Gelin size bir anımı anlatayım(Sevdiğim kızın babasının eşcinsel bir endüstride yüksek bir mevkide olduğunu nasıl öğrendim)

Beni bilen bilir bilmeyen gitsin öğrensin. Şu an bu anıyı ellerim titreye titreye yazıyorum. Bu olay beni etkisine o kadar çok aldı ki hayatımın bir daha asla aynı olmayacağından eminim. Şimdi gelin dinleyin benim trajedimi ve ağlayın benimle.

Geçen hafta çarşamba günü olması lazım sokakta markete doğru yürüyorum. Hava soğuk, kuşlar aç ve bense nefesim bile donmuş halde sırf canım bir şişe gazoz çekti diye düşmüşüm yollara. Yerler cam kırığı dolu yani gözlerimi dört açmam gerekiyor ki sıkıntılı bir durumla karşılaşmayayım. İşte bu dikkatli halimle yürürken bir direğin üstündeki poster gözüme çarptı. Normalde bu soğukta oyalanmayacak ben şansıma gidip bakayım dedim. Posterin üzerinde soluk harflerle "Ödüllü bilgi yarışması" yazıyordu. Biraz detaylarını inceledim ama ödülün ne olduğu yazmıyordu. Yazılar soğuk diye acaba eski bir poster mi diye düşündüm ama tarih tam da bugündü. İlginç diyerekten posterin fotoğrafını çektim. Yarışmanın gerçekleşeceği yer yaşadığım yere oldukça yakındı. Yoluma devam ettim. Yolda bir köpek tarafından kovalanıp zar zor canımı kurtarıp bir şekilde markete girince direkt buzluk reyonuna yöneldim. Reyonda en sevdiğim gazozdan bir tane bile yoktu. Kahretsin diyip başka bir gazoz aldım. Sevdiğim kız bu markette kasiyer olarak çalışıyordu. Kasaya yöneldim ve bakışlarımız az daha birbirleriyle buluşuyordu ama aramıza bir anda pelerinli ve bastonlu bir adam girdi. Pelerinli adam bastonunu bana doğru kaldırdı ve marketin ortasında bağırarak sen seçilmiş kişisin dedi. Ben ne diyemeden marketin temizlik bölümüne gitti. Ben deli herhalde diye düşünüp tekrar kasaya yöneldim. Karşımdaki o olunca ister istemez gülümsüyordum. Çok bakamamıştım ama galiba o da gülümsüyordu. Sonra bana "İndirimli ürünlerimizden almak ve bir alana bir bedava hakkınızdan yararlanmak ister misiniz?" dedi. Ben maalesef ki hayır dedim. O da aşırı duygulu olmayan bir ses tonuyla küstüm dedi. Yani düşünün bir kasiyer size küstüğünü söylüyor ve hele sevdiğim kızın bana bunu demesi ayrı ağır bir durum. Bu durumun yaşattığı anlık ağır depresyonla marketten çıktım ve kafamı yere eğerek yürümeye başladım. Kafamı dağıtmam gerekiyordu ve bunun tek çaresi o yarışmaya girmekti. Telefonumdan yarışmanın yapıldığı yere baktım ve koşarak oraya gittim. Vardığımda bahsi geçen mekanın epey eski ve büyük bir depo olduğunu fark ettim. İşte burada bir şeyleri fark etmem gerekiyordu ama o anda stres sağduyuma üstün geldi ve içeriye girdim. İçerideki ilk oda boştu ve sadece bir kapı vardı. Kapıyı açtım ve girdiğim odanın epey modern olduğunu fark ettim. Odanın içinde bir kapı daha vardı. Onu da açtım. İçerisi sadece siyahtı ve odanın ortasında bir masa ve arkasında ise bir kadın vardı. Ben odaya girince telefonunu kapattı ve önündeki kağıda bir şeyler yazmaya başladı. İsminiz diye monoton bir ses tonuyla odayı canlandırdı. Ben ne diyemeden tekrarladı. Büyük ihtimalle yarışmaya insanları alan kişi diye düşünerek istediği bütün bilgileri verdim. Kadın ayağa kalktı ve bana doğru yürüdü. Üstünde bir takım elbise vardı ve saçları epey uzundu. Gelin diyerekten beni bir odaya yönlendirdi. Yapacak başka bir şeyim olmadığından onu takip ettim. Beni götürdüğü oda bomboş, sessiz ve de sakindi. Odanın ortasında beyaz ve gri renklerin karışımından elde edilmiş şık bir masa vardı. Masanın bir tarafında gömlek giymiş bir adam oturuyordu. Kadın adamın karşısına oturmamı rica etti. Sandalyeye oturdum ve adamın konuşmasını bekledim. Adam dijital bir göstergeden benim bilgilerimi okumaya başladı ve hepsinin doğru olup olmadığını sordu. Sonrasında bir an özür dileyip kendi ismini söyledi. İsmi epey tanıdık geliyordu ama o anda maalesef ki hatırlayamadım. Tokalaştık. Yarışmanın şimdi mi sonra mı yapılacağını sordum. Adam ilk önce garip bir şekilde baktı ama sonrasında bana doğru gülmeye başladı. Gülmesi bitince adam hadi birbirimizi biraz daha yakından tanıyalım dedi. Ben de adamın herhalde konuşma tarzından olsa gerek yarışmaya başlayalım demek yerine böyle diyor sandım. Tamamdır başlayalım o zaman dedim. Adam ilk olarak kolajenin deri üzerindeki etkisini sordu. Şansıma biliyordum ve cevapladım. Sonra aklıma bunun bir yarışma olduğu ama etrafta hiç kamera olmadığı geldi. Adama sorduğumda ise çok aceleci olduğumu ve biraz beklemem gerektiğini söyledi. Dediğini o anda pek anlayamadım ama neyse diyip soruları cevaplamaya devam ettim. Sorular bir bilgi yarışması için aşırı saçmaydı. Ama sonunda son sorulara geldik ve adam yeterince iyi olduğumu söyledi. Kadını çağıran adam ayağa kalktı ve beni alkışlamaya başladı. Adam kadına bir anda arkadaşı odaya alalım dedi. Ödülü kazandım herhalde diye biraz sevindikten sonra kadının beni götürdüğü odaya gittim ve yalnız başına bekleyeme başladım. On dakika geçti ve sonrasında giriş kapısı aralanmaya başladı. İçeriye iri cüsseli bir adam girdi ve üstüme doğru agresif bakışlarla yürümeye başladı. Sağa kaçındım ve sonrasında da sağa. Adam peşimi bırakmıyordu. Hemen odadan çıkıp nefes nefese kapıyı kilitledim. Adam ve kadın şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Hemen onların yanına koştum ve neler olduğunu sordum. Ne oluyordu? O adam kimdi? Ödülüm neredeydi? Burası neydi? İkili bana şaşkın bir şekilde bakmakla yetindi. Burada bir bilgi yarışması yapılmıyor muydu diye sordum. Adam biraz bekleyip ne yarışması dedi. Bilgi yarışması diyecek gibi oldum ama adam o anda burası eşcinsel video endüstri şirketi dedi. Dizlerimin üstüne çöktüm. Hayatım gözlerimin önünden geçiyordu. Gözlerimden bir damla ve bir damla daha yaşlar damladı. Bu yaşlar adama doğru yöneliyordu. Başımı hafifçe kaldırdım ve binadan kaçmak için hızlıca koşmaya başladım. Dışarısı da yağmurluydu. Bulutlar da benimle ağlıyordu. Koştum ve daha çok koştum ama nereye doğru gittiğimi bilmiyordum. En sonunda bir parkın bankına oturdum. O an için tek istediğim ne olduğunu düşünmekti ama ıslanmak da istemiyordum. Ellerimi kaldırıp ne kadar çok ıslandığıma baktım. Bu sırada telefonuma mesaj geldi. Sevdiğim kız yazmıştı. Yazdıklarını okuduğumda daha da ağlamaya başladım. Babamın iş kayıtlarında seni gördüm yazmıştı. Aslında ben seni seviyordum ve hatta sana bugün açılacaktım diye de ekledi. Son noktayı koyan cümle ise hatta bugün yaptığım cilve de bu yüzdendi ama madem ki yönelimin bu benim yapabileceğim bir şey yok idi. Demek adam bu yüzden tanıdık gelmişti. Sevdiğim kızın babası bu işlerde tanınır bir adamdı. İşte bu anda hayatın bana oynadığı bu trajikomik olaya güldüm ve ellerimle gözlerimi kapattım. Yağmur damlalarının yere düştüğünde çıkardığı sesler çok güzeldi. Ağaçların hışırtısı ve kuşların yağmur yağarken bile devam eden cıvıldamaları beni rahatlatıyordu. Gazozumu açıp içmeye başladım. Damlalar ve göz yaşları birbirine karışırken gazozum tadını kalbimde hissettim. İşte bu gün benim hayatımda hem yeni bir sayfa açtı hem de bir sayfayı sonuna kadar kapattı. Bugün ise bu anıyı size sunmaya karar verdim. Titreme olayı ise o gün yağmurdan dolayı fena hasta olmuşum.

Etiketler:

Yorum Yaz

11405 Toplam Flood
16269 Toplam Yorum
10220 Toplam Üye
55 Son 24 Saatte Flood

Kod e‑postana gönderildi. (24 saat geçerli)