırken bir yandan memeleriyle, diğer yandan kalçasıyla oynattığı gün dün gibi aklımdaydı.
“Neyse hadi başka bir yere geçelim. Hem napıyorsun burada. Burası aile yeri. Patara’ya kadar bunun için gelmedin herhalde.”
Tabii ki onun için gelmemiştim amına koyim. 5 dakika önce çaresizce kız avlamaya çalışırken şimdi önümde vücudunu kapatamayan bikinin ile kum yapışmış götünü kıvırta kıvırta yürüyorsun. Daha ne isteyebilirdim ki?
“Manzarayı seyretmek hoşuna gidiyor biliyorum ama yanımdan yürümek istemez misin?” “Tabii hocam. Kusura bakmayın. Sizi böyle görünce biraz heyecanladım.” “Farkettim. Ama heyecanını ileriki zamanlara sakla. Ee kiminle geldin buraya?” “Yanlız geldim. Aslında arkadaşımla gelecektim ama…” “Sattı mı seni?” “Malesef… Gerçi böyle daha iyi oldu.” “Niye? Arkadaşınla gelsen güzel kızları elinden kaçırırdın diye mi?” “Güzel kızları bilmem ama ‘en güzelini’ kaçırırdım. O zaman çok üzücü olurdu. Gerçi sormayı unuttum ama siz kimle geldiniz hocam.” “Kızlarımla. Ama onlar şuan burda değil. Onlar da senin gibi bir kaç turisti ağlarına düşürmek için tek başlarına takılıyorlar. Gerçi annelerini de yanlarına alsalar bir şansları olabilirdi ama…” “Evli olduğunuzu bilmiyordum.” “Üzülme hemen. Evliydim, eskiden. Uzun zamandır bekarım. Hem de ‘uzun zamandır’. Anlarsın ya.”
Onun bu cilveli konuşmaları eşliğinde oldukça tenha, denizden uzak, iki kayalığın arasına geldik. “Burası iyi gibi. Çoluk çocuk yok.” diyip sütyeninin çözmeye başladı.
“Hocam, napıyorsunuz?” “Sakin ol. Burada herkes napıyorsa onu yapıyorum. Hem ilk kez gördüğün şey değil ya.” Göz kırptı. Artık emindim. Bugün bu sahilden elim boş çıkmayacaktım.
Memelerini sergilediğimde o malum güne bir geri dönüş yaşadım. Ama ikinci şok altını çıkartınca geldi. Eski öğrencisinin önünde tamamen çıplak kalmasını beklemiyordum. “Oğlum sen biraz saf mısın? Tüm gün beni mi izleyeceksin. Soyunsana!” Şortumu hemen bir kenara fırlatıp hafif erekte olmuş penisimi gözler önüne serdim. İnceden bir süzüp gülümsedi. “Evet, sen de hatırladağım kadar büyükmüşsün.” Havlusunu yere serip yüz üstü uzandı. “Çantamda yağ var. Sana zahmet olmazsa…” Yağı alıp yanının diz üstü çöktüm. “Öyle rahat değilsin. Kalçama otur. Burada kimse yok merak etme.” Kalçasının üzerine oturdum. Tüm yükü vermeden tabii. Onun da niyetinin rahatım olmadığını biliyordum. Güneş yağı da bahaneydi, güneş bir saate batardı zaten. Eminim ki taşaklarımın kalçasına temas etmesi en az benim kadar onun da hoşuna gidiyordu. Hafif bronzlaşmış sırtını yağlamaya başladım. Ben onun yumuşak tenini okşadıkça benimki de sertleşip onun kalçasını dürtüyordu. Ama ikimizde bu durumdan memnunduk. Gerçi bir anda göt deliğini zorlama düşüncesi o anki libido patlamasıyla kafamı karıştırsa da şimdi iyi ki yapmamışım diyorum. Yağlama işi bitince sımsıkı olmuş penisimle yanına sırt üstü uzandım. Bana ve kalkan penisime bakıp güldü.
