Özgür ile bir arkadaş ortamında tanıştık. Tanıştığımız ilk gün bile samimiyetine güvendim. Birden içimde bir şeyler hissettim ona karşı; yıllarca dostluğumuzu sürdürecekmişiz gibi bir his. Keza 2 yıldır da arkadaşlık sürüyor. Dün gece bir arkadaşın evindeydik ve gece olunca artık kalkma vakti gelmişti. Önce dört arkadaş çıktık , metreler sonra ikisi ayrıldı, vedalaştık.
Geriye ben ve Özgür kalmıştık. Her zamanki gibi havadan sudan konuşuyorduk ve artık yol ayrımına gelmiştik. Özgür’ün evi yolun sol tarafında kalıyor benim ise sağ. “Haydi kanka görüşürüz, Allah’a emanet ol ” deyip kafaları tokusturduk. Issız ve izbe sokakta yürüyorum. 100 metre sonra kepenksiz bir dükkan gördüm,burası bir camcıydı.
Gözüm dükkanın içindeki aynaya takıldı ve gerçekten korkunç bir şey yaşandı. Aynadaki yansimadan, Özgür’ün birkaç metre arkamda olduğunu gördüm. Çömelmiş ve sessizce arabaların arkasında dura dura beni takip ediyordu. Anlam verememiştim. Özgür neden böyle bir şey yapar ki, beni neden takip etsin hem de bir suikastçı edasıyla. Biraz daha ilerledim ve o an kafamdaki düşünceler beni çıldırtıyordu adeta. Acaba özgür 2 yıldır bu anı mi bekliyordu, ölecek miydim? Babamın kan davalisi olan aileden miydi?
Yıllardır benden hoşlanıyor ve her gece böyle takip ediyor da bugün mü yakaladım? Veya beni gasp edecek de uygun vakti mi bekliyor? Allah’ım çıldıracaktım. Boncuk boncuk terliyordum, dilim damağım kurumuştu stresten. İyi şeyler düşünmeye çalışıyordum, belki Özgür korkutmak amacıyla şaka yapacak ve beni korkutup gülecek. Umarım öyle yapar, çünkü Özgür tarafından ihanete uğramak istemezdim.
Az daha yol gittim ve yine kepenksiz bir dükkan ın camından Özgür’ü farkettim. Halen pesimdeydi, cesaret edip arkamı dönmeli miydim? O zaman sonum gelir miydi? Çok düşündüm bunu içimden ve dayanamayıp döndüm arkamı aniden. Özgür beni gördüğü an bir arabanın arkasına saklanmaya çalıştı ama yakalanmıştı bir kere. Seslendim:
– Kanka ne oluyor? Ne yapıyorsun burada.
Yavaşça arabanın arkasından çıktı, mahcup bir haldeydi. Daha da korktum tavırlarından. “Kanka bir şeyler söyle sen neden eve gitmedin de beni takip ediyorsun”. Diye ekledim.
Açıklama yapmasını istiyordum ve o sadece susuyordu. Söylese inanmayacakmışım. Ama ısrar ettim kendini ve bu durumu açıklaması için. Peki, dedi. Müsaade et açıklayayım:
-Kanka ben bu gece, kuzenimde kalacağım. Kendisi bu yolun üzerinde bir evde kalıyor. Sana söyleyemedim, çünkü sen aniden yol ayrımında vedalaşıp ayrıldın. Benim söylememe fırsat kalmadı. Şimdi ben sana “dur lan ben de bu istikamette gidiyorum , eve geçmeyeceğim” diyemezdim. Çünkü vedalaşmıştık bir kere, artık seninle beraber bu yolda muhabbeti nasıl başlatacaktım. İkimiz içinde utanç verici bir durum olurdu bu. Tıpkı erken boşaldığı için kızgınlık,utanç yaşayan ve yatakta oturmuş zıt yönlere bakan çiftler gibi kalacaktık. Ben böyle olmanı ister miyim genzo? Ben buna müsaade eder miyim?
Tuttum Özgür’ün kafasını iki elimle ve alnını öptüm. İşte gerçek dost bu dedim, insanlar en yakın arkadaşıyla olan bağını kelimeler ile anlatır ama ben seni kelimelere sigdiramam dedim. Laurel için Hardy neyse, Mordecai için Rigby neyse sen de benim için osun artık. Bu gösterdiğin vefayı dünyada hiçbir insan arkadaşı için gösteremez, dedim. Ve yol boyunca geleceğimiz hakkında konuştuk. Bir gün eşlerimiz tanışacak , çocuklarımız arkadaş olacak. Pikniğe ailecek gideceğiz, bizler etleri pişirirken eşlerimiz sofrayı hazırlayacak. Onlar sofrayı toplarken biz de kenardaki gölde balık tutacağız. Bunların hepsini hayal ettik yol boyunca.
İyi dostlar biriktirin arkadaşlar. Para ,pul ve prestij ne kadar önemli olursa olsun samimi bir dostluğu satın alamaz