Eeee tatmin oldun mu? Dur tahmin edeyim aklında ne eğitim var ne kariyer, İlk aklına gelen şey kampüs, kızlar değil mi? İnstagramda 1 tane geri takip aldığın kız yoktur ama üniversiteye geçince 2 saç şekli 2 parça kumaşla playboy olma hayalleri mi kuruyorsun? Gel bakalım buraya “4 yıl eğitim alıp aldığı dersleri öğrendiğini diplomasıyla tescillediği halde iş verenlerin bile eğitim sistemine güvenmeyerek hala geçilen derslerin sorularını iş mülakatlarında sormaya devam ettiği sistemde” yaşayan kardeşim:
4-5 yılını garibanlık içerisinde geçirip 2-3 kezbanın peşine düşeceksin, bir ara o 2-3 kezbanın takip ettiği erkeklere bir bak bakalım ne göreceksin? Bak bakalım takip ettikleri arasında hiç aklı selim birine rast gelicek misin? Kaç tane araba-ev storysi, kaç tane mekanda açılan şişe storysi göreceksin bir bak bakalım. O kezbanlar 30-35 yaşlarında adamlarla clubte takılıyor, sence kendilerine bu kadar talep varken seni takan olur mu? Evlilikten sıkılmış kaçak et kesmeye çalışan para babaları kendilerine çeşme beachlerinde story atma imkanı tanıyorken sana da bu tip basit kezbanların peşinde alçalmak düşüyor.
Hadi o kızlar da globalleşen bu dünyada zenginliklerini sergileyen, şeyma subaşının abuk subuk storylerini milyonların takip ettiği 3 IQ insanların çoğunluk olduğu bir ortamda bu tip kişileri göre göre bir süre sonra özenmeye başlıyor. Sonuçta mesele onaylanmak, çevre vasat olunca onaylatmak istediğin kişiler de kendin gibi vasat insanlar oluyor. Onlar kendilerini fakirlikten kurtaracak, paralarını yiyecek, 2-3 araba storysiyle hemcinslerine “bakın ben de güzelim, beni arabalarda gezdiriyorlar, tıpkı filmlerde peşinden koşulan kadınlar gibiyim, ay her şey film gibi, dur bir sigara da yakıp slow bir ispanyolca parçayla bir story atayım daha cool gözükürüm” kafasıyla 1 ömür geçirme hayalleri kuruyor, ulan bu kezbanların bile kendilerince bir amacı var. Peki ya sen? Ulan g.tünde don yok, gece gündüz pornostarı gibi karıları layklıyorsun instagramdan, eline geçse soluksuz halledersin ama evinin odasında hayal kurup sıvazlamaktan başka bir şey yapmıyorsun. Adeta mama isteyen köpekler gibi ağzının suyu aka aka bakıyorsun, hatta bakmayı bile kendine yakıştıramıyorsun, ulan instagramda g.tünü paylaşan kadın bile gözünde ilah olmuş, “ulan ben kimim ki bu kadına bakıyorum” kafasında sadece hayaller aleminde yaşıyorsun. En temel ihtiyaçlarından biri olan cinsel ihtiyacını karşılyamamaktan depresyona giriyorsun, müslüm azer dinliyorsun. Ulan yakışıyor mu sana? Bildiğin sex dilencisisin la sen, biri gelip verse arkasından hatim indirirsin o derece eziksin. 3-4 kişilik odalarda ta.şak kokusundan geçilmeyen yerlerde 4 yıl geçireceksin ama aklın hala gördüğün üniversite dizilerinde. Lan o dizileri izleyen zengin yok ki, senin gibi fakirlerin yapacak işi olmadığı için izlersiniz para kazandırırsınız diye çekiliyor o diziler-filmler.