“Rahat duramıyorsun değil mi?” “Hocam… Canan. Şu an aklımdan geçenleri, sana yapmak istediklerimi bir bilsen sen de rahat duramazsın.” “Ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum.” Kulağıma yaklaşıp fısıldadı. “Zaten rahat durmak istemiyorum.”
Ayağa kalkıp tüm vücudunu bir kez daha sergiledi bana. Sonra dizlerimin üstüne oturdu, kalkan penisimi bacaklarının arasına aldı. “Sanırım seninde yağlanmaya ihtiyacın var.” Ellerine yağı döküp kasıklarımı ve karnımı okşamaya başları. Kolları ufak ufak penisime çarpıyordu. O an eline alması için tek taşağımı verirdim ama o da bunu biliyordu. Beni kudurtmayı başarmıştı. Yağı bana dökmek yerine memelerinin üzerine döküp kendini okşamaya başladı. Arkasından batmakta olan güneşle teni parıl parıl parlıyordu. “Cüsseli bir çocuksun. Ellerimle masaj yaparak yağlamayı bitiremem. Daha iyi bir fikrim var.” Yağlı vücuduyla üzerime yüzüstü yattı. Penisim tamamıyla göğüs boşluğuna temas ediyordu. Yavaş yavaş, sertleşmiş meme uçlarını vücuduma sürte sürte yukarı gelirken penisimle vajinası birbirini okşuyordu. Öpüşme mesafesine kadar gelip Sineminki gibi yemyeşil gözleriyle gözlerimin içina baktı. Tam öpüşücez derken bu sefer geri geri gidip memeleriyle penisimi sıkıştıryordu. Dudakları başına değerken gülümsemesi eksik olmuyordu. Bunu bir kaç defa tekrarlardı. Ama artık ikimizde dayanamayacak kıvama gelmiştik. Penisimi o kadar yağ sayesinde birazcık zorlasam hemen girerdi. Ama ben kendimi ona bırakmıştım. Son bir kez yukarı gelip dudaklarımı ufaktan öptü. Kulağıma yaklaştı.
“Aklından neler geçiyordu anlatsana biraz.” “Seni sikmek istiyorum Canan. Hemen buracıkta. Otele gitmeye sabrım yok.” “Yanıyorum Ferit! Hayır demicem.” Başını yavaş içine alırken “Sert davran bana!” diye bir ricada bulundu. Ben de onu kırmaya niyetli değildim. Islanmış ve yağlanmış vajinasına ilk önce yavaş yavaş girdim. Giderek hızlanmaya başladım. Ona istediği gibi sert davranıyordum. Bir elimle boğazını sıkarken diğer elimle götünü parmaklıyordum .Birbirimizi ısırarak öpüşüyorduk ama kesinlikle zevk alıyorduk. Hafif hafif ağzımın içine inlemesi beni deli ediyordu. Ama ben onun bu kadar sakin kalmasını istemiyordum. Bir parmağımı daha soktum ve daha hızlı, daha sert sikmeye başladım. Nefes alamayıp yüzü kızarıncaya kadar boğazını sıkıyor bir kaç saniye sonra müthiş bir inlemeyle bağırıyordu. Ya orda gerçekten kimseler yoktu yada bizi duyan kaçıyordu çünkü 100 metre içinde bağrışlarımızı duyamayacak kimse yoktu.
“Pozisyon değiştirelim.” dedi Havlunun üstünde domalttım. Parıl parlayan götü karşımda duruyordu. Penisini göt deliğine dayadım. “Aslında,” dedim ” hazır yağlanmışken…” “Çok konuşma ve sik birini!” Deliği kesinlikle Ezgi gibi geniş değildi. Gerçi onunkini sadece kankalarımla ben bile bir hayli genişletmiştik. Canan’ın anal yapmadığı belliydi ama bu daracık ve sıcak deliği sikmek daha zevkliydi. Köküne kadar sokup git gel yaptıkça o da acı-zevk karışık bağırıyor, bir eliyle kliroritisiyle oynuyordu. Terlemiştim, yağlıydım, kumlar üzerime yapışıyordu. Hiçbiri eski İngilizce öğretmenimi, aynı zamanda bir anneyi sikmeme engel olmasa da boşalmaya yaklaştığımı hissediyordum.
