**Beyaz Gelinlikli Kadın**
Mardin'in taş sokaklarında, asırlardır anlatılan ve sırrı çözülememiş bir hikâye dolaşır. Gündüzleri turistlerin hayranlıkla gezdiği bu kadim şehir, geceleri ise ürkütücü gölgelerle doludur. Bu gölgeler, yıllar önce gerçekleşen ve asla aydınlatılamayan bir trajedinin yankılarıdır.
Yıllar önce, Mardin'in en saygın ailelerinden biri, büyük bir düğün hazırlığı içindeydi. Mehmet Ağa'nın tek kızı Zehra, güzelliği ile dillere destan bir genç kızdı. Beyaz gelinliği ile taş evin avlusunda dolaşırken, onu görenler gözlerini alamazdı. Ancak bu düğünün sevinci, gece yarısına doğru korkunç bir kabusa dönüştü.
Düğün gecesi, herkesin gözü önünde aniden çıkan bir fırtına, şehrin üzerine karanlık bir örtü serdi. Zehra, tam nikah kıyılırken bayıldı ve herkesin gözleri önünde birdenbire kayboldu. Kimse onun nereye gittiğini göremedi. Panik içinde aramaya çıkan düğün ahalisi, Zehra'nın odasına gittiklerinde onun baygın halde yatakta yattığını gördüler. Ancak oda çok soğuktu, nefesleri buğuluyordu.
Zehra, kendine geldiğinde korkudan gözleri faltaşı gibi açılmış, kimseyle konuşmuyordu. O günden sonra, Zehra'yı ne yaptıysa eski haline döndüremediler. Geceleri, beyaz gelinliği içinde odasında dolanıyor, bir şeyler fısıldıyordu. Kimse onunla baş edemedi. Bir gün, sabah odasına girdiklerinde Zehra'nın cansız bedenini yatağında buldular. Odanın duvarlarında ise anlaşılmayan garip semboller kazınmıştı.
Zehra'nın ölümünden sonra, evde yaşanan tuhaf olaylar bitmek bilmedi. Gece yarısı duvarlardan gelen fısıltılar, açıklanamayan soğuk esintiler ve evin her yerinde duyulan ayak sesleri, kimseye rahat vermedi. Olay büyüyünce, hocalar çağrıldı, dualar okundu, ancak hiçbir şey fayda etmedi. Mehmet Ağa ailesi, bu olaylardan sonra evi terk etti ve o ev bir daha kimse tarafından kullanılmadı.
Yıllar sonra, Mardin'de yaşanan bu olay, korkunç bir şehir efsanesine dönüştü. O evin önünden geçenler, geceleri beyaz gelinliğiyle pencerede Zehra'nın siluetini gördüklerini söyler. Efsaneye göre, Zehra düğün gecesi bir cinin musallatına uğramış ve ruhu asla huzur bulamamıştı. O yüzden her gece, kaybolduğu anı tekrar yaşar gibi, beyaz gelinliği içinde dolaşır dururmuş.
Mardin'in bu gizemli hikâyesi, taş sokaklarda yankılanmaya devam eder. Karanlık bastığında, kimse o eve yaklaşmaz. Çünkü o evde hâlâ çözülememiş bir sır, huzura erememiş bir ruh dolaşır.
Etiketler: