Hiçbir zaman inanmamıştım aşkın olduğuna. Sadece bir anlık heves olduğunu düşünüyordum. Hele ki ilişkilerimde yedigim kazıkları da hesaba katarsak bu düşüncem güçleniyordu. Fakat dün öyle bir olay yaşadım ki artık inanıyorum.
Sitenin bahçesine ne zaman çıksam yaşlı bir dedenin bastonuyla gezdiğini görürüm. Çok tatlı bir dede bu, yüzü 5 km öteden bile görünecek derecede parlak ve temiz bir dede. Hiç yanına gidip selam vermek veya sohbet etmek aklıma gelmemişti. Artık bu eksikliği giderme vaktinin geldiğini düşündüm. Bankta oturuyordu, yanına gittim ve sohbet etmeye başladık.
10 yıl önce eşi vefat etmiş, ve oğluyla buraya taşınmışlar. Dede hastaymış ve bu gidişle alzheimer olabilirmiş. Oğlu onu yalnız bırakmamak adına tayinini buraya istemiş. Sırf babası için evlenmeyen, kendi ailesini kuramayan vefalı bir oğul. Sanırım oğlunu tanıyordum, karşılaştım daha önce. Yakınlarda bir okulda öğretmenlik yapıyordu. Hayatından memnun olmadığı aşikardı. Ama yine sorsan yine aynı kararı verir o derece vefalı.
Dedeye eşiyle tanışma hikayesini sordum. Ağzı kulaklarına vardı çok mutlu oldu. Aileler evliliği onalyamayinca kaçmışlar. Sonra çocukları olunca aileler yumuşamış ve barışmışlar. Öyle sevinçli anlatıyor ki eşini, bir ara ” o da şu an kabrinde dinleniyor. İyice dinlensin ben de yanına gidince bol bol aktivite lazım enerji kazansın” dedi.
İşte o söz beni çok etkiledi. Adam adeta eşi hiç ölmemiş de hep yanindaymis gibi davranıyordu. 15 gün sevgili olduğu biri tarafından terk edilince depresyona giren ben kendimi şımarık bir velet gibi hissetmeye başlamıştım. Dede yerinden doğruldu ve evine gitmek için müsaade istedi. Bastonuyla merdivenlerden ağır ağır ilerlerken uzaktan izleyen benim aklıma sadece tek bir soru geliyordu….. Ben bu dedeyi nasıl sikebilirim?