Artık sap değilim!
Sabah saat 6.43, numarası üç haneli otobüsüm iki kilometre ötemde gözüktü… Her zamanki kasislerden hopladı ve yaylanarak durağa yanaştı… Hızlıca astigmat gözlerimle otobüsün içine göz attım, şoför koltuğunda sevdiğim şoförlerden birisi vardı… Kapı hidroliği takılarak açılır açılmaz içeri adımımı attım ve NFC'ye kartımı okuttum. Beni gören abi ile her zamanki göz selamımızı alıp verdik… Şimdi sırada tutma kollarından tarzan gibi bir sağa bir sola hoplayarak uygun koltuğu bulmak kalmıştı… Sabah sisi ve nefes alışlar camları buğu yapmış. Bütün ışık camlardan tekrar içeri yansıyordu. Herkesin yüzünü rahatça görebiliyordum, ilk bir kaç dolu koltuk sonrasında 8 senede birikmiş 2 platonoğimi geçtikten sonra favori koltuğum sol arka camlı tarafa geçtim.
Bugün çantam ağır mıydı ne… Dizlerim acıdı… Bademciklerim kuru soğuktan donduğu için bölgesel su firmasının yarım litrelik şişesinden bir kaç yudum su yuvarladım… Serçe parmağımı kasıtlı olarak içerken kaldırdım… Kapağını örtmem ile çapraz karşı koltukta oturan, altın oran, yaşıt ile gözlerimiz kesişti… Normalde gözlerimi hep kaçırmam beni bunaltmıştı, artık bakma sırası bendeydi. Kurt Angle bakışlarımı üzerine diktim. Şimdi o şunun kararını vermeye çalışıyor: "Çığlık mı atsam? Yoksa kaçsam mı?" bu kararı vermeye çalıştığından emindim, göz bebekleri büyüdü ve eklem yerleri titredi… Bende bu esnada gözlerimi hiç kırpmamıştım… (Saatlerce ekrana bakmanın sonucu göz kuruluğunun artık normal gelmesinin sonucuydu bu…) Bu uzun bakışmanın sonucu umurumda değil, en fazla dayak yiyecektim.
Uzatmanın anlamlı olmayacağını düşünüp gözlerimi önüme indirdim. Az önce ne yapmıştım? Bir çeşit taciz olsa gerek… Ama öyle düşünmemiş olsa gerek, inerken konuşmak istediğini söyledi… Çok şaşkındım… Acaba yıllarca süren sap dolanış sona mı erecekti?
Otobüsten indikten hemen sonra durağın biraz ilerisine karar yürüdük ve beni kolumdan sert bir biçimde çekti… (Artık buradan sonra olacaklara çok heyecanlıydım! Her filmde, kitapta vs. bu şekilde saçma olarak oluyordu her şey). Bana doğru tükürükler saçarak bütün gücüyle bağırdı ve beni abisine söylediğini ve öleceğimi söyledi… Blöf yapıyor olsa gerek diye düşünüp gülümsedim ve sarıldım… Oldukça hırçın bir şey olduğunu sarıldığımda öğrendim, beni fazlaca tırmaladı (sevgi gösterisi olsa gerek). Onu bırakıp mutlu mutlu yoluma yürüdüm… Bugün en güzel günümdü!
Etiketler: