En büyük fantezim osuruğumu tutmak. Evet, kulağa garip geliyor biliyorum. Osuruğumu neden ve nasıl tuttuğumu anlatmama izin verin. Okuldayken ilk derslerde gelen rutin osuruğumu sınıfa salmak yerine tutup içimde hapsediyorum. Tabii ki bu osuruk göt deliğimden dışarı kendini atmak istiyor fakat onu tutuyorum. Öğlen yemeğinden sonra osuruk sancısının sıklığı artıyor ve son derslere doğru her dakika bu sancıyla cebelleşiyorum, hepsi o rahatlama hissi uğruna… Okul bitiyor ve eve giderken o sıkış tıkış otobüs sarsıldıkça osuruk sancılarım artıyor alnımdan terler akıyor, sıcaklıyorum ve gittikçe geriliyorum. Otobüsten inip evime giderken resmen bir detektör gibi eve, tuvalete yaklaştıkça sancıların şiddeti ve sıklığı artıyor. Eve girer girmez hızlıca çantamı odama fırlattıktan sonra tuvalete giriyorum ve klozetin kapağını açıp pozisyonumu alıyorum. Gözlerimi kapatıp bütün konsantrasyonumu o büyük patlamaya veriyorum ve sonunda geliyor. Saatlerdir büyük uğraşlarla içimde tutmaya çalıştığım, soğuk terler akıttığım osuruğum geliyor. Son kez kendimi sıkıp osuruğumun anüsümden çıkmasına izin veriyorum. Sanki büyük bir savaş meydanında borozan çalınmışcasına ses tuvaletin duvarlarında ve apartman boşluğunda ahenkle yankılanıyor. Osuruğumun hava basıncıyla oluşan klozetteki suyun hareketini hissedebiliyorum. Birkaç saniye sonra kokusu geliyor. İçime çekiyorum sanki bir gül koklar gibi. Tarifi olmayan eşsiz bir koku, sadece bana özel sadece bende olan. Saatlerdir verdiğim savaşın galibiyetiyle ayrılıyorum tuvaletimden.
Paylaş