liseden yakın sayılabilecek bir arkadaşla , bulunduğumuz şehrin turuncu şehir kategorisine girmesiyle birlikte buluşma ayarladık. favori kafemizde buluştuk , ciddi bir tip olduğum için garsondan filtre kahve istedim. kola içmekten dişleri erimiş arkadaşım “lan nescafe bile daha iyi en azından acı değil ahahaah” diyerek yavaştan ortamı geriyor ve kayıtsız kalmamın verdiği rahatlıkla filtre kahveyi kötülemeye devam ediyordu. terlemeye başlamıştım ve telefon kamerasından kontrol ettiğim gözlerim kıpkırmızı olmuştu. ciddi bir tavırla “haklısın.” dedim. “haklıyım tabi ehehehe “diyerek birden telefondan açtığı son çıkan khontkar şarkısını (itiraz etsem de) dinletip , ne kadar sağlam parça diyerek övdü. instagram butiğinden aldığı supreme şapkasını masaya koydu.
artık olanlara dayanamıyor mekanı terketmeyi düşünüyordum. masada eski müşterilerden kalan , heinz ketçap birikintisiyle göz teması kurup sessizce kahvemi içtim. çıkarken de yaklaşık 200gr ketçap ve mayonezle tabağına kırmızı among us adamlardan çizdi. bu buluşmayı kabul ettiğime inanamıyor , garsonun bunu gördükten sonraki tepkisi aklımdan gitmediği için utancımdan patlıyordum. kafeden çıktık ,belki etkisi olur diye sus artık” diye bağırdım. “red mi sus hahahaha , red wasn’t imposter” diyerek artık sabrımın sınırlarını aşmıştı. hemen ortamı gözetledim , uzaklarda bir av dükkanı gördüm. burada beklemesini söyledim. çoktan banklara oturup instagramdan among us editleri izlemeye başlamıştı bile. koşarak “pink floyd” plağı almak için biriktirdiğim paraya avcı bıçağı aldım ve akşam roger waters’e atacağım özür mailinin taslağını kafamda kurmaya başladım. uzaktan “drip god” arkadaşımı görebileceğim bir yere geçtim , aradım ve “100 metre ilerideki parktayım çekirdek kola aldım hızlı gel ” dedim. neden birlikte gitmedik diye sormadı bile çünkü aptal birisi.
yürümeye başladı , arkasından yavaşça yürüyerek bıçağı bacaklarına ikişer kere saplayıp kaçtım. bir banka geçip , parka doğru acı içinde yılan gibi sürünmesini zevkle izledim.