Ben mezopotamyanın bir köyünde yaşayan basit bir oduncuyum.Tek başıma odun kesipsatarak kazandığım parayla geçiniyorum.Bizim köyün bir delisi var sürekli etrafta millete sataşan. Şimdiye kadar yaptığı her şeyi görmezden geldik ama bu son yaptığı benim ve bütün köylülerin sabrını taşırdı.Neyse anlatmaya başlayım; Bu adamın bir eşi ve 3 çocuğu var.Yazık kadın da sırf acıdığı için evlendi adamla zannedersem.
Geçtiğimiz günlerde evimin arkasında sakladığım odunların kaybolduğunu fark ettim ilk tepkim önce korkmak oldu ancak sonradan “Bu odunlar birden yok olamaz ya mutlaka yakınlarda bir yerdelerdir” diye düşündüm ve köyde telaşlı bir şekilde dolanmaya başladım. En son bu delinin evine gittiğimde bir de ne göreyim herifin bahçesinde kocaman bir gemi iskeleti ve hepsi benim odun ve kalaslarımdan yapılmış. O an onu olduğu yerde öldürmemek istedim ancak benimle beraber odunlarımı aramaya gelen köylüler beni tuttular. Ben de sinirle oradan ayrıldım ertensi gün eşi geldi benden özür diledi ve ben de eşinin bir suçunun olöadığını bildiğim için bir şey yapmadım ve özrünü kabul ettim ancak hala sinirliydim.
Neyse bu olayların üzerinden yaklaşık 1 ay geçti ve ben odunculuğu bırakmış ve hayvancılığa başlamıştım aslında köyde oldukça fazla hayvancılıkla uğraşan insan vardı ancak hepsi farklı hayvanlarla uğraştığı için hepimizin işleri yerindeydi. Bu bir aylık sürenin sonunda Hepimiz yavaş yavaş hayvanlarımızın kaybolduğunufark ediyorduk ve garip bir şekilde hepsi biri dişi biri erkek olmak üzere ikişerli kayboluyordu. En son köylüler dayanamayıp köyü aramaya başladı hayvanlarımız neden kayboluyor diye. Çünkü kaybolan hayvanlar 2 kurt sürüsünü bile doyururdu ki hem köyün etrafında bu kadar kurt yoktu hem de kaybolan hayvanlar sadece koyun kuzu değil aralarında aslan kedi köpek gibi farklı hayvanlar da vardı.
Bilin bakalım bu hayvanlar nerden çıktıı? Tabi ki de bizim köyün delisinin bahçesindeen. Şimdi diyeceksiniz nasıl fark etmediniz diye çünkü bu köyün delisi köyün dışında ormanın içinde kendine ağaç keserek açtığı bir alanda yaşıyor. Bu delinin evine gittiğimizde bir de ne görelim? Herif hem gemiyi bitirmiş hem de içine çalınan hayvanları doldurmuş.”Ulan ne yapıyorsun!?” diye bağırdık adama bize “Ben Nuh’um ben peygamberim dikrallah bana bu gemiyi yaptırdı yakında sel gelecek ve hepinizi yok edecek iman edin ve benimle gelin!” diye bağırmaya başladı eşi yazık kenarda ağlıyor , çocukları adama bağırıyor sen deli misin falan diye.
Bizim de köylüler olarak artık tepemiz atmıştı çıktık gemiye aldık bunu sürükleye sürükleye bizim köyün biraz ötesinde cudi isimli yüksek bir dağ vardı oraya götürdük yanına da temel hayatta kalma malzemeleri verdik. Aslında ibret-i alem olsun diye diri diri yakacaktık ama ailesi ve çocuklarına acıdık ve biz de gemisini yaktık.
Şimdi o dağın tepesinde yeni bir gemi inşaa ettiğini duydum. Etsin umrumda değil artık o bizden uzak tanrıya yakın olsun.