“Gelmek üzeriyim.” “Ağzıma ver!” “Kokla! Bana Sinem’in donunu koklattığını hatırlıyor musun? Sıra sende. Götüne soktuğunu kokla şimdi.” “Zevkle!” dedi. Derin derin kokusunu içine çekerek yalamaya başladı. “Umarım Sinem’e boşaldığın kadar bana da saklamışsındır.” Kesinlikle daha fazlası vardı. Sinem’in aksine o döllere mi zevkle yüzüne gözüne bulaştırdı. Gülerek yutabildiği kadarını yuttu. İtiraf ediyorum, ilk kez bir kızı o şekilde öpmüştüm.
“Borcumu ödedim herhalde!” Gülerek üzerime atladı. Tekrar ilk pozisyonumuza geçtik. Kollarımı tutup kelepçeler gibi başımın üstünde birleştirdi.
“Hayır!” dedi. “Daha değil.” Boynumdan öptü. Kulağımı yalamaya başladı. Fısıldadı. “Kızlarımı sikmeni istiyorum!”
-2. BÖLÜM SONU-
süper
süper
Daha az görCenk hocanin kizlarindan biri sinem o yuzden sinem cenk hoca boyle yapinca sasirmadi ve hikayede bunun sebebini 3 yil sonra ogrencektim diyor
Cenk hocanin kizlarindan biri sinem o yuzden sinem cenk hoca boyle yapinca sasirmadi ve hikayede bunun sebebini 3 yil sonra ogrencektim diyor
Daha az görGüzel
Güzel
Daha az görDewamı gelsin
Dewamı gelsin
Daha az görvatan haini imansız terörist
vatan haini imansız terörist
Daha az görolm atınca beni etiketle lan harika
olm atınca beni etiketle lan harika
Daha az görPart 3 Rez
Part 3 Rez
Daha az gör-2- -PATARA- İngilizce öğretmenimin önünde eski sevgilimin ağzına verdikten 3 yıl sonrasıydı. Üniversiteli bir genç olarak hayatım uyku, yemek, seks, alkol ve nadiren ders çalışma döngüsü ile geçiyordu. Ezgi diye sarışın, mavi gözlü bir sevgilim vardı. Muhabbeti kesinlikle açmıyordu hatta biraz salaDevamını oku
-2-
-PATARA-
İngilizce öğretmenimin önünde eski sevgilimin ağzına verdikten 3 yıl sonrasıydı. Üniversiteli bir genç olarak hayatım uyku, yemek, seks, alkol ve nadiren ders çalışma döngüsü ile geçiyordu. Ezgi diye sarışın, mavi gözlü bir sevgilim vardı. Muhabbeti kesinlikle açmıyordu hatta biraz salakto ama bildiği tek bir şey varsa o da sevişmekti. Her türlü fanteziye açıktı. Kırbaç, kelepçe, anal, eş değiştirme (kendisini başkalarıyla paylaşmak pek hoşuma gitmese de kankalarına küsküyü vermek, özellikle kızıl saçlı Tuğçe’ ye, en sevdiğim fantezi kesinlikle buydu) ve çeşitli oyuncaklarla oynamak gibi eğlencelerimiz vardı. O yaz iki ay öncesinden Fethiye’de ikimiz için oda tutmuştum. Fantezilerimizi otel odalarında, sahillerde, ormanlarda ve mümkünse bize katılmak isteyen Rus çiftlerle ile gerçekleştirmeye devam edecektik. Ama tatilimize 2 hafta kala benden hayli zengin olan Burak için beni terk etti. Yani aramızda romantik bir ilişkiden ziyade ahbab-ı tenasüllük bir ilişki olduğu için seks yapmaya devam etmeye hatta benimle tatile gelmesi için ikna etmeye çalışsam da oralı olmadı. Böylece 2 kişilik tatilimin için 1 kişiye daha ihtiyacım oldu. Yanıma ailemden birisi almak kesinlikle söz konusu bile değildi. Erkek arkadaşlarımdan birisini almak da istemiyordum. Bu tatilin bol seksli ve alkollu geçmesi gerekiyordu. Barlarda başarısız kız avlarından sonra odada bir erkekle bira ve sigara eşliğinde uyuya kalmak kesinlikle hayalim değildi. Ezgi’nin sevgilisi olmayan tek arkadaşı kızıl Tuğçe’yi yanıma almak isterdim ama yobaz ailesi kesinlikle izin vermezdi. Bana tek bir yol gözüktü. Tek başıma gidecektim. İçime sinmese de biraz kafa dağıtırım diye düşündüm. Tek başıma kızlara karşı daha fazla şansım olabilirdi. Patara diye bir çıplaklar plajı olduğunu duymuştum. En kötü bir kaç Alman ve Rus memesi görüp odamda otuz birimi çektikten sonra evime dönerdim.
