Uzaktan yaşlı bir dayı geliyor, ne de olsa ağzımda maske var göremez diye saniyede 52 dil darbesi atıyorum. Sonra da selam veriyorum ona. Gülümsüyor, çünkü az önce onu taciz ettiğimden bihaber. Karşılık veriyor selamıma. Ne de güzel bir delikanlı bu diye geçiriyordur içinden, eminim…
Ya da mahallenin sevimsiz kasabı geliyor uzaktan, yine maskenin vermiş olduğu rahatlıkla ana avrat sövüyorum. Şayet maske olmasa dudaklarımdan rahatlıkla okur ne dediklerimi. Fakat yanından geçerken “kolay gelsin ustam” diyerek geçiyorum. Zavallı adam… Sanıyor ki mahallemiz çok samimi , çok sıcak bir mahalle. Herkes birbirine saygılı.
Fırından çıkarken elleri dolu olan platonik aşkım Mineyi görüyorum. Kapıyı ona açıyorum. Bu sırada maske altından dudağımı ısırır halde veya dilimi biyiklarimin üstünde gezdirir şekilde bakıyorum ona. Gülümsüyor ” merci ” diyor , ben de” rica ederim” diye geçistiriyorum. Eminim hakkımda çok kibar biri bu genzo diyordur. Ama maske ile örtüyorum pisliğimi.
Maalesef bu bende alışkanlık yapmış halde , eğer olur da pandemi biter ve maskeleri kullanmaz isek…
YA-RA-ĞI YE-DİM