hep hayal kırıklığı…hem alan için hem de gönderen için…
son 6 senedir internetten konuştuğum hiç kimseye fotoğraf atmadım. 2016’da 4 kere göndermiş, dördünde de engel yemiştim. o zamandan beri tövbe ettim :d
hattâ unutmuyorum: bir kız, “ya çok farklı ve aykırı biri olduğunu düşünüyorum. sesin de güzel. etkileyici birisin bence.” demişti. fotoğrafımı atınca topukladı :d
sâdece benim için geçerli bir şey olduğunu düşünmeyin. bu senenin başında, bir kızla tanışmıştım. benden fotoğraf istedi, göndermedim doğal olarak.
ama hafif şuh bir kızdı; konuşmasıyla, cümleleriyle, tavırlarıyla…bir de “kendini güzel buluyor musun?” soruma, “evet.” yanıtını verince beklentim yükseldi tabiî. içimden, “nasıl bir kız acaba?” diye derin derin düşünmeye başladım.
neyse fotoğraf atınca tüm konuşma isteğim gitti. telefonda 2 saat aralıksız konuştuğum kıza yazasım gelmedi. elbette direkt engellemedim hattâ “ya çok güzel ve zarifmişsin.” diye palavra da sıktım. kendini kötü hissetmesinden korktum.
gel zaman git zaman, sohbeti bitirdik ikimiz. ha yaptığım doğru değil kesinlikle. bir insan ile yalnızca dış görünümü için konuşmak, basitliktir. hadi konuştuk diyelim; inanın, kırıcı olmak en doğrusu. had bilmeyi öğretir insana.
daha önce 6-7 kızla daha aynı durumu yaşamıştım: fotoğraf alınca hevesim kaçmıştı. önce sesini duyup, mesajlarını okuyup sonra fotoğraf istemeyin zîra hayal kırıklığı yaratıyor.
netice-i kelâm: hepimiz; basit, şekilci, düz insanlarız. üstelik çirkin olduğumuz hâlde bunu yapıyoruz. sanal dünyâ, yalan dünyâ…