Tatilin ikinci günü, otelin tüm boktan kokteylerini denedikten ve resepsiyonist kızla bir iki flörtleştikten sonra Patara’ya bir şans vermek istedim. Çok fazla çıplak görmeyi beklemiyordum ama bir ihtimal benim gibi tek başına takılan bir kızla şansım olabilirdi. Akşamüstü plaja gittiğimde ilk bir hayal kırıklığına uğradım. Pek fazla kimse yoktu ki bu benim için iyi bir şeydi ama güzel birilerini de göremiyordum. Derileri yaşlılıktan ve kilodan sarkmış bir iki yabancı amca ve teyzeyle birlikte bir Türk ailesi vardı ve iyi ki çıplak değillerdi. Biraz kumsalın tadını çıkartıktan sonra resepsiyonist kızla fingirdeşmeye dönerim diye havlumu yere serip uzandım. Şansımın dönmesi çok uzun sürmeyecekti.
“Ferit! Sen misin?” Bu sese ilk kez irkilmiyordum ama onu burda vücudunu tam kapatamayan ince sarı bikinisi ve devasa güneş gözlükleriyle görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Tanışacağım, konuşacağım, sabahlara kadar sevişeceğim bir turist bekliyordum ama Canan Hocam’a da asla hayır diyemezdim. “Hocam, bu ne güzel sürpriz böyle!” “Hocası mı kalmış Feritcim. Baksana kocaman adam olmuşsun.” “Utandırmayın hocam. Siz de çok… şey yani…” “Ben de ney?” “Hatırladığım kadar güzelsiniz. Çok güzelsiniz yani.” “Hatırladığın kadar mı? Gördüğün her bir parçayı hatırlıyorsundur umarım.” Neyi kastettiğini biliyordum. Ben onu sadece dizlerine kadar uzanan siyah çizmeleriyle, dar kot pantolonuyla ve sütyensiz giydiği bluzlarıyla hatırlamıyordum. Sevgilimin ağzına boşalırken bir yandan memeleriyle, diğer yandan kalçasıyla oynattığı gün dün gibi aklımdaydı.
“Neyse hadi başka bir yere geçelim. Hem napıyorsun burada. Burası aile yeri. Patara’ya kadar bunun için gelmedin herhalde.”
Tabii ki onun için gelmemiştim amına koyim. 5 dakika önce çaresizce kız avlamaya çalışırken şimdi önümde vücudunu kapatamayan bikinin ile kum yapışmış götünü kıvırta kıvırta yürüyorsun. Daha ne isteyebilirdim ki?
“Manzarayı seyretmek hoşuna gidiyor biliyorum ama yanımdan yürümek istemez misin?” “Tabii hocam. Kusura bakmayın. Sizi böyle görünce biraz heyecanladım.” “Farkettim. Ama heyecanını ileriki zamanlara sakla. Ee kiminle geldin buraya?” “Yanlız geldim. Aslında arkadaşımla gelecektim ama…” “Sattı mı seni?” “Malesef… Gerçi böyle daha iyi oldu.” “Niye? Arkadaşınla gelsen güzel kızları elinden kaçırırdın diye mi?” “Güzel kızları bilmem ama ‘en güzelini’ kaçırırdım. O zaman çok üzücü olurdu. Gerçi sormayı unuttum ama siz kimle geldiniz hocam.” “Kızlarımla. Ama onlar şuan burda değil. Onlar da senin gibi bir kaç turisti ağlarına düşürmek için tek başlarına takılıyorlar. Gerçi annelerini de yanlarına alsalar bir şansları olabilirdi ama…” “Evli olduğunuzu bilmiyordum.” “Üzülme hemen. Evliydim, eskiden. Uzun zamandır bekarım. Hem de ‘uzun zamandır’. Anlarsın ya.”
Onun bu cilveli konuşmaları eşliğinde oldukça tenha, denizden uzak, iki kayalığın arasına geldik. “Burası iyi gibi. Çoluk çocuk yok.” diyip sütyeninin çözmeye başladı.
“Hocam, napıyorsunuz?” “Sakin ol. Burada herkes napıyorsa onu yapıyorum. Hem ilk kez gördüğün şey değil ya.” Göz kırptı. Artık emindim. Bugün bu sahilden elim boş çıkmayacaktım.
Memelerini sergilediğimde o malum güne bir geri dönüş yaşadım. Ama ikinci şok altını çıkartınca geldi. Eski öğrencisinin önünde tamamen çıplak kalmasını beklemiyordum. “Oğlum sen biraz saf mısın? Tüm gün beni mi izleyeceksin. Soyunsana!” Şortumu hemen bir kenara fırlatıp hafif erekte olmuş penisimi gözler önüne serdim. İnceden bir süzüp gülümsedi. “Evet, sen de hatırladağım kadar büyükmüşsün.” Havlusunu yere serip yüz üstü uzandı. “Çantamda yağ var. Sana zahmet olmazsa…” Yağı alıp yanının diz üstü çöktüm. “Öyle rahat değilsin. Kalçama otur. Burada kimse yok merak etme.” Kalçasının üzerine oturdum. Tüm yükü vermeden tabii. Onun da niyetinin rahatım olmadığını biliyordum. Güneş yağı da bahaneydi, güneş bir saate batardı zaten. Eminim ki taşaklarımın kalçasına temas etmesi en az benim kadar onun da hoşuna gidiyordu. Hafif bronzlaşmış sırtını yağlamaya başladım. Ben onun yumuşak tenini okşadıkça benimki de sertleşip onun kalçasını dürtüyordu. Ama ikimizde bu durumdan memnunduk. Gerçi bir anda göt deliğini zorlama düşüncesi o anki libido patlamasıyla kafamı karıştırsa da şimdi iyi ki yapmamışım diyorum. Yağlama işi bitince sımsıkı olmuş penisimle yanına sırt üstü uzandım. Bana ve kalkan penisime bakıp güldü.
“Rahat duramıyorsun değil mi?” “Hocam… Canan. Şu an aklımdan geçenleri, sana yapmak istediklerimi bir bilsen sen de rahat duramazsın.” “Ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum.” Kulağıma yaklaşıp fısıldadı. “Zaten rahat durmak istemiyorum.”
Ayağa kalkıp tüm vücudunu bir kez daha sergiledi bana. Sonra dizlerimin üstüne oturdu, kalkan penisimi bacaklarının arasına aldı. “Sanırım seninde yağlanmaya ihtiyacın var.” Ellerine yağı döküp kasıklarımı ve karnımı okşamaya başları. Kolları ufak ufak penisime çarpıyordu. O an eline alması için tek taşağımı verirdim ama o da bunu biliyordu. Beni kudurtmayı başarmıştı. Yağı bana dökmek yerine memelerinin üzerine döküp kendini okşamaya başladı. Arkasından batmakta olan güneşle teni parıl parıl parlıyordu. “Cüsseli bir çocuksun. Ellerimle masaj yaparak yağlamayı bitiremem. Daha iyi bir fikrim var.” Yağlı vücuduyla üzerime yüzüstü yattı. Penisim tamamıyla göğüs boşluğuna temas ediyordu. Yavaş yavaş, sertleşmiş meme uçlarını vücuduma sürte sürte yukarı gelirken penisimle vajinası birbirini okşuyordu. Öpüşme mesafesine kadar gelip Sineminki gibi yemyeşil gözleriyle gözlerimin içina baktı. Tam öpüşücez derken bu sefer geri geri gidip memeleriyle penisimi sıkıştıryordu. Dudakları başına değerken gülümsemesi eksik olmuyordu. Bunu bir kaç defa tekrarlardı. Ama artık ikimizde dayanamayacak kıvama gelmiştik. Penisimi o kadar yağ sayesinde birazcık zorlasam hemen girerdi. Ama ben kendimi ona bırakmıştım. Son bir kez yukarı gelip dudaklarımı ufaktan öptü. Kulağıma yaklaştı.
“Aklından neler geçiyordu anlatsana biraz.” “Seni sikmek istiyorum Canan. Hemen buracıkta. Otele gitmeye sabrım yok.” “Yanıyorum Ferit! Hayır demicem.” Başını yavaş içine alırken “Sert davran bana!” diye bir ricada bulundu. Ben de onu kırmaya niyetli değildim. Islanmış ve yağlanmış vajinasına ilk önce yavaş yavaş girdim. Giderek hızlanmaya başladım. Ona istediği gibi sert davranıyordum. Bir elimle boğazını sıkarken diğer elimle götünü parmaklıyordum .Birbirimizi ısırarak öpüşüyorduk ama kesinlikle zevk alıyorduk. Hafif hafif ağzımın içine inlemesi beni deli ediyordu. Ama ben onun bu kadar sakin kalmasını istemiyordum. Bir parmağımı daha soktum ve daha hızlı, daha sert sikmeye başladım. Nefes alamayıp yüzü kızarıncaya kadar boğazını sıkıyor bir kaç saniye sonra müthiş bir inlemeyle bağırıyordu. Ya orda gerçekten kimseler yoktu yada bizi duyan kaçıyordu çünkü 100 metre içinde bağrışlarımızı duyamayacak kimse yoktu.
“Pozisyon değiştirelim.” dedi Havlunun üstünde domalttım. Parıl parlayan götü karşımda duruyordu. Penisini göt deliğine dayadım. “Aslında,” dedim ” hazır yağlanmışken…” “Çok konuşma ve sik birini!” Deliği kesinlikle Ezgi gibi geniş değildi. Gerçi onunkini sadece kankalarımla ben bile bir hayli genişletmiştik. Canan’ın anal yapmadığı belliydi ama bu daracık ve sıcak deliği sikmek daha zevkliydi. Köküne kadar sokup git gel yaptıkça o da acı-zevk karışık bağırıyor, bir eliyle kliroritisiyle oynuyordu. Terlemiştim, yağlıydım, kumlar üzerime yapışıyordu. Hiçbiri eski İngilizce öğretmenimi, aynı zamanda bir anneyi sikmeme engel olmasa da boşalmaya yaklaştığımı hissediyordum.
“Gelmek üzeriyim.” “Ağzıma ver!” “Kokla! Bana Sinem’in donunu koklattığını hatırlıyor musun? Sıra sende. Götüne soktuğunu kokla şimdi.” “Zevkle!” dedi. Derin derin kokusunu içine çekerek yalamaya başladı. “Umarım Sinem’e boşaldığın kadar bana da saklamışsındır.” Kesinlikle daha fazlası vardı. Sinem’in aksine o döllere mi zevkle yüzüne gözüne bulaştırdı. Gülerek yutabildiği kadarını yuttu. İtiraf ediyorum, ilk kez bir kızı o şekilde öpmüştüm.
“Borcumu ödedim herhalde!” Gülerek üzerime atladı. Tekrar ilk pozisyonumuza geçtik. Kollarımı tutup kelepçeler gibi başımın üstünde birleştirdi.
“Hayır!” dedi. “Daha değil.” Boyn
Daha az gör