Yavuz Sultan Selim Han, İran hükümdarı Şah İsmail’e barış şartlarını konuşmak için bir elçi gönderir. Aradan aylar geçer ama elçi geri dönmemiştir. Sultan Selim, herhalde yolda eşkiyalar öldürdü deyip ikinci elçiyi gönderir. Aradan aylar geçer ama ikinci elçi de geri dönmez. Bu işe sinirlenen Sultan Selim bir elçi daha gönderir ama bu sefer yanında 20 yeniçeriyi koruma amaçlı peşinden yollar. Aradan 3 hafta geçer ve sarayına bir İran elçisi gelir. Elinde kocaman bir sandık vardır. Şah İsmail Yavuz Selim’e hediye göndermiştir. askerlerine sandığı açmasını söyler.
Ortaya çıkan manzara karşısında herkes şaşırıp kalmıştır. Sandığın içinde 23 adet yarrak ve bir not çıkar. Notta ”barış marış yok, savaşı da ben kazanıyom zaten neden bitireyim amk :dd bu arada senin askerlerin büllüklerini kesip yolladım afiyetle yersin artık” yazıyordur. Bu işe çok sinirlenen Sultan Selim elçiye beklemesini söyler ve sandıkla birlikte sarayın içine girer. meraklı bekleyişlerin ardından Sultan Selim birkaç dakika sonra elinde sandıkla birlikte saraydan çıkar ve sandığı elçiye teslim eder.
Elçi Şah İsmail’in sarayına ulaşır. Onun için hazırlanan küçük bir karşılama töreninin ardından Şah İsmail’in huzuruna çıkartılır. Şah İsmail elçiye ne olduğunu sorar. Elçi der ki: ”Sandıktakileri görünce mosmor oldu hünkarım, beti benzi attı resmen. ha bu arada size bu sandığı teslim etmemi söyledi.” diye cümlesini bitirir. Şah İsmail askerlerine kutuyu açtırtır ve içinden leş gibi bir koku etrafa yayılır. Şah İsmail ”Bu ne rezillik!! ne kokuyor böyle!” diye bağırır. sandığı açan asker, içerisinden insan dışkısı ve bir not çıktığını söyler ve bağırarak notu okumaya başlar:
”Herkes götünden çıkanı ikram edermiş.”