Günlük hayatta nefret ettiğiniz şeyleri düşünün. Onlardan nefret edersiniz, oldukları konumu, ilgiyi, parayı veya var olmayı bile hak etmediklerini düşünürsünüz. Ve ironik bir şekilde bu nefretiniz ona olan ilgiyi arttırır ve olduğundan daha büyük bir sorun haline getirir. Bu durumda yanan sadece siz olursunuz, içinizdeki öfke, stres vb duygular sadece size zarar vermeye başlar. Ve bu da karşı tarafın istediğiniz zaten. Siz de bunu bildiğiniz için daha da öfkelenirsiniz ve bu durum böyle sürüp giden bir paradoksa dönüşür. Sonuç olarak kötüler her zaman kazanır, iyiler her zaman kaybeder.
Peki bu konunun Taha Duymaz ile ne alakası var? Aslında sadece Taha Duymaz ile değil, birçok şey ile alakası var ancak Taha Duymaz iyi bir örnek olduğu için onu kullanmak istedim. Önemli olan Taha Duymaz değil, önemli olan onun bize isteyerek ya da istemeden gösterdiği fikir, yol ve farkındalık.
Taha Duymaz’ın yaptığı şey takdiri hak etmektedir. Belki hepiniz onu sosyal medyada dilenip sonra insanların acısını kullanıp fenomen ve zengin ve femboy olmasından tanıyorsunuzdur. Ben de oradan tanıyorum. Ama asıl olay da bu işte. Taha Duymaz insanların duygularını, onların vicdanını kullandı öncelikle. İnsanlar ona acıdı, onda kendilerini gördüler belki de, kendilerinden birinin yardıma muhtaç olması onları üzdü, Taha o haldeyken nasıl olurdu da onlar evlerinde sıcak yataklarında lüks içinde yaşarlardı?
Burada Taha Duymaz’dan öğreneceğimiz ilk öğretiyi görmüş oluyoruz: insanlık duygusu, empati, acıma duygusu gibi şeylerin insanlara verdiği motivasyon. İnsanlar Taha’ya yardım etmek zorunda hissediyor, etmediklerinde üzülüyor. Belki de bunun sebebi insanların kendini Taha’dan daha üstün görmesidir. Kendilerini Taha’dan daha üstün gördükleri için ona yardım edebileceklerine inanmaya cüret ediyorlar. Yani bir çeşit ego tatmini görüyoruz. Belki de her şey egoya bağlıdır. Daha sonra buraya tekrar döneceğiz zaten, şimdilik Taha’nın insanları nasıl yardıma motive ettiğini öğrendik. Devam edelim.
Bundan sonra işler değişiyor. İnsanlar uyanıp, Taha Duymaz’ın aslında kendilerini kandırdığını düşünmeye başlıyor. Resmen alay edildiklerini hissediyorlar. Tatmin olan egoları, tatmin olmaya alışık olmadığı için bu işte bir iş arıyor, yavaş yavaş her şeyin yalan olduğunu anlıyor, ya da belki de uyduruyor. Ancak sonuç olarak Taha Duymaz’ın dolandırıcı olduğuna inanıyor. Bu yüzden bir öfke duyuyor. Evet, öfke duyuyor. Bu olayları yaşamanın utancından kendine de kızıyor belki de. Bu yüzden kendini tüketmek uğruna da olsa Taha Duymaz’ı yok etmek istiyor. Ve bunu tek bir kişi yapmıyor, herkes yapıyor.
Burada Taha Duymaz’dan öğreneceğimiz ikinci öğretiyi görüyoruz: Nefret. Nefret ve nefretin getirdiği motivasyon. Nefretin insanları birleştirmesi. Kaostan beslenen toplum. Çünkü her şey yolunda gittiğinde buna alışık olmadıkları için bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorlar. İnsanlar farklı şeylerden nefret ettiklerinde herkes birbirine giriyor ve bu kaos kimsenin(teoride) istemediği bir hal almaya başlıyor. Ancak insanlar aynı şeyden nefret ettiklerinde (örn: Taha Duymaz) bu onları birleştiriyor ve ironik bir şekilde toplumun huzurunu ve kaosunu dengeliyor. Biri olmadan diğeri olamaz.
Bundan sonra insanların ne yaptığını inceleyelim. Bu olay sosyal medya üzerinden döndüğü için örnekler de genelde sosyal medya üzerinden verilecektir.
Taha Duymaz’dan nefret eden insanlar artık onu yok etmeye çalışacak. Bunun için ona hakaretler edecekler, aşağılayacaklar, insanlıktan çıkıp hayvanlaşacaklar belki de. Çünkü toplumun çoğu kötü bir şeyi onayladığında, bir şeyden nefret ettiğinde, kötü şeyler yapmanın bir zararı yoktur. En azından kimse vicdan azabı çekmez. Burada da topluma ayak uydurarak kendini tatmin etmeye çalışan egoyu görüyoruz. İşte bu yüzden kesin ahlak kuralları yoktur. Çünkü herkes, isteyerek ya da istemeyerek, sadece işine gelen şeyleri iyi diye adlandırır ve ona göre vicdan azabı duyar. İnsanlar Taha’yı kötülemekle kalmayacak, birbirlerine bunu göstermek isteyecek. Çünkü içlerinde onaylanmaya ihtiyaç duyan bir his var. Çünkü onaylanmazlarsa bir anlamı olmayacağını biliyorlar. Bu yüzden Taha Duymaz’ın hatalarını, saçma görsellerini, videolarını vb birbirleriyle paylaşıyorlar. Karşı taraf da buna gülüp alaya katılıyor. Oysa gülmesinin içindeki tek sebep yine toplumun bir parçası olmayı isteyip, ayak uydurmaya çalışmasıdır. Ve işte bu durum çok gülünçtür. İkisinden biri çıkıp bunun saçmalık olduğunu söylese her şey açığa kavuşacaktır. Kral çıplak olayı gibi. Ancak ikisi de bunu söylemez. Ve bu sadece Taha’nın daha da popüler olup tüm topluma yayılmasını sağlayacaktır. Nefret her zaman katlanarak artacaktır.
Burada Taha Duymaz’ın üçüncü öğretisini görüyoruz: Bireyin topluma dönüşmesi. Her bir birey fark etmeden toplum canavarını yaratır. Her bir birey sadece vücuttaki bir hücre. Ölürse yerine yenisi gelir, fikirleri bölünerek çoğalır. Kanser gibi durmadan çoğalır. Bir amacı vardır ama o amaca ulaşmamak için yolunu uzatır, çünkü o amaca ulaşırsa başka bir amacının kalmayacağını bilir. Huzurun yanındaki kaos ortamı bu yüzden lazımdır işte. Nefreti yüzünden savaşlar çıkartır, sonda bundan kurtulmaya çalışır. Kurtulunca amaçsız kalır ve yeni savaşlar çıkarır. Sürekli işleyen bir mekanizmaya döner. Yolda verilen kayıpların önemi yoktur, yerleri doldurulur. Hiçkimse önemli değildir, herkes toplumun kuklasıdır. Özgür iradeleri yoktur, olamaz da.
Daha yazacak çok şey var… ancak sadede gelelim.
Tamam, iyi güzel, bu öğretileri anladık da bize ne yararı olacak? Ne alaka?
Taha Duymaz bir fikirdir! Bir idealdir, bir liderdir. Bu yazdıklarımın içindeki “Taha Duymaz” kısmını istediğiniz herhangi bir şey ile değiştirin, anlam bozulmayacak! İsterseniz “Taha Duymaz” yerine kendinizi koyun. İsterseniz “Taha Duymaz” yerine “Devlet” koyun. İsterseniz “Taha Duymaz” yerine “Devrim” koyun. Şimdi anlıyor musunuz?? Şimdi görebiliyor musunuz gerçeği?? İnsanların bu öğretilerle yapabileceği devrimi görüyor musunuz?? İnsanların bu öğretilerle çıkarabileceği savaşları görüyor musunuz?? İnsanların bu öğretilerle kendini öğrenebileceğini görüyor musunuz?? Bu türden bir motivasyonla her şeyin yapılabileceğini görüyor musunuz? Dünyanın anahtarının bu öğretiler olduğunu göremiyor musunuz??
Taha Duymaz bir fikirdir ve fikirlere kurşun işlemez.