Uzak uzak diyarlar diye başlayan hikayeleri duymuşsunuzdur illaki…
Peki ya daha da uzak diyarlarda başlayan, kötülüğün hüküm sürdüğü, karanlıkların içerisinde hiç bilinmemiş büyülerin dolaştığı ve yalnız kalanın yaşam mücadelesi bile veremediği topraklar olan *Odort’u* hiç duydunuz mu?
Yaşananları kitaba alan insanların bir daha hiç konuşamadıkları ve kitapları okuyanların şifası bulunamayan hastalıklara yakalandığı söyleniyor.
Antik mezarlara saklanan ve yaşananları, görenlerin kimseye söylememek üzere yeminleşip *Tyreta* klanını oluşturdukları biliniyor.
Tyreta klanından kalanları tek tek okuyup öğrenebildik bu kadim hikayeyi. Bu ürkütücü, derin hikayede saklı olan sırları, Odort’un tarihte kaybolmuşluğuna birazdan tanık edeceksiniz….
*Odort, Hazurlia kıtasının* geniş çayırlıklar ve sık ormanlıklarla kaplı olan bir bölgesiydi, içinde türlü yerleşim yerlerine ev sahipliği yapan yeşilliklerin bol olduğu toprağın verimli olduğu çok çok güzel rüya bir bölgeydi. Bu yerde ışıl ışıl güneş parlar, geyikler göletlerin etrafında seke seke gezer, insanlar hayvanlarını geniş arazilerde otlatırdı…
O kadar güzel bir yerdi ki açan çiçekleri koklamaya, dağların manzaralarına bakmaya doyamazdınız. Sanki cennetten bir arsa dünya üzerine indirilmişti o kadar güzel cıvıl cıvıl bir yerdi.
Tabii bu kadar güzel ve verimli olan topraklarda da onlarca şehir kuruldu, bunlardan en büyüğü *Slayah* idi, içerisinde büyük ve çok uzun kuleleri bulunan görkemli bir şato ve 100 binden fazla insanı ağırlayan etrafı 40 metreden uzun kalın surlarla çevrili bir şehir vardı.
Bu şehre bağlı ama bu şehir kadar büyük ve güçlü olmayan birkaç şehir daha vardı, bunların ismi sırasıyla: *”Klasum, Frekya, Trkalin, Humbregrah”* idi..
Herkesin işine gücüne odaklandığı, şehirlerdeki ve çevre köylerdeki herkesin Odort Krallığını yükseltmek için çalıştıkları zamanlarda bölgede bulunan 20 yaşlarında tarla ekip biçmekle uğraşan 2 tane genç adam vardı, bunlardan birisinin ismi Fortulhan diğerinin ismi ise Sertele idi..
*Fortulhan* uzunca, yapılı, kaslı daha sert mizaçlı ama bir o kadar da yakışıklı bir adamdı, siyah saçları ve gözleri onu diğer insanlardan farklı kılmıyordu lakin teni çok beyazdı, normal insanlardan çok çok çok daha beyaz kimine göre bu bir hastalıktı kimine göreyse bir lanet…
Pek sosyal birisi olmadığından genelde yakın ve tek arkadaşlarından olan Sertele ile takılır birbirlerine her konuda yardım eder, eğer Serteleye bulaşan birisi olursa onu yere sererdi…
Sertele daha kısa boylu tombul ve konuşkan bir insandı okumayı severdi fazla fazla bilgili bir adam olan sertele küçük çocuklara boş vakitlerinde dersler veren bir adamdı,
uzun kahverengi saçları ve masmavi gözleri onu görenin bir daha unutmamasına yardımcı oluyordu, çok sevimli bir suratı olan *Sertele* konuşmasıyla da insanları cezbediyor şehirde satılacak mallar olunca köyün büyüğü Hasrilan malları satması için onu görevlendiriyordu tabii ki de o kadar mal ile birlikte haydutların da olduğu yolu tek başına gidemeyeceğinden Fortulhan ile birlikte bu yolculuğa çıkıyorlardı,
tatlı dili ve konuşkanlığıyla insanlara çok hızlı malları satıp eve dönen Sertele ve arkadaşı Fortulhan da iyisinden bir karşılık alıyor, iri bir domuz bacağı ve yarım keseye yakın altın da bahşiş alıyorlardı.
