yaş 15 veya 16 köydeyim.
kaçırmışım dayımın bisikletini deli gibi sürüyorum. altımda gri bir eşofman, üstümde siyah bir badi var. boynumda ince bir zincir ve sağ pazumda güzel bir dövme var. bu detayı mahsus veriyorum ki, anlatacağım şey gözünüzde canlansın diye… neyse, süre süre gittim dayı kızının yanına. çimenlik bir alanda oturmuş köyün kızlarıyla sohbet ediyor. tanıyorum kızları. hepsi arkadaşım. bir kız var aralarında adı melike. aynı yaştayız o kızla. o benim en iyi arkadaşım.
yaklaştım yanlarına ve ” bakkala gidiyorum bir şey isteyen var mı? ” dedim. bakkal da taa anasının amında. madem köylüyüz neden bakkalı dağın yamacına kurmuyoruz demişler. yakında bi tane bakkal yok. köylülerin yorgun sıfatını gören bakkalcı orgazm oluyor. öyle manyak bi tip. hımfss hımfss diye koyuyor nevaleyi.
ama konu bakkalcı değil tabi. konu kız arkadaşım melike…
bu melike birden ayağa kalkıp üzerini silkeledi. ” aa nejmi ben de geleyim mi bakkala” dedi. ” ne demek melike arka teker üzerinde yerin var ” dedim. o zamanlar da böyle salak şakalar yapardım. güldü kızlar ve melike bindi bisiklete. dolandı belime…
yani yuhh anasını satim. saniyede dikildi çüküm. böyle olacağını bilsem bindirir miydim gülüm.
o benim panpam lan. ama işte etkilendim sarılınca… tahrik oldum istemeden. her pedal çevirişte bisikletin direksiyonunu sıkıyorum, utanmasam vıyng vıyng diye öten kornosunu mıncıklayacam, yalıcam aynasını falan. bakkala gidene kadar ellerim terledi. nasıl terlemesin ki? arkada yan oturmuş güzel bir kız var ve o kız belime dolanmış okşuyor beni. tümseklerden geçince ayy ayyy off ayy falan yapıyor. bildiğin sevişiyorum bisiklet tepesinde. yemişim kankayı.
neyse, boşalmadan geldik bakkalın önüne.
inemiyorum.
insem şeyim belli olacak.
dedi noldu ? neden inmiyorsun?
ya çok sıkıştım tuvaletim geldi, atla gidelim çabuk dedim. bu bir saniye deyip bakkala girdi. bakkalcı boşaldı kız çıktı.
ulan insin diye ölmüş nenemi düşünüyorum o an. üzücü şeyler getiriyorum aklıma ama olmuyor. yahu o benim panpişim lan, neden olmuyor?
tam bülent ersoy’un tavuz kuşlu halini düşünürken hopp atladı melike ve elini belime koyarken pipimi elledi.
ee yuhhhh! artık kazayla mı oldu, gerçek mi yaptı bilmiyorum ama eliyle şeyimi kavradı ve saniyesinde çekti. yerin dibine girdim o an. sürüyorum bisikleti. zaten bu bisikletin adı da böyle böyle olmuş sanki. bir-sik-ellet, bir sik ellet, bi-sik-let. ne bileyim? icat eden adamı da mıncıklamışlar belki. ama melike bu lan. o benim en iyi arkadaşım. dürtülerimi yenmeli ve yoluma devam etmeliyim ama dinlemiyor çük işte. tetikte şerefsiz. çok dikkatli sürmeliyim. tümseklerden geçmemeye çalışıyorum. bir kere daha ayyy dese boşalırım çünkü. tanıyorum ibneyi. kankaymış falan hiç işi olmaz, çok pis kıvam bu…
neyse, konuşmadan gittik kızların yanına. indi melike. dayı kızı dedi nejmi şu kütüğü iteler misin? yakar topu oynayacağız engel oluyor dedi.
inemedim.
allah hiç indirmesin halen kemik gibiydim çünkü.
özetle; arkadaş ayağı harbi göt ayağı abi. sen panpiş olmak istiyorsun ama alttaki şerefsiz onu bazen popiş olarak algılıyor ve ne bok yiyeceği inanın hiç belli değil. tavanı izledim bütün gece.