penis pompası kullanmanın zararları

öyle çok samimi olmasak da ara sıra görüştüğüm bir arkadaşın doğum günündeyim, içkili bir ortam, çeşit çeşit insan dolu. doğum günü sahibinin kan kardeşi diye tanıdığımız bir kişi de bu insanlardan biri; böyle ergenlik döneminde kızların çantalarına prezervati koyup gülerek kaçan çocuklar olur ya, hala biraz o zihniyette kalmış.
neyse işte, doğum günü olan arkadaşımın kan kardeşi etrafta yeterince insan birikmesini beklemiş olacak ki, "bak olm sana amsterdam'dan gelirken ne hediye aldım, çok ihtiyacım var demiştin ya hani hahaha!" diye açtı çantasını, fosforlu mavi renkte, böyle yarı saydam plastikten silindirik paket verdi. arkadaş açtı baktı, içinden çıkan şey penis pompası.
doÄŸum gününde böyle "komiklik" olsun diye verilmiÅŸ hediyelerden pek haz etmem, amacını da anlamam açıkçası. ama bu hakikaten abzürd bir edevat. tüp kısmının en ucuna küçük ampül gibi bir ÅŸey koymuÅŸlar heralde, pompasına bastıkça ordan mavi bir ışık veriyor. ortam garipleÅŸti zaten birden; elden ele bir penis pompası geziyor, herkes de oynuyor. arkadaÅŸla da "fazla abartma lan patlatırsın sonra ehehe" diye dalga geçiyor millet. ben de paketine bakayım dedim nedir ne deÄŸildir…
ne nerde üretildiÄŸi belli ne bir ÅŸey. üstündeki yazanlar kargacık burgacık zaten, korece midir nedir, garip sembolik bir yazı… bir tek nasıl kullanılacağına dair kabartmalı illüstrasyonlar var.
neyse aradan bir kaç hafta geçti, yine bir ortamda bir araya geldik. arkadaşla dalga geçmek için "büyüdü mü kuşun, denedin mi pompanı bakalım heheh" şeklinde sorular geçiyor, adam da "yok ya olm ya ne alakam olur ya bırak ya!!!" diye kızarıp bozarıyor. gecenin ilerleyen saatlerinde bir ara adama dedim, "lan bak şaka maka o aletler zararlı olabiliyormuş. saçmalama sakın doktor doktor dolaşırsın" diye. "yok abi," dedi, "abartmıyorum ben. patlatmam merak etme. hem harbi harbi bir değişiklik var yani." neyse iyi peki.
daha sonra bu adam bir kız arkadaş yaptı, ağzı kulaklarında. yine bir akşam bu arkadaş alkollüyken bana bir dolu şey söyleyip itiraf etti; "abi var ya, o hayatımda aldığım en işe yarar hediye oldu. hiçbir şey olmasa bile kendime güvenim geldi. kız arkadaşımla cinsel hayatımız çok güzel. çok acayip şeyler yaşıyoruz." filan diye. "sadece boyutunu değil şeklini de değiştirdi, çok acayip!!!" diyor.
penis pompası penisi büyültür mü bilmem de, o dakikada iq'yu azalttığı gibi bir düşünce oluştu bende. adamın biraz kafasının güzelliğine verdim zaten, neyse.
aradan 1-2 hafta geçti, nişantaşı'nda yolda gördüm adamı, metroya kadar beraber yürüdük. yüzünden düşen bin parça, doktora gidiyormuş. "abi noluyor bilmiyorum, yer yer rengi değişiyor, mavi mavi çizgiler çıkmaya başladı böyle dairesel. damar çatlamasıdır diye çok paranoya yapıyorum ama öyle de gözükmüyor. işlevinde de görünürde bir problem yok ama." diye kısaca bir anlattı. (ki bu da yolda karşılaştığınız birinden pek duymayı beklemeyeceğiniz bir muhabbet)
bir süre sonra bir kahve içmek için buluÅŸtuk adamla, dertliymiÅŸ. kız arkadaşıyla arası kötüymüş oymuÅŸ buymuÅŸ da, asıl mevzuya girmesi çok vakit almadı…
doktor doktor geziyormuş arkadaş, kimse ne olduğuna kanaat getiremiyormuş bozukluğun. artık o kadar içinde tutmuş ki adam, azıcık rahatsız edici olsa da ayrıntılarını anlatmaya başladı. ilk olarak penisindeki yeşil halkalar kalınlaşıyormuş. baş kısmının sağ ve sol yanında da garip bir formasyon oluşmaya başlamış, böyle pütür pütür derin derin çizikler. pul pul döküntüler de başlamış.
"abi," dedi, "inanmayacaksın ama ara sıra geceleyin tuvalete çıktığımda sanki o çizgiler parlıyormuÅŸ gibi oluyor ya… tam parlama da deÄŸil, böyle geri kalanına nazaran bir garip".
iyice kafayı çizdiğine kanaat getirdim de, bir şey de diyemedim; sonuçta doktora gidiyor adam, ben ne diyebilirim?
aradan 2 hafta geçti geçmedi, gecenin 10'unda bir telefon: "vaktin var mı abi, çok kötüyüm" diye. beşiktaş'ta bir yerde buluştuk.
adam kız arkadaşından ayrılmış, ki son zamanlarda kız buna uzaylı muamelesi yapıyormuş. ama herif öyle bir halde ki, sevgiliymiş filan öyle şeyleri ipleyecek bir hali bile yok. resmen "penisim elden gidiyor" psikolojisine kaptırmış.
"inanmayacaksın ama," diye söze baÅŸladı, "pul pul döküntüler iyice arttı. hatta bildiÄŸin pul pul oldu… ya… bir de… penisimin ucunda saÄŸda ve soldaki çizikler vardı ya…bildiÄŸin solungaça benziyor!!!" diye devam etti.
hemen doğum günü hediyesini alan arkadaşı aradık, nerden aldın, üreticiyle temasa geçelim diye. (çünkü paketin üstündeki yazıları anlamıyoruz, bir dolu garip sembol)
…adam bir sex shoptan deÄŸil de, böyle abzürd nesneler satan küçük bir dükkandan almış. "valla dükkan sahibi de ne olduÄŸunu bilmiyordu ki, ben de penis pompasıdır diye aldım, ne olacak ki lan baÅŸka zaten? amsterdam olm ora… ÅŸaka diye aldım zaten napmış adam?" diye konuÅŸtu. anladık hayır yok.

