Güncel Floodlar En sonuncu Floodlar

-imamkizi
  • 1
Amk n*wi

Sinem aşık olduğu seksenlere gidiyor

  • 1

Akşam içtiği bir bira bir kadeh de şaraptan sonra; 9 gündür yıkanmayan bedeniyle beraber yağlandığı için ağırlaşmış saçlarıyla İKEA’dan aldığı sentetik pamuklu yumuşak yatağında horlayarak uyumuştu. Ağır uykusundan ayağına konan sineği def etmeyi başaramadığından uyanan Sinem, sarhoşluktan üzerinde unuttuğu katlı uzun eteğini ve uyurken akmış salyasının lekesi tam ortada bulunan kolsuz pembe atletini çıkardı. Sendeleyerek, duvarlardan tutunarak ara sokaktaki aydınlanmayan beyaz duvarlı evinin nispeten uzun koridorunda tuvalete doğru yürüdü. Kapısı açık tuvalete bir hışımla girdi. Akşam içtiklerini işedi, vegan beslendiği için yeşil sıçtı ve taharet yapmadan sadece peçeteyle işini hallettikten sonra; oynar başlıklı diş fırçasıyla dişini fırçaladı. Yüzüne yalandan bir su vurdu. Çamaşırları ne zamandan beri yıkamadığından yüzünü silecek havlusu yoktu. Tuvaletten çıkıp çamaşır makinesinin önüne, dağ olmuş kirlilerin üzerine attığı eteğine suratını sildi. Odasındaki yine İKEA’dan aldığı tahta renk kaplama dolabından kolunun yarısına kadar uzanan, memesinin üç santim yukarsında lastikleriyle tutunan, omuzları açık, 18. yüzyıl gösterişçi aristokrat elbiselerine benzeyen beyaz göbeği açık elbisesini giydi. Altına yine, katlı eteğinin siyah rengini giymişti. Bohem tarzı kolye ve bilekliklerini taktı. Halhalını asla çıkarmıyordu zaten. Üzeri ufak taşlı tabanı sıkıştırılmış kauçuk, ipli sandaletini giydi. Zara’dan 80 Liraya aldığı parfümünü amı dahil her yerine boca etti. Kapıyı açtı, asansörden indi ve dış kapıdan oflayark çıktı. Ara sokaktan caddeye yürürken her şeyin ters olduğunu fark etti. Yanından geçen her insan kendisi gibi yarrak giyinimliydi. Arabalar eskiydi. Geçenlerde meditasyon yaparken 80’lere gitmek istediğini; 349 Liraya sözde butik takıcıdan aldığı, tabanında “Made in China” yazan Budha heykelinin önünde dile getirmişti. Gerçekten olmuştu. 19 Yaşından beri kurduğu hayali ordaydı. Sıcak mahalle ortamı…Yardımsever insanlar. Herkes humanist. Mutluluğu üzerindeyken kendisinin fark etmediği, onu üzün süredir izleyen, doğudan inşaatlarda çalışmak için yeni göçen bir grup insan ona yaklaşıyordu. Turist olduğunu sandıkları Sinem’e bir şeyler demeye çalışıyorlardı. Sinem, iyi insanlar olduğunu düşündüğü bu insanlara daha da yaklaştı. Ne de olsa sıcak 80ler’in sıcak insanlarıydı bu kişiler. Sinem yaklaştıkça sıktığı parfüm hepsini etkilemeye başlamıştı. Daha önce duymadıkları bu koku hepsinin zihnindeki en derin arzuyu gıdıklıyordu. Siklerinin kalktığı belli oluyordu. Ve hepsi birden sinemi çıktığı apartmana sokup sikti. Dolandırmadan. Direkt. Sinem ne kadar bağırsa da herkes “heralde asker bir komünist orospusunu tutkladı, o yüzden bağırıyor, yardım edin diye bağırıyor başımı belaya sokmayayım” diye düşündü. İşte bu kadar. Sinem’in 80ler macerası

Cevap eklemek için giriş yapmalısınız.