SINAVDAN YÜKSEK ALABİLMEK İÇİN BIR KIZ SİKTİM FLOODU
Okuduğum okulda gözetmen öğretmenler genellikle telefonlarıyla ilgileniyorlardı. Bu davranışları benim kilit noktam olacak, basit bir şekilde kopyamı çekip sınıfı terk edecektim. Ancak işler beklediğim gibi gitmedi. Sınav öncesinde yaptığım gibi; derse hangi öğretmenin gireceğini öğrenmek için beni çok seven hocamın koluna girerek öğretmenler odasına ulaştım. Herkes bir koşuşturma içerisinde, kendi çaplarında işleriyle meşgullerdi. Kendi işime odaklanarak duvarın kenarından sürüne sürüne kimseye fark edilmeden ilerledim. Tam gözetmen öğretmenlerin yazdığı programa ulaşacak iken; okul müdürümüz Ferhat, – tam bir orospu çocuğudur, – karşımda dikiliyordu. "Farelerden nefret ederim," dedi Ferhat, "çünkü son günlerde çok fazla fare dolaşıyor."
Gülümseyerek yanıt verdim. "Ben de sevmem hiç fareleri, özellikle bu fareler gün boyu kendine ait olduğunu sandığı ofiste köle gibi evrak imzalayarak ve kendinden daha küçük farelerin zararına olacak kararlar veren bir fare ise…"
Kapı dışarı edildim.
Pes etmeye niyetim yoktu. Artık hangi öğretmen girecek; nasıl bir tavır sergileyecek, bilmiyordum. Sınıfa doğru yürürken; bir yandan da ne yapacağımı, nasıl bir plan yürüteceğimi düşünüyordum. Koridorun sonuna gelmiştim ve kolumdan beni çekiştiren biri olduğunu fark ettim. Kafamı çevirip baktığımda bunun ön sıradaki çirkin kevaşe olduğunu hatırladım. Bana üç defa aşık olduğunu itiraf etmiş, hepsinden ret yemişti. Pis bir gülümseme ile, "Sınava kesin bütün akşam çalışmışsındır," dedi, "eminim sınıftaki en yüksek puan seninki olacaktır."
Haklıydı. Sınıfımdaki vitaminsizler benden yüksek puan alacak değiller ya! O sırada aklıma bir fikir geldi. Kızı kolundan tuttum ve sınıfa olan rotasyonumu değiştirdim. "Nereye?" diye bağırmasını aldırış etmeden onu erkekler tuvaletine soktum. Pisuvara ayı gibi işeyen çocuğu yakasından tutup cebine yirmi lira koydum, tuvaletten ayrıldı. Soyunmaya başladım. Kız şok olmuş şekilde beni izliyordu. "Sen de soyunsana!" diye bağırdım. "Tamam." dedi, soyunmaya başladı. Tamamen çıplak olduğumda kızın üzerine atladım ve ilk tuvalet kabinine girdik. Pembe kilodunu hala çıkaramamıştı. Kilodunu dişlereyerek yırttım ve ıslak amını yalamaya başladım. Kız zevkten ne diyeceğini şaşırmıştı. Bir süre daha devam ederek zevk seviyesini doruklara çıkarttım. Bir süre sonra, "Yeter." diyerek ayağa kalktım. Sikimi kızın ağzına sokmak için bir hamle yaptım; fakat ağzını açmadığı için dudaklarına çarptı. "Ağzını aç." dedim ve "Olmaz." dedi.
Şaşırdığım için biraz sakinleştim. "Neden ağzını açmıyorsun." dedim. "Benle dalga geçersin." dedi. Ellerinden tutarak ve gözlerinin içine bakarak, "Utanmana gerek yok, lütfen aç ağzını." dedim. Utana sıkıla ağzını açtı. O an fark ettim ki, kızın diş telleri vardı. Maske taktığımız için fark edememişim. "Sorun değil dedim." ve daha aşağılara inerek yavaş bir şekilde sikimi kızın vajinasına sokmaya başladım. Bir süre sonra hızlandım ve kızı inlete inlete sikmeye devam ettim. Sevişmemizin son evresinde peçeteye boşalarak işlemi bitirdim. O an darbeyi vurmam gerektiğini anladım. Kıza sarılarak, "Sana vereceğim kopya kağıdını sınav esnasında kimse fark etmeden bana verirsen," dedim ve devam ettim, "seninle bir kez daha birlikte olurum."
