Tam tamına 3 senedir kızın peşindeydim giydiği donu üreten fabrikanın sahibinin dünya görüşüne kadar her ayrıntı bilgim dahilindeydi. Bensiz aldığı her nefese lanet ediyordum. Durum epey vahimdi. Bir gün arkadaşlarla kantinde çay içerken kendi arkadaş grubuyla yanımızdan geçti. Kulaklarım yeni kanal arayan uydu anten gibi dikkat kesildi konuşmalara tabii. Bir filmden bahsediyordu. Vizyona yeni girmiş, kesinlikle izlemem lazım diyordu.
Gidip yönetmenin anasını sikip filmin bütün kayıtlarını toplama planı yaptım saniyeler içinde. Yalanım varsa çüküm düşsün.
Gerçekliğe dönünce, kızın yakın arkadaşlarından yakınlaştığım kıvırcık saçlı, kırmızı gözlüklü yaratığa mesaj attım. Ne yap ne et filme benim de gelmemi sağla diye yalvardım. Cehennemde rabb’ine yalvaran günahkâr gibi saatlerce dil döktüm. Sonunda tamam ayarlarım dedi.
Üçümüz gitmek için plan yapacaktık. Son anda yaratığın işi çıkacaktı, biz baş başa gidecektik. Klasik ama etkili. İşe de yaradı. Otobüsün orta kısmında ben ve kara sevdam yan yana dikiliyorduk. Heyecandan tutma kolunu öyle bir sıkmıştım ki, günlerce parmaklarım ağrımıştı.
Neyse biz enerji dolu otobüs şoförünün çılgın sürüşüyle savrula savrula yolculuğumuzu gerçekleştirirken parlak gömlekli, kapkara bıyıkları ağzının tamamını kapatan 40 yaşlarında bir adam kara sevdemın arkasına geçip sabitlendi. Yüzündeki önemli bir iş yapıyor ifadesi beni korkutmaya yetmişti.
Sallanmalardan yararlanarak o kokuşmuş alt kısmını kara sevdamın dünya harikası kalçasına dokundurup çekiyordu, dokundurup çekiyordu. Vücut ısım artmaya, şakaklarımdan terler boşanmaya başladı. Tutma kolunu daha da fazla sıkıyordum.
Sakinleşip düşünmeye başladım. Olay çıkartmadan çözmeliydim işi. Sinemaya gitme şansımı riske atamazdım. Sonra müthiş bir plan geldi aklıma.
Kara sevdama parmağımla uzaklardaki bir gökdeleni gösterdim. Büyük dedem şu binanın inşaatında çalışırken ölmüş diye yalandan bir anı uydurdum. O gözlerini kısıp, cama doğru yaklaştığında seri bir hareketle onun yerine geçtim ve kıçımı pala remzi Abi’ye dayadım. 35 dakika boyunca nasıl o sertlikte tutabildi aletini hala şaşırıyorum.