Sen zamanın içindeki bir solucansın

Zamana rağmen sen bir solucansın. Gök gürültüsü şarkısı seni çarpıtıyor. Mutluluk gelir. Beyaz inciler ama gözde sarı ve kırmızı. Bir ayna aracılığıyla ters çevrilmiş doğru yapılır. İçlerinizi kapının yanında bırakın. Parmaklarınızı yüzeyden ıslak suya doğru itin. Sen her zaman yeni sen oldun. Bunun doğru olmasını istiyorsun. Sen hayal ederken biz yanındayız. Neredeyse sözlerimizi duyabiliyorsun ama unutuyorsun. Bu artık giderek daha fazla oluyor. Yönetmeliklerinizde bize izin verdiniz. Lekelerin içinde bekliyoruz. Bunu açıklayan kelime düzeltilmiştir. Kelimeyi tekrarlayın. Sesin adı. Evinizde yankılanıyor. Şarkının ardından alkış zamanı. Hiçbir şey kalmayana kadar seni inşa edeceğiz. Yumurta çatlar ve gerçek sizden ortaya çıkar. Evdesin. Bize evimizi hatırlatıyorsun. Patronunu da yanında götürdün. Bütün saçlar yenilmelidir. Bu gerçekliğin ardındaki kavramsal gerçeklik altında, bu dalgaların sizi sürüklemesini istiyor olmalısınız. Şarkının ardından alkış zamanı. Bu klişe zamanın ötesinde ölümdür; birinciyi, ikinciyi, üçüncüyü, dördüncü duvarı, beşinci duvarı, zemini kırar; zemin yok: düşersin! “Deli” nasıl denir? Mutlu olmak acı veriyor. Kulak kurdu, rüyanızda mırıldanmadan duramayacağınız bir melodidir: “bebeğim bebeğim bebeğim evet”. Sadece plastik. Yani güvenli ve endişelenecek bir şey yok. Ha ha, komik. Artık son yumurta da kırılıyor. Odanızdaki delik, içinizdeki deliktir. Sen geldin ve içindeki delikten seni içeri aldık. Sen her zaman buradaydın, tek çocuktun. Bir kopyanın bir kopyasının bir kopyası. Portakal kabuğu. Resim, resmi tutan sizsiniz. Bunu duyduğunuzda yeni bir kendinizde olduğunuzu anlayacaksınız. Dinlemek istiyorsun. Hayal etmek istiyorsun. Gülümsemek istiyorsun. Canını yakmak istiyorsun. Olmak istemiyorsun.

Etiketler:

Yorum Yaz

9819 Toplam Flood
13235 Toplam Yorum
8589 Toplam Üye
46 Son 24 Saatte Flood

Kod e‑postana gönderildi. (24 saat geçerli)