Amsterdam’daydım…
Amsterdam’daydım ve yanımdaki masada iki yaÅŸlı Fransız kadın vardı… Restoran eski ÅŸehirde, bir kanalın yanındaydı. 5 yüzyıllık çalışır durumdaki bir asma köprü, motorsuz teknelerin geçmesine izin vermek için yükselip alçalıyordu. Bu teknelerdeki insanlar aileleri ve arkadaÅŸlarıyla birlikteydi ve birkaçının köpekleri vardı. İnsanlar ÅŸarkı söyledi, ÅŸarap ve yemek paylaÅŸtı. Hava harika fırınların kokusuyla doluydu, laleler caddeye sıralanmıştı, bir kadın avluda erkek arkadaşıyla harika bir akordeon eÅŸliÄŸinde yavaÅŸ yavaÅŸ dans ediyordu, gün batımı tertemizdi ve yemekler birinci sınıftı. Ben orada oturup onu içime çekerken, bu iki yaÅŸlı Fransız kadın eÅŸimin ve benim yanımıza oturdu. Birbirlerine havanın soÄŸukluÄŸundan ÅŸikayet ediyorlardı, ÅŸarap seçimi konusunda homurdanıyorlardı ve ruh hallerini gerçekten bozuyorlardı.
Daha sonra içlerinden biri çantasından kullanılmış bir çay mumu ve bir Bic çakmağı çıkardı. Yaktı ve masaya koydu. Sonra ikisi de iç geçirdiler, gülümsediler ve mum ışığına kur yaptılar.
İğrençti, küçümseyiciydi, çok Fransızdı.
Bana o iki kadını hatırlatıyorsun
Etiketler:
