Evet beyler tanrı ile görüştüm.
Olay şöyle başladı, ben 27 yaşında bir öğretmenim, bir anadolu lisesinde tarih öğretmenliği yapıyorum. Bir cuma günü yine okula gidiyordum. Saati 7.22 ye kurdum kalktım hazırlandım ve 8.26 da okuldaydım. Dersler 8.45 te başlıyordu.
Öğretmenler odasına geldim. Ve okuldaki tek sevdiğim kişi olan murat abinin (kendisi müdür yardımcısı) yanına gittim. Çay içiyordu, ‘Oooo, naber serhat nasıl gidiyor’ dedi.’ İyi abi nolsun dedim-. Bende bir çay alıp oturdum. Bugün 5 dersim vardı. Tam ilk dersimin olduğu sınıf olan 10-B ‘ye gidiyordum ki, bir tuvalete gireyim dedim. Bir anda çok tuvaletim gelmişti. Ne olduğunu anlamadan öğretmenler tuvaletine gittim.
Ve boş bir klozete oturup işemeye başladım. Işimi bitirdikten sonra saate baktım, 2 dakika geç kalmıştım. Hemen elimi yıkayıp çıkmak için acele ediyordum. Elimi yıkamak için suyu açtığım sırada içeri daha önce hiç görmediğim fötr şapkalı yüzü gözükmeyen zayıf bir adam girdi. Adam yanındaki lavaboya gelip elini yıkamaya başladı. Ben ‘bu kim şimdi amk’ diyip hemen çıkmak için aceleyle yandan kıvrıliyim derken adam insanî olmayan bir ses ile “Nereye?” Dedi.
Ben ödüm bokuma karışarak bir tık da tetiklenerek “Öğretmenim ben. Sınıfa gidiyorum. Dersim başladı. İyi günler” dedim. “Ama benim ile gelmen lazım.” Dedi. Ben bune amk hırsız mı diye düşünüyorum. 10 saniye falan kimse konuşmadı. Adam yakın olan lavaboya girmiş ve daha gitmeme izin vermediği için çıkışa daha yakındı. İçimden bir vursam allahına kavuşur ben de belki kaçarım diye düşündüm. Adam tekrarladı. Ben korkuyordum. Adam en sonunda bir daha tekrarladı.” Nereye ?” Sözcüğü çıktı ağzımdan.”O’nun yanına” dedi vurgulayarak.
” ‘O’ Kim?” Dedim. Adam yine benimle gelmelisin dedi. Ben de neden dedim.
Adam: sana ihtiyacımız var. Dedi. Ben içimden adamın bir ajan falan olduğunu düşünmeye başladım. En sonunda tamam dedim korkarak. Bir ışık çıktı. Ve sanırım uykuya daldım. Uyandığımda oldukça fazla ışığın olduğu bir yerdeydim. O an kafama bir şeyler dank etmeye başladı. Gözümdeki kamaşma bittiğinde onu gördüm.
Tanrıyı. Erkek yada dişi değildi. İlk bakışta ne olduğunu anlamak zordu. İnsanımsı bir vücudu vardı. Bana o sensin dedi. Nasıl dedim. Sesi bir yağmur veya fırtına gibiydi. Sen Allah mısın dedim korkarak. Hayır dedi. Sen kimsin o zaman dedim. ‘Tanrın’ Dedi. Bana itaat et dedi. Diz çöktüm.
Bir görevin var dedi. Nedir efendim dedim. O da dedi ki
“Şeriatçıların Annelerini bana getir evlat”