Çocukken Trollface’i sevdim.
Çocukken Trollface’i sevdim. Aptal, zararsız eÄŸlenceliydi. Sonra gördüm. Hiper gerçekçi bir trolface idi. Kimin yaptığını bilmiyorum, ama çok yanlış bir ÅŸey yakaladılar. Çürük diÅŸler, tükürük ile parlıyor. Gözler pembe ve ÅŸiÅŸmiÅŸ, çiÄŸ et gibi. Cilt çatladı ve soyuldu, altında etli, rahatsız edici bir pembe ortaya çıktı. Komik deÄŸildi. Korkunçtu. Tarayıcıyı yeni kapatmalıydım, unuttum. Ama yapmadım. Baktım. Ve sonra kabuslar baÅŸladı. Gecenin ölümünde uyanırdım, baskıcı karanlık odamın duvarlarına yapışıyordu. Kalbim göğsümde çekerdi. Sonra, yatağımın dibinde görürdüm. Hiper-gerçekçi trolface, grotesk kafası karanlığa yüzüyor. Hareket etmezdi, ama duyabiliyordum. İşitme kenarının hemen ötesinde çürüyen bir ÅŸey gibi düşük, guttural bir fısıltı. Anlamsız. Dijital bir cehennemin derinliklerinde doÄŸan bir dil. Çığlık atarım, kendimi kapakların altına gömerdim, kaybolması için dua ederdim. Ve her zaman yaptı. Tekrar bakmaya cesaret ettiÄŸimde, karanlık boÅŸtu. Sadece bir halüsinasyon, deÄŸil mi? Ama gelmeye devam ettiler. DiÅŸlerimi fırçalarken, aynadan çıkan derin, ıslak sesi duyardım. Dönüş, bana tekrar yansıttığını görürdüm, çürük yüzü bir gülümsemenin parodisine dönüştü, aynı kutsal olmayan heceleri doÄŸurdu. Göz kırptı. Arka bahçede durur, takımyıldızları ararken, boynumun arkasında dikenli bir his hissederdim. Yavaşça dönersek, bana çitin arkasından, gözleri geceleri kara delikler gibi, ışığı yuttuÄŸunu görürdüm. Çığlık atarım, içeri girerdim, yüzen kafa hakkında gevezelik ederdim. Ama hiçbir ÅŸey görmedi. Dolabım bile güvenli deÄŸildi. Eski pijamalarıma ulaÅŸarak kapıyı açardım ve orada olurdu, sessiz, çürüyen bir nöbetçi, çocukluÄŸumu koruyacaktı. Halüsinasyonlar benim sürekli arkadaşım oldu. Kemiklerime yerleÅŸen sürünen bir dehÅŸet. Sadece kafamda olmadığına inanmaya baÅŸlıyordum. Yaklaşıyordu. Korkumdan besleniyorum. Sonra, aniden baÅŸladıkları gibi, vizyonlar durdu. SaÄŸlam bir ÅŸekilde uyudum. Karanlık tekrar temiz hissetti. Özgür olduÄŸumu sanıyordum. Dün geceye kadar. Bilgisayarımın içinden gelen hafif bir çizik sesiyle uyandım. İlk baÅŸta görmezden geldim, sadece sabit disk olduÄŸunu düşündüm. Ama ısrar etti, daha yüksek sesle, daha ısrarcı büyüyor. Ritmik, mide bulandırıcı bir kazıma. Yataktan kalktım, masamın içine yürüdüm ve monitörü açtım. Ekran hayata titredi ve tek bir görüntü gösterdi. Benim web kameram akışımdı. Ve doÄŸrudan kameraya bakan yatağımda oturmak, hiper gerçekçi trolface oldu. Çürük diÅŸleri grotesk bir sırıtış haline geldi ve hoparlörlerden çıkan zayıf, guttural fısıltıyı duyabiliyordum: "Sorun?"
Etiketler: