Hanede bir adet o acayip sandık mevcut idi

Hanede bir adet o acayip sandık mevcut idi, bundan üç dört mah evveline kadar; kız karındaşımla müştereken istimal ederdik. Bu bî-idrak (benimle yaşıttır), mütemadiyen abes ve bîhûde mahallerden nağmeler, eğlencelikler indirerek o sandığa illet bulaştırır dururdu. Tarafımdan vaz' edilen o illeti def' edici tertibatı dahi mahvetmiş. Güya 'O sandığı ağırlaştırırmış!' Bu kızcağız, nağme indirdim zannıyla, yarım megabayt dedikleri cüz'i bir 'exe'yi indirip o sandığı habîs yazılımlarla doldurur. Beş dakikalık bir nağmenin o kadar cüz'i bir hacimde olamayacağını dahi fehmedemez. Hâlâ o 'İnternet Kâşifi' dedikleri köhne şeyi istimal eder; o keşif âleti, lüzumsuz teferruatla lebâleb dolmuş.

Bir gün o sandığı açtım, lâkin o 'Windows' yazısını bir türlü tecavüz edemiyor makine. Divanhaneye vardım, validemle o oturmaktalar; 'Ne eyledin o sandığa, açılmaz oldu?' deyu sual ettim. 'Ben bir fiil işlemedim,' diye cevap verdi. Validemle birlikte odaya teşrif ettiler. Bir iki defa açıp kapadık, vaziyet aynı. Kız karındaşım, 'Ben kapattığımda sapasağlamdı,' dedi. Validem de, 'O sandığı sen ifsad ettin, cürmü başkasına yükleme!' diye çıkıştı. Bir hayli hiddetlendi, o sandığı istimalimi men'etti. Bir de gizli bir kelime koymuşlar, bilmiyorum ilâ âhir. (O gizli kelime olmasa dahi, açtığımı görseler derhal kapattırırlar.)

O sandığı bir tamirciye götürmüşler; onlar da o 'sabit disk' dedikleri hafızayı sıfırlamışlar. Kız karındaşım, 'İçindeki bilcümle evrakım zâyi oldu!' diye sızlandı (sadece o 'Sims' dedikleri eğlencelikler ve abes nağmeler idi halbuki), validem bir de bu sebeple bir ton azarladı.

Her ne ise… Bendeniz sayfiye mevsiminde bir tanıdığın yanında hizmet edip, dört yüz beş yüz akçe kadar bir meblağ biriktirmiştim. Bununla gidip bir 'netbuk' dedikleri küçük sandık tedarik ettim. İçine de 'Ubuntu Netbuk Remiks' dedikleri bir işletim nizamı (Linux esaslı bir nizamdır; internete duhulden gayrı bir işim olmadığından Windows dediklerini yüklemedim) vaz'ettim. O sandığı tedarik ettikten bir hafta sonra, aşikârdır ki kız karındaşım açmaya teşebbüs etmiş, lâkin o gizli kelime mâni olduğundan muvaffak olamamış. Validem, 'Sen niçin o sandığa gizli kelime vaz'edersin, bizden ne mahrem tutarsın? O gizli kelime kalkacak, yoksa interneti keserim!' diye beni bir güzel tekdir etti. O Linux dedikleri nizamda gizli kelime ref'edilmediğinden (yahut bendeniz ref'etmeyi bilmiyorum), o gizli kelimeyi '1' olarak tebdil edip ikisine de beyan ettim.

Bugün, mektepten avdet ettiğimde bir de ne göreyim, o küçük sandık ortalıkta yok! Hiddetten kendi kendimi yiyip bitiriyordum ki, nihayetinde validem, kız karındaşımı dershanesinden alıp, o küçük sandıkla birlikte haneye geldi. 'O küçük sandık nerede?' deyu sual ettim. Validem, 'Sen onu ifsad etmişsin, bize de ketmetmişsin; biz de götürüp tamir ettirdik,' dedi. 'Ne ifsad etmesi, siz ne buyuruyorsunuz?' dedim.

Meğer o bî-idrak kız karındaşım kendi sandığını heder etmiş (o 'gitar' dedikleri çalgıyı -nasıl becerdiyse artık- o ana levhaya raptedilmiş ses kartına bağlamış, ses kartı yanmış, ana levha da işlemez olmuş) (yahut o çalgıyı sandığa takmaya çalışırken ana levhayı kırmış da olabilir; pek çok istifsarıma rağmen ketmettiler, bunlar benim tahayyülâtımdır). Sonra bu, benim küçük sandığımı alıp o 'Sims' vesaireyi yüklemeye yeltenmiş. Tabii o küçük sandığın içinde Linux nizamı kurulu olduğundan, o 'Sims' eğlenceliğini yükleyememiş. Valideme de, 'Oğuz sandığını ifsad etmiş, lâkin bize beyan etmeye hicap ettiğinden tamir ettirmiyor,' demiş. Validem de alıp mahalledeki o cahil tamirciye götürmüş; o da benim küçük sandığıma 'Vista' dediklerini yüklemiş. Dahası, her ihtimale binaen 'MAHVETMEYİNİZ YEDEKTİR' diye isimlendirdiğim disk kısmını dahi kâmilen silmiş! (Bilâhare o tamirciyi arayıp, 'Mahvetmeyiniz yazdığını görmedin mi, niçin sildin?' diye sual ettiğimde, ukalâ bir tavırla, 'Disk kısmı dediğin ya FAT olur ya NTSC olur, yiğenim! O disk kısmı illetliydi; eks4 mü ne, öyle disk kısmı mı olurmuş bre!' dedi. O 'Ext4' dedikleri, eski Linux'ta kullanılan bir disk biçimidir. O adama ana avrat sövmemek için kendimi zor zabtettim!)

Valideme o sandığın ifsad olmadığını falan izah etmeye çalıştım. 'Kizb söylüyorsun!' dedi, bir türlü ikna edemedim. Hiç mübalağasız bir saat dil döktüm, lâkin fâide etmedi. 'Kizb söylediğin için ceza olarak o sandığı kız karındaşına veriyorum,' dedi. Hiçbir şey diyemedim, resmen dimağım durdu. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Üç dört saat kendime gelemedim.

O hiddetle de bu satırları kaleme aldım, efendiler. Kendinize eyi bakınız, zannederim artık pek buralara uğrayamam.

Etiketler:

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3031 Toplam Flood
2371 Toplam Yorum
1441 Toplam Üye
6 Son 24 Saatte Flood

Kod e‑postana gönderildi. (24 saat geçerli)