İşte bu arkadaşlar. Ben buradan geliyorum. Bunlar iğrenmemin oluştuğu yangınlardır.
Boş bakış. Miss America’nın gülümsemesi. Orta sınıf konformist tüketiciliğin süsleri. Kendinden emin, anlık, "bana güzel olduğumu söyle" Kendini sunma konusundaki çaba eksikliği ve hoş olmayan bir arka plan seçmenin sabırsızlığı ile çatışan pozlar. Mesajın kendini beğenmiş, küçümseyici bir şekilde iletilmesi: "Yapmamam konusunda uyardığın şeyi yaptım."
Bunların hepsi mevcut konuyla tamamen alakasız, beceriksizce zorla konunun önüne getiriliyor. Bunu karartmak. Değiştiriyorum. Daha ileri gidiyor ya da öyle umuyor. Seninle önemli olanın arasında durarak sadece şunu söylüyor: "Bana bak. Senin için yarattığım zorluğa bak. Yalnızca senin sorunun olmaktan alabileceğim neşeye tanık ol."
Bu siyasetle ilgili değil. Onları anlamıyor. Senden daha iyi bildiğini bile düşünmüyor. Sadece ona ne yapacağını söyleyemeyeceğini biliyor.
Gücünün olduğunu bile düşünmüyor. O yalnızca senin daha da azına sahip olduğunu biliyor ve burası onun kalbini yerleştirdiği yer.
Aptallığının faturası geldiğinde, ah, ifadesi nasıl da değişecek! Artık cesur ve dişlek bir gülümseme yok! Şimdi somurtkan bir alt dudak! Artık kendi parlaklığını sunan muzaffer bir el değil! Şimdi kaşları çatık, kollar kavuşturulmuş! Artık güçlü, eğitimli bir feminist değil! Şimdi, ihtiyacı olan talihsiz bir prenses! "Gerçek bir erkek faturayı sormadan öder!"
Hiçbir şey teklif etmiyor. Her şeyi talep ediyor. Seçimlerinin yıkıcılığından asla sorumlu tutulmayacak. O, şimdi olduğu gibi o zaman da kutlanacak, katkılarından dolayı değil, kutlandığı yer olmayı seçeceği için.
O masadır.
Ve masa kurulur. Ve siparişini verdi. Ve geriye kalan tek şey servis edilmeyi beklemektir.
Etiketler:
