Külyutmaz adlı müzik grubumuz, piyasaya müthiş bir giriş yapmıştı. Hobi olarak başladığımız bu işte , kısa sürede popüler olduk. Bir rüyada gibiydik, çünkü henüz birkaç sene önce grup üyeleri olan ben, Yahya, Özgür ve Serhat kendi halimizde öğrencilerdik. Bir anda şöhretin kapıları ardına kadar açılmıştı bizim için.
İnsanlar bizi adeta kahramanları olarak görüyordu, özellikle de yaşı genç olanlar. Yurtdışında bile konser verebiliyorduk. Twitter hesabımız sadece 3 aylık sürede 2 milyon takipçiye ulaşmıştı. Toplum adeta ikiye bölündü. Bir kısım pr calismasi olarak görürken diğer kısım müziğimizin gerçekten iyi olduğunu düşünüyordu. Yahya, Serhat, Özgür ve ben sponsorluklar da almıştık. En basitinden örnek vereyim; Serhat bir otomobil markasının reklam yüzü olmuştu. Hem de üniversitede iken sahip olduğunu hayal ettiği bir otomobilin…
Her şey bizim için çok iyi gidiyordu ta ki o kara geceye kadar. Stüdyoda bir albüm çalışması için kolları sıvamıştık. Polislerin kapıyı çaldığını gördüğümüz an aklımızdan sadece gürültüden rahatsız olan komşular geçti. Fakat 5 milyon $’lık bir banka soygunu ile ilgili olabileceğimizi öğrendiğimiz an dünyalar yıkıldı başımıza. Olayın detaylarını ne kadar öğrenmek istesek de karakolda anlatacaklarını söylediler. Nihayetinde karakola geldiğimiz an amirleri bize bir banka kasasının güvenlik kamerasına ait görüntüleri gösterdi. Bizim yüzümüzün olduğu maskeleri takan bir grup soyguncu paraları sırtlarına yükleyip olay yerini terk ediyor. Tek söylediğim tepki ” şaka mı bu?” oldu.
Yahya güvenlik kamerasının 14 Eylül cumartesi saat 22.04 olduğunu görünce ” amirim biz bu tarihte stüdyoda kayittaydik. Bizim stüdyonun kameralarını da inceleyebilirsiniz. Bunlar biz değiliz sadece bizim maskelerimizi takmış bir grup insanlar” dedi. Amir sakince Yahya’nin sözlerini bitirmesini bekledi ve ardından. Şu sozleri söyledi:
-Arkadaşlar lütfen sakin olun sizi suçladığımız yok. Az önce stüdyodaki ekip arkadaşlarımız sizin güvenlik kameralarinizi inceledi ve evet sizlerin o tarihte o saatte stüdyoda kayıt yaptırdığınızı onaylıyor. Ayrıca kendi yüzünüzün olduğu bir maskeyle soygun yapacak kadar aptal olduğunuzu da düşünmüyoruz. Sizler burada sırf bu soygunculara cesaret veren ve onlara yol gösteren şarkı sözleri yazma sebebiyle gözaltına alındınız.
Anlam veremedik, çünkü şarkı sözlerimizde gençlerin zihinlerini özgür kılma, özerk birey olmalarını arzulama teması vardı. Bizler kimseye gidip banka soyun veya devlete karşı gelin demedik ki… Sosyal medyada kısa sürede tepki çekti gözaltına alınmamız. Hayranlarimiz bizim serbest kalmamız için Tweet yağmuruna tuttular İçişleri Bakanlığını. Zaten çok kısa sürede de serbest bırakıldık. Yaşanan bu travma , albüm çalışmalarını etkiledi. Hepimiz bir tatile çıkıp kafa dağıtmayı hakkettigimizi düşündük.
Tatil dönüşü kız arkadaşlarımızla beraber Yahya’nin Ayvalıktaki yazlığında takıldık. Bahçede küçük bir konser de verdik onlara. Yaşadığımız gergin günlerin getirdiği sıkıntılara sadece onların sevgisiyle son verebileceğimizi biliyorduk. Çok sürmedi birkaç gün sonra bir banka soygunu daha gerçekleşti. Gözaltına alindik, ve her şey ilk soygundaki gibi gerçekleşmişti. Biz yine o tarihte Yahya’nin yazlığında olduğumuzu telefondaki görüntüler ile kanitladik. Aldığımız cevap aynıydı ; ” sizlerin şarkı sözlerinde bir sorun var. Onca grup varken neden sizi örnek alarak soygun yapıyorlar?”
Belli ki söz geciremeyecektik onlara. Bu hep yasanacakti. Ne vakit bu soyguncular bir banka soysa gözaltına alınacak olanlar biz olacaktık. Hırsızlar çok iyi yapıyorlarmış işlerini. Etrafta bir parmak izi bırakmıyorlar ve çok kısa sürede işlerini hallediyorlardi. Hatta mobese görüntülerinde bile görünmüyorlar, tüm kör noktaları biliyorlardı. Hatta bir ara amir ” her iki soygunda da sizden az da olsa şüphelendik fakat bu soyguncuların boyu oldukça uzun, her biri 1.90 ort boya sahip” dedi.
Buna sevinemedim bile, bizim ort boylarimiz 1.70 civarında. Kendimizi aşağılanmış hissettik. Serbest kaldıktan sonra aynı tantana yaşandı. Yine hayranlarimiz bizi savunuyor ve kolluk kuvvetlerine tepki gösteriyolardi. Bir gece stüdyoda aniden grubu dağıtma fikrini ortaya attım. Hepsi de onayladı, çünkü çok bunalmıştık. Külyutmaz efsanesi başlamadan bitecekti. Kendi sorunlarımı da düşünmeye başladım. Yahya çok zeki ve aynı zamanda psikolog olan biri. Asla aç kalmaz. Özgür yazılımcı, teknolojik aletler ile adeta konuşuyor, tam da bu çağa uygun. Serhat ise marangoz. Marangoz deyip gecmeyin. Bu grubu kurmamıza ve bu emeği gostermemize rağmen kalan vakitlerinde çok iyi marangozluk yapıyor. Hatta çoğu zaman kendime kiziyorum, onu işinden alıkoyduğum için. Serhat ahşaptan Eyfel kulesi yapabilecek yetenekte biri. Ben ise sadece solist olduğum için liderlik yapıyorum, başka da olayım yok. Olsa olsa konservatuar eğitimime yurtdışında devam ederdim.
Sosyal medyada grubumuzun dağılması gündem yarattı. Gelen mesajları okurken duygulandik, insanlar çok sevmişler bizi. Hatta ” sizden nefret ediyordum ama böyle aniden bırakmaniza üzüldüm” temalı mesajlar da vardı. Eğitimimi Fransa’da tamamlamak üzere ayrıldım ülkeden. Tüm grup üyeleriyle vedalaştım kendi işlerine odaklanmanlarini istedim. Bir yıl boyunca polisler bizi arada bir sorguya çekip geri saldi. Birileri iki soygun yapıp kayboldu ortadan onlarca milyon dolar ile. Soyguncular asla yakalanmadı. Üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen… Bir süre sonra da dava düştü. Artık hepimiz hayatımıza kaldığımız yerden devam edebilirdik.
Fransa’da eğitimim devam ederken bir yaz günü Marsilya’da bir plajda viskimi yudumluyordum. Şezlongda uzanıp güneşlenirken tepemde Yahya’nin olduğunu gördüm. Gülümsedik karşılıklı… Arkasından Özgür ve Serhat neşeli bir şekilde geliyordu. Çok mutlu olmuştum onları gördüğüme. Eski günlere gittim o kısacık sürede. Onlara birer kadeh viski doldurdum. Eski günlerden bahsettik. Yahya bana ” soygun fikrin efsaneydi be genzo, insanların bu kadar aptal olacağını düşünmüyordum. Senin cesaretin olmasa bugün burada olamazdik” dedi. Özgür ve Serhat’a baktım, gülümseyerek kafalarını salladılar.
Oysa planın sadece fikrini ben vermiştim. Özgür’ün yazılım ve hackerlık işlerinden çok iyi anlaması sayesinde güvenlik kameralarının tarihlerini değiştirmesi çok etkiliydi planda. Ya da Serhat’ın üstün marangozluk teknikleri sayesinde boyumuzu uzatan bir tahta yaratması, hem de bu tahtanın yürüyüşümüzü hiç etkilemeyecek şekilde ince bir işçilikle yapması çok etkiliydi. Ya da Yahya’nin psikoloji bilimini yalayıp tutması sayesinde sorgularda hiç fire vermememiz. Kendimizi çok iyi ifade etmemiz, polisleri etki altına almanız… Hatta kendi maskemizle soygunu gerçekleştirerek ters psikoloji yaratmamiz çok etkiliydi. Kimse bu detayları düşünmedi bile. Çünkü biliyorduk ki herkes büyük resmi görmeye çalışırken küçük detaylar arkada yok olup gidecekti.
Tüm bunları kahkahalar eşliğinde konuşurken denizde bir hareketlilik gördüm. Bir teknede 4 güzel, üzerimize doğru geliyorlar. Evet bunlar tüm bu hengamede arkamızda duran ve bizi cesaretlendiren sevgililerimizdi. Onlar olmadan basaramazdik. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır, boşuna dememişler. Sarıldım sevgilime, öptüm, kokusunu içine çektim. Kaçırdığımız milyonlarca dolar parayla gerçekleştireceğimiz hayalleri düşündük. Batan güneşin denizdeki yansımasını izleyerek…