Yeter floodlar biraz da yol göster, yeter bu kadar moral bozduğun diyorsunuz biliyorum. Gözünü aç iyi oku:
Bak dostum, bu dünyada estetik, sanat diye bir şey vardır. Evet gerçekten de bir et parçasından ibaret olan bir kalçanın şekli kişide garip istekler uyandırabilir. Bu kişiyi mutlu edebilir, bir göğüsün dolgunluğu kişinin dikkatini dağıtabilir hatta bu göğsün hayali kurulduğunda bile kişiyi erekte edip enerji verebilir. Bir burnun, bir ağzın şekli, bir dişin bir gözün rengi, bir saçın şekli kişiyi büyüleyebilir. Rutin gelen insani ihtiyaçlarını da inanılmaz bir zevkle karşılayabilirsin; mesela ekmek arası krem peynir senin için karın doyurmaktan ibarettir ancak pahalı bir yemek zevktir, şiir gibi yenilir o yemek, aynı şekilde pahalı bir içki, pahalı bir tatlı, bir jakuzide banyo, pahalı bir puro-viski eşliğinde edilen bir sohbet vs. Yani saymakla bitmez, peki asıl konu ne? Asıl konu saydığım şeylere mevcut düzende sadece para ile ulaşabiliyor olman. Bırak 4 yılını kezbanların peşinde heba etmeyi, 12 yılını çalan bu eğitim sisteminde daha kaç yıl kaybedeceksin? Bu sisteme bağlı kalan kaç tane başarılı insan gördün? Ortalık üniversite hayatını 2-3 kızı kesmek (bildiğin sadece kesmek; konuşmak, şansını deneyecek özgüven de yok) için cafelerde batak oynayıp sınavlardan önce çalıştığı 2-3 geceyi çok ders çalışmak sanıp yolun sonunda işsiz veya asgari ücretle çalışan adamdan geçilmiyor. İzleyici olarak katıldıkları bu dünyayı bir izleyici olarak sürdürüp bir izleyici olarak ölecekler.
Peki başarısız olacak olsan bile sana verilen bu hayatın sonuna geldiğinde içinin rahat olmasını istiyorsan, “ulan ben harbiden farklı yaşadım, ben averaj olmadım, sisteme boyun eğen modern köle zihniyetim yoktu, gerçekten bu hayatta somut bir çaba harcadım” demek istiyorsan:
1-) En önemlisi şu, ilk önce yeni bir bakış açısı edineceksin, bu da şu oluyor: Zaman kavramı artık senin için gün,ay,yıl değil “SAAT” olacak. 6 aydır xx’le uğraşıyorum demeyeceksin, “xx saattir uğraşıyorum” diyeceksin. Her geçen gün ömründen 1 gün değil 24 saat gidecek, bugün xx’e çalıştım değil y saat xx’e çalıştım diyeceksin. Emin ol bu bakış açısı saatlerini daha verimli harcamana yarayacak, unutma ki öğrenme işi aktif olarak beynin çalıştığı anlarda gerçekleşir, 1 günün geçip geçmemesiyle değil. Bu anlar da harcanılan saatlerdir. Sen aktif olarak beynini çalıştırdığın saatlere odaklanacaksın artık.
2-) Yabancı dil bilmiyorsan hazırlık senende veya hazırlık yoksa bile 1 dönem içerisinde olabildiğince kısa sürede hallet, ona göre saatlerini harca, halletmekten kastım şu: bir videoyu en azından ingilizce altyazılı dinleyebilecek, bir ingilizce kitabı ara ara çeviri yapacak olsan bile okuyabilecek hale gelebilecek şekilde öğren. “1 dönem içerisinde yeni çevrene alışma, kafanı toplama, disiplini tekrar sağlama gibi şeylerle uğraşacağın için vakitlerini verimli harcayamayacak olabilirsin bu sebeple 1 dönem gibi bir aralık belirttim, bu aralık içerisinde kesinlikle hallet bu işi. Kusursuz olmasına gerek yok, yukarıda yazdığım şeyler öğrenmek için yeterli.
3-) Üniversite müfredatını bir incele, sana öğretecekleri(!) derslerin %99’u artık kolayca internetten öğreniliyor. Öğrenmek için üniversite hocanın s.kinin keyfini beklemen yersiz, veya öğreneceklerini test etmen için 20 yıllık sınavlarına girmene, hele hele 2 saatte halledilecek ancak averaj öğrencilerin averajlıkları baz alındığı için 3 hafta gibi komik sürelerin verildiği proje ödevlerini beklemene hiç gerek yok. Bırak averaj öğrenciler 2.5 hafta avel avel gezsin tozsun, 3-4 güne de artık paşalarımızın keyfi yerindeyse oradan buradan baka baka halletsin o projeleri, bırak onlar son 5 yılın çıkmış sorularına bakarak soru ezberlesin.
4-) İş görüşmelerinde artık üniversite diploman sadece “MÜLAKATLARA” girmeni kolaylaştırır, bak dikkat et mülakat diyorum; hani dersleri geçip diplomasını almış öğrencileri “acaba geçtiği derslerin sorularını çözebilecek mi” diye soruların sorulduğu mülakatlar var ya hah işte o. Madem çok güzel bir eğitim sistemimiz var, niye var bu soru mülakatları hiç düşündünüz mü? Adam diplomasını almış, tüm derslerini vermiş işte, güya bildiğini kanıtlamış daha ne soruyorsun değil mi? İşte bu iş verenlerin “eğitim sistemine” güvenmediğinin en büyük göstergesi. Bir insana tam 4 yıl eğitim verip üstüne “bu çocuk verdiğimiz dersleri öğrendi” belgesi olan diplomasını almasına rağmen hala verdiği derslerin sorularıyla yüzleşiyorsa demek ki burada bir sorun vardır. Peki bu mülakatlarda aslında kimler avantajlı konumda?
Özellikle yazılım alanında konuşacak olursam: En EN EN EN ÖNEMLİLERİ kesinlikle açık kaynaklı projelere dahil olmak ve “staj” yapmak. Buralarda işler yapmak çok çok çok önemli. Öte yandan internet üzerinde çok sağlam sertifika programları var (IBM,Google,Microsoft). Sertifika yoluyla da olsa CV’nde yazılacak bir “Google” yazısı bile emin ol çok değerli. Ayrıca bu sertifika programları çok sağlam kişiler tarafından veriliyor, (az biraz para topla biraz tuzlu olabiliyor.)
Github profilin de önemli, bir kere bu profil senin öğrenmede ne kadar aktif olduğunun göstergelerinden biri. Projelerini küçük-büyük demeden yükle, bu gerçekten çok faydalı, nasıl geliştiğini çok net şekilde görüyor ve motivasyonunu yüksek tutuyorsun. Bunlar bir iş görüşmesinde sunacağın çok değerli şeyler, bunları da ancak kendini geliştiren kişiler yapabilir.
5-) Üniversitelerde kendin gibi çalışkan insanlar bul, proje yarışmalarına katıl, bu yarışmalarda çok iyi çevreler edinebilirsin, bu yarışmalarda edineceğin başarılarla yurt dışında bir çevre bile oluşturabilirsin, hatta staj vs. bile ayarlayabilirsin kendine. Yeter ki istekli ol, dilenci olacaksan burada dilenci ol. Yapış insanlara, isteğini motivasyonunu göster, gerekirse şirketlere mail at, hatta yakınındaysa git staj kovala.
Bırak gururu falan, 2-3 kezbanın g.tünde dolanırken gurur yapmıyorsun ama yardımlarıyla sana iyi bir kariyer yolunda basamak atlatacak bu insanlara 2 mail atarken gurur mu yapacaksın? Yüksek lisansını yaparken Erasmusla gittiği üniversiteden bağımsız olarak gittiği ülkedeki en prestijli üniversitelerden birinde sağlam akademisyenlerle gönüllü olarak çalışma yapmış birini tanıyorum. İnanmazsın belki ama bunu 1 maille yaptı sadece. Bu üniversiteye attığı bir maille bu araştırmaya kıyısından köşesinden de olsa dahil oldu bu adam. Yani demem o ki isteğinizi, arzunuzu göstermekten utanmayın, emin olun kapalı olduğunu sandığınız çok fazla açık kapı var.