Günler böyle birbirini kovalarken gerek tarlada çalışırken gerek de mal satarken aralarında konuştukları muhabbetler de bir o kadar ilginçti, bir gün tarlada el tırpanı ile buğdayları biçerken Sertele ve Fortulhan konuşuyorlardı..
*Sertele :* Fortulhan, sen ne yapacaksın? Geldik 20 yaşına ve hala bu hayatta kendimizi kanıtlayamadık yani düzgün bir maceraya atılamadık ya da bir eser ortaya koyamadık.
En kısa sürede bunlardan birisini yapmamız lazım yoksa şehre asla yerleşemeyiz, sen geçen sene bir tane ayı avladın ama sana yetti mi bu?
Hadi yetti diyelim bu senin ismini duyurmak için işe yaradı mı, bence yaramadı şehirde hala yer edinecek kadar bir hikayen yok. Ne yapacaksın o zaman?
*Fortulhan :* Ben de bilmiyorum sertele lakin dünden önceki gün bizim köyün ihtiyarının kütüphanesini karıştırıyordum bir tane kitaba denk geldim canavarlardan falan bahsediyordu ilgimi o an çekti bu kitap.
Sakın söyleme ihtiyara ama o kitabı kütüphaneden 2 3 günlüğüne çaldım ve dün gece boyunca onu okudum ilgimi çok çekti.
*Sertele :* Merak etme, Hasrilan’a söylemem yoksa bana da çok öfkelenir. Ama Fortulhan ne yazdığını söylesene artık kitapta merak ettirdin bayağı, neyden bahsediyordu kitap?
Kadim ölülerin ruhlarını mı okudun yoksa? O kitabın büyülü güçlere ev sahipliği ettiğini duydum, zihnini bulandırıp seni kör edebilirmiş.
*Fortulhan :* Ya mahsülü bir kasaya yükleyelim de sonra gel şu çınarın dibine oturalım ben sana uzun uzun anlatıcam, eminim sen de çok beğeneceksin bu anlattıklarımı.
Eminim sen de daha önce duymamışsındır. Çok etkileneceğini düşünüyorum..
*Sertele :* Tamam hadi tut ucundan şu kasanın da yakına koyalım daha hızlı bitsin hem işimiz hem de anlat şu kitabı çok merak ettim ve asıl şaşırdığım olay senin bir gece boyunca kitap okuman oldu.
Senden beklemeyeceğim hareketler yapıyorsun bu aralar. Önce Gerzuhla’dan hoşlandığını söylemen şimdi de kitap okumalar…
*Fortulhan :* Hadi ordan, benim neyim eksik lan? Ben de bilge bir adam olabilirim.
*Sertele :* Senin bilge bir adam olman için daha 40 fırın ekmek yemen gerekiyor, sen olsan olsan arena şampiyonu okursun.
Zaten bu vücutla boyla posla gidip kitap okumaya çalışma, eline al kılıç kalkanı kuzeydeki goblinlerin kafalarını kes. Hem sana şan şöhret olur hem de kendini savaş konusunda geliştirmiş olursun.
*Fortulhan :* Çoğu zaman boş konuştuğunu düşünsem de sanırım bu konuda haklısın, benden bilge bir adam yerine bir savaşçı olur diye düşünüyordum uzun süredir lakin emin değildim ve hala da emin değilim…
Diye konuşarak tüm mahsülü sandıklara yüklediler ve at arabasına koyup dinlenmek için çınar ağacının altına oturdular, bir yandan testideki soğuk sularını içerken bir yandan da evden getirdikleri tereyağlı ekmek, domates ve zeytini yiyorlardı….
….
– Devamını yazmayı düşünüyorum, aklımda bu partı daha uzun tutmak vardı lakin sizin beğenip beğenmeyeceğinizi sormak için bu partı biraz daha kısa tutacağım.
– Eğer hikaye ilginizi çektiyse yorum yapmayı unutmayınız.
– Unutmayın ben bir yazar değilim sadece böyle ufak tefek bişeyler yazmak istedim.
– Umarım hoşunuza gider çünkü bu şekilde uğraşarak ve karakter yazarak hayatımda ilk defa birşeyler yazıyorum.
*Tüm yazdıklarım hayal ürünü olup isimler dahil tamamen uydurmadır…*