vakit geçirmeden hemen internete girdik, aramaya başladık. markasından arayamıyoruz, şeklini şemalini tarif etmeye, google'dan aramaya başladık.
bir de ne bulalım… platon'un, nam-ı diÄŸer eflatun'un seyahatnamelerinde aletin aynısı anlatılıyor!
meğersem bu bir penis pompası değil, kayıp kıta atlantis'in yerlilerinin, atlantis'te nükleer bir patlama olmadan önce geliştirdikleri, kendi soylarının devamı için yaptıkları bir cihazmış.
fizikleri normal insan fiziğinden farklı olan atlantisliler, hem suyun altında, hem de üstünde yaşayabilen torunlarının embriyolarını binlerce yıllık bir uykuda tutacak bu cihazları, atlantis'in yok olması tehlikesine karşı oluşturmuşlar. merfolk adı verilen bu ırk, zamane koloni gemileriyle bu aletleri dünyanın dört bir yanına yayıp dağıtmışlar.
alet müsait bir bedene uygulandığında (ki insan bedeni 23 kromozomluk yapısıyla atlantisliler'e en çok yaklaşan oluyor) oluşan vakumlu ortamda yapılan transferle insan bedenindeki proteinlerin aminoasit dizilimlerini değiştirmekle işe başlayıp, dna'sında temelli değişikliklere gidiyormuş. atlantisli ceninin büyüyebileceği müsait bir ortam yaratıldığında da, gelişme süreci başlayıp, yarı insan yarı balık bu canlı büyümeye başlıyormuş.
tabi ki ikimiz de hayretler içinde kaldık. ilginçtir ki, arkadaşın yüreÄŸine bir miktar sus serpildi. ilk olarak kendisinin yaptığı bir hata yoktu, o aletin penis pompası deÄŸil de sayrojenik bir atlantisli södo-rahmi olduÄŸunu bilemezdi…
ikinci olarak, anne olmuştu, bu kutsal vazifenin getirdiği sorumluğu artık daha iyi biliyor, penisine bildik bilmedik her şeyi uygulamaktan kaçınıyor, ona yavrusu gibi bakıyordu.
ilk önce solungaçları tamamen gelişmiş, yüzgeçleri de iyiden iyiye çıktığında arkadaş güneye taşındı. "istanbul'da çocuk mocuk yetiştirilmez abi!" diyor, "bir kere denizin suyu çok pis"
….neyse yani arkadaÅŸlar, hal böyleyken böyle. reklamlara, etraftan duyduklarınıza kanmayın,
"penis pompasıdır bir ÅŸey olmaz" dersiniz, sonunda kendinizi vücudunda antik bir uygarlığın son temsilcisini büyütüyor olarak bulmanız iÅŸten bile deÄŸil…

Etiketler:

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5157 Toplam Flood
6134 Toplam Yorum
3846 Toplam Üye
58 Son 24 Saatte Flood

Kod e‑postana gönderildi. (24 saat geçerli)