Güncel Floodlar En sonuncu Floodlar

Kurucu Yönetici
  • 0
Fil Necati

Soruyorum size, bu hayatın anlamı nedir?

  • 0

Ben 28 yaşında, işini seven ve aynı zamanda okulunu severek okumuş mimar bir kardeşinizim. Tahmin edersiniz ki halim vaktim yerinde, hayattan keyif almayı ve bu hayatı yaşamayı bilen bir kardeşinizim. Bundan yıllar öncesi, yani hatırlamakta bile güçlük çektiğim zamanlar ailem yaşadıkları ilçede son derece varlıklı ve nüfuzlu bir aileydi. Kardeşim o zamanları ‘Yediğin önünde, yemediğin arkanda.. Krallar gibiydik be!’ diye yad eder zaten. Şöyle söyleyim, o zamanlar sahip oldukları araziyi satıp parasıyla bir ev alımışlar, o evin arazisi bile tek başına milyon liralar (günümüzün parasıyla) ediyor bugün. Daha diğer evleri, bağları, bahçeleri hesaba katmadım bile. Neyse, gel zaman git zaman bizimkler bir şekilde bu zenginliklerini yitirmişler, tüm akrabalar birbirinden kopmuş. Mal da, mülk de, tanıdık da kalmayınca bizimkilere de yol gözükmüş, atmışız kendimizi en yakın bulduğumuz büyükşehire. Demiştim ya para suyunu çekmişti, biz de bildiğiniz kurumuştuk parasızlıktan neredeyse. Ama yine orta halli denebilecek bir aileydik, baba da manav olunca evde yine en iyisinden yiyeceğimiz içeceğimiz eksik olmazdı. Ama hayat yemeden içmeden ibaret değildir bilirsiniz, iyi ve dayalı-döşeli evde yaşam kalitesini arttıran şeylerdir. Mesela ben örümceklerden korkan bir insan olarak tuvalette örümcek görmüşsem evde, kardeşim onu bulup ordan uzaklaştırana kadar tuvalete bile giremezdim. Bazen yeri geldimi günlerce cami ve belediyenin tuvaletlerinden istifade etmek üzere merkeze gider gelirdim. Günde 40 dakika dolmuşla otobüsle çakıl taşlı yollarda sarsıla sarsıla gelmek, zaten zorladığım limitleri daha da zorlardı. Bazen sırf bu iş için babamın işe gitmesini bekler, beni yolda tuvalete atması için ona yolculuğu esnasında eşlik ederdim. Ayrıca arabasının manavlık için son derce uygun olan ford transit olmasından dolayı yolculuğumu arabanın arka kasasında yapar, aracın olası reaksiyonlarında ‘yellenmek’ olarak tabir ettiğimiz boşaltım olayının çevreye en az miktarda rahatsızlık vererek gerçekleştirmeme olanak sağlardı (sonraki zamanlarda babam kokusunu aldığını ama bozuntuya vermediğini itiraf etmişti 🙂 ) Tabi bu sadece belli dönemlerde, özellikle yaz ortalarında, böceklerin serin ortam arayışında olduğu dönemler de yaşanırdı. Diğer zamanlar gider, rahatça kullanırdım. Hatta beyj renkli son derece modern dokunuşlar taşıyan maşrafasına olan hayranlığımı da ifade etmek isterim. Banyoda ise maalesef yılın sadece belli dönemleriyle sınırlı kalmayan bir rahatasızlık mevcuttu. Mavi-beyaz sert plastikten imal edilme taburem… Üstünüze afiyet hafif kıllı bir insan olmamdan ötürü, iç içe geçmiş plastik yapılı taburem benden kendisini her kullanmamda adeta komisiyonunu kesiyordu. Oturmak ve kalmak eyleminin bu kadar acı verici bir ızdıraba dönüşebileceğini bana gösterdiği için o tabureye saygı duymaktan kendimi geri koymazdım. Mesleğimi elime aldıktan sonra yerleştiğim evime tabureyi ve maşrafayı getirmem bunun en büyük kanıtıydı şüphesiz. Zaman zaman plastiğinin çekip benden aldığı kıllara ne zaman baksam geçiridiğim bu zor dönemleri hatırlamam konusunda adeta bana flashback yaştıyor. Nerden geldiğimi unutmuyor, elimdekilerin kıymetini biliyorum. Bu yüzdendir ki, bana göre hayatın anlamı bu yüzden bir banyo taburesi ve bir tuvalet maşrafasıdır.

Cevap eklemek için giriş yapmalısınız.