Yüzüme bakarak sevinç içinde "Tamam." dedi ve üstümüzü giyinmeye başladık. Cebimden kağıdı çıkarıp kıza verdim; sınıfa, yani sınav odasına, doğru ilerlemeye başladık.
Kapıdan içeriye girdiğim anda zil çaldı. Sessiz bir şekilde yerime oturdum ve gözetmenin gelmesini bekledim. Ayak sesleri yaklaşmaya başladı ve gözetmen kapıdan içeriye girdi. Bu orospu çocuğu Ferhat'ın ta kendisiydi. Önümüzde dikildi ve birkaç saniye sınıfı süzdü. Kafasını çevirdi, çevirdi… Sanki birini arar gibi davranıyordu. En son benim olduğum tarafa döndü ve beni gördü. Sanki aradığını bulmuş gibi gülümsedi. Öğretmenler masasını benim olduğum tarafa doğru çekti ve kağıtları dağıtmaya koyuldu. Herkese teker teker kağıtları verdi. Sıra bana geldiğinde kağıdı sertçe göğsüme vurarak, "Bu sefer yedi sülaleni siktim, kaçışın yok dedi." ve ilerlemeye devam etti. Son olarak önümdeki kıza da kağıdı verdi ve sınavı başlattı. Bir anda önden arkaya bir kağıt fırlatıldı ve kağıt yere düştü. Bu kopya kağıdımdı! Gerizekalı orospu evladı kız heyecan yapıp bir anda kağıdı vereceğim diye yere düşürdü. Ferhat ayağa kalktı ve kağıdı aldı. Kızın yanına gelerek, "Güzelim, seni müdür odasına alalım mı?" dedi.
APTAL OROSPU ÇOCUĞU TÜM KOZUMU ELİMDEN ALDI; HEM KIZIN BENİ SATMA İHTİMALİ VAR, HEM DE KOPYA KAĞIDINI KAYBETTİM!
Elim ayağım titremeye başladı, yedek olsun diye silgimin içerisine koyduğum kağıdı çıkartayım derken elimden kaydırıp yere düşürdüm. Hemen ayağımı üstüne koyup fark edilmesini engelledim. Kendime gelmeye çalıştım; Odaklanmaya çalıştım, olmuyor, olmuyor, olmuyor!
Terliyordum, stres seviyem artıyordu. Düşünmeye çalışsam bile başarılı olamıyordum. Boğuluyordum.
Ta ki, bir şey görene kadar…
Yazılı kağıdımın üzerinde kızın bana vermesi için emanet ettiğim kopyayı gördüm. Sırf dikkatleri kendi üzerine çekmek için kendi kopya kağıdını yere atarmış gibi yapıp benim kağıdımı bana ulaştırmıştı. Gözlerim doldu, ayağa kalktım ve koşmaya başladım. Ferhat, "Nereye lan?" diye bağırırken ağlamaklı bir şekilde, "Ananın amına!" diyerek yanından geçtim ve müdür odasına ilerledim. Çantasını toplamış, okuldan çıkıyordu. Arkasından koşup elini tuttum ve "Ne oldu, nereye gidiyorsun?" dedim. Uzaklaştırma aldığını söyledi. Dayanamadım, ona sarılarak beni affetmesini söyledim. Gülümseyerek "Ben sana kızmadım ki…" dedi. "Seni seviyorum." dedim, "Bende!" dedi. Birbirimize sarıldık ve o sırada ona sordum, "Lütfen bana ismini söyler misin?"
Gülümsedi ve, "Benim ismim Worth_Permission "
Etiketler:
Dayı agzim acik sikim kalkik beynim max sekilde okudum helal olsun👌