Hüseyin Hoca bir gün bir kıraathaneye gitmiş yanında ise bir çift zar ve bir mendil varmış. Kahvehaneci ne istersin diye sormuş. Hüseyin Hoca da kaçak çay ve bir tane kaşarlı tost istemiş. O gün çok önemli bir misafiri varmış bu yüzden hızlı bir şekilde hazırlanması gerekiyormuş. Kıraathaneci hemen abi diyerek tostu yapmaya koyulmuş. Hüseyin Hoca da zarlara dalmış. Bir zarın neden sonra fark etmiş ki zarın birinde 6 olması gereken yerde 2 , 2 olması gereken yerde ise 6 varmış. Zar 6-7 kez atmış ama her seferinde hem zar hileli hem de yanlış basılmış olduğundan sürekli 5 veyahut 6 geliyormuş. Tüm bunları düşünüp zarı ardı ardına atarken kahveci “Tost hazır abi çay da şimdi hazır olacak.” diye seslenmiş. Hüseyin Hoca “Eyvallah usta” demiş. Tost ve çay önüne gelmiş. Çayını yudumlayıp tostundan küçük ısırıklar alırken kıraathanenin kapısı açılmış ve içeri Burgan Dicle girmiş. Hüseyin Hoca’ya “Afiyet olsun abi” deyip kaloriferin yanına oturmuş. Kıraathaneci “Çay mı vereyim abi?” demiş. Burgan hoca ise “Aynen abi ama açık olsun.” demiş. Kıraathaneci çayı koymaya giderken Hüseyin Hoca tostunu bitirmiş ve elini mendille siliyormuş. Çayından da son yudumunu aldıktan sonra kalkıp Burgan Hoca’nın yanına gitmiş. “Burgan benim acil paraya ihtiyacım var, bana ne kadar verebilirsin hemen ödeyeceğim.” demiş. Burgan Hoca da “Valla abi üstümden en fazla 100 lira çıkar, eve giderken manava da uğrayacağım ama” deyip cüzdanından 50 lira çıkarmış. Hüseyin Hoca “Çok sağolasın Burgan, en kısa zamanda paranı vereceğim” deyip kıraathaneden hızlıca çıkmış. Kıraathaneci de “Hüseyin Hoca para da vermeyi unuttu yine” deyip imalı imalı Burgan Hoca’ya bakmış. Burgan Hoca da “Borcu ne kadardı?” diye sorunca kıraathaneci 13 lira demiş. Burgan Hoca içinden “Yediği içtiğini de bize kitleyip gitti” diye içinden geçirerek parayı ödeyip kıraathaneden ayrılmış.
Ertesi gün yine aynı saatlerde Hüseyin Hoca yine elinde zarlar ve mendille kıraathaneye gelmiş. Kıraathaneciden bu sefer çift kaşarlı sucuklu tost ve yeşil çay istemiş. Kıraathaneci getirdiğinde ise şimdiye kadarki toplam borcunun ne kadar olduğunu sormuş. Kıraathaneci 273 lira demiş. Hüseyin Hoca ise cebinden 20 dolar çıkarıp üstü kalsın diyerek kıraathaneciye vermiş. Kıraathanecinin eli ayağı birbirine dolanmış ve sevinçten “Ver elini ayağını öpem ağam” diyerek Hüseyin Hoca’nın elini öpmeye çalışmış. Hüseyin Hoca “Estağfirullah” deyip izin vermemiş. Sonra ise kapı yine açılmış ve içeri Burgan Hoca girmiş. Yine kaloriferin yanına geçmiş. Hüseyin Hoca ise yanına gitmiş ve cüzdanından 15 dolar çıkararak Burgan Hoca’nın eline tutuşturmuş. Burgan Hoca büyük bir şaşkınlık içinde Hüseyin Hoca’ya bakmış ve “Abi, nereden buldun bu kadar parayı?” demiş. Hüseyin Hoca ise orayı dert etme deyip kıraathaneden ayrılmış. Meğerse Hüseyin Hoca o bir çift zarla kumar işine girişmiş. Kendisine hileli zarı karşısındakine ise düzgün zarı veriyormuş. O gün içerisinde onlarca kişiyle kumar oynamış ve binlerce dolarlık bir servet sahibi olmuş. Sucuklu tost yediğinin akşamı evde tüpü açık bırakmış ve yaşamına son vermiş. Geride bıraktığı “Gitmeden son bir kez şu maddiyatı tatmak istedim, bans göre değilmiş” yazan notun üstünde ise bir çift zar varmış.