6-) SABIRLI OLUN. Kendini geliştirmek kolay olsaydı burada millet udemy goygoyu yapmazdı. Eğer faydalı, getirisi olan bir durum bir goygoy konusu olmuşsa bil ki bu zor olduğu içindir. İnsan yapabileceği ama yapmadığı durumlarda da stres yaşar, bunu savuşturmak için çok az bir kısım elinin taşın altına koyarken çoğunluk bunu önemsizleştirmeye çalışarak bu stresten kurtulmaya çalışır. Tıpkı iyi bir vücudu olan kişilere imrenerek bakıp imrendiği vücuda sahip olmak için yıllarını vermesi gerektiğini bildiği için “bodycilerin çoğu gerizekalı ya” teziyle mevzudan bağımsız bir tezle önemsizleştirmeye çalışan insanlar gibi. Bu tip kişiler spora yeni başlayan arkadaşlarıyla da dalga geçer, birkaç yıl sonra bu arkadaşlık kıskançlığa dönüşür hatta “nasıl yaptın, nasıl beslendin” gibi sorular sormaya başlarlar. (Tecrübeyle sabit)
O yüzden faydası ve getirisi olacağını bildiğiniz bir işi yaparken olumsuz yorumlar duyuyorsanız bilin ki doğru yoldasınızdır. “Ben yapamıyorum, ben yapamadım o zaman kimse yapamasın” mantalitesiyle ezik bir yaşam süren kişileri takmayın. Bırakın o insanlar averaj olarak hayatlarını sürdürmeye devam etsin.
7-) Spora başlayın, özellike vücut geliştirme inanılmaz bir dopamin-serotonin kaynağı. Hele bir de vücudunuzdaki somut değişimler inanılmaz bir öz güven sağlıyor + vücut geliştirme sporu kişiye gerçekten bir disiplin de sağlıyor. Bu gerçekten mental olarak sağlıklı hissetmeniz için çok gerekli, sürdürülebilir bir gelişim için mental olarak sağlıklı olmanız şart. Aksi halde kendini geliştirmenin verdiği stresi kaldıramayıp disiplinden kopup averaj bir insan olmanız çok olası.
Peki bunları neden yapacaksın?:
1-) Canının istediği her şeye maddi kaygılar olmadan ulaşabilmek için
2-) Cinsel ihtiyaçlarını düşününce bile erekte edebilen kişilerle karşılamak ”
3-) İt kopuğun minimum düzeyde olduğu güvenli bir mahallede daha sağlıklı bir çevreye sahip olabilmek ”
4-) Üstün teknolojik aletlerden maximum düzeyde faydalanabilmek (8D olur, VR olur, Simülasyon vs. ne varsa) ”
5-) Dünyayı mı gezmek istiyorsun, daha çok kültür daha çok yer mi tanımak istiyorsun hiçbir kaygın olmadan gidebilmek ”
6-) Başarıya sahip olmuş her birey gibi çoğunluk tarafından onaylanmanın verdiği hazzı yaşayabilmek için
… Bu liste kişiye göre uzar gider, siz artık kendinize göre bir kılıf uydurun. Emin olduğum tek şey o kılıfa sadece “para” ile sahip olunabiliyor olması.
Asıl dertlerinin parasızlık olduğunu bilmeyen güya nihilist(!) olmuş kişiler siz uzayın abisi, hayat çok anlamsız bunlar için neden efor sarf edeyim diyorsan okulu falan da bırak o zaman. Git sanayi köşelerinde yağın içinde küfür-dayak yiye yiye çalış görürüm ben senin nihilistliğini, mevcut sistemde nihilist bile olamıyorsun, Nihilistlik bile parayla artık…