Okan Bayülgen: Hanımlar beyler, stand-up’ına gülünmeyen adam, Özcan Özçeliiiiieeeaaağğk!!
Konuklar: Aaaa!
Orkestra: Çıkıtıkı Tıss Cıbuvvvv… Drilinnn, Drilinnn, Drilinnn… Çıkıtıks… dubu dubu dubu Drilinnn dıyüüvv
Okan Bayülgen: Selamlar, hoş geldiniz abi
Özcan Özçelik: Hoşbulduk
Okan Bayülgen: Ne var, ne yok?
Özcan Özçelik: İyiyim abi-
Okan Bayülgen: Kaşınızı mı boyadınız?
Özcan Özçelik: Olması gereken bir şeydi, yaptık. Bir şey söyleyebilir miyim?
Okan Bayülgen: Buyrun, estağfurullah.
Özcan Özçelik: Biraz önce, bölmek istemedim de, çok tatlı konuşuyordunuz; hani o insanların gülmediğiyle ilgili bir problem vardı ya? Asıl problem neydi biliyor musun? Bazısının **kileaağğ-** kredi kartı borcu vardı, kiminin… Kirası geliyordu-
Okan Bayülgen: Güzel…
Özcan Özçelik: ….ötekisinin, sevgilisi boynuzlamıştı-
Okan Bayülgen: Güzel…
Özcan Özçelik: …yani yapacak bir şey yoktu, ben nasıl güldüreyim ki yani, benim elimden gelen bir şey yok, bunla ilgili bir kurs da almadım. Acayip bir heyecan var, çok özür dilerim-
Konuk 1: Burada herkes zengin abiciğim bur-
Okan Bayülgen: Burada herkes iyi, burada herkes iyi…
Konuklar ve Özcan Özçelik: Ah, hahahahahahah!
Konuk 2: -unintelligible-
Okan Bayülgen: Aile arasındayız!
Orkestra: Drılırüünnn…
Konuk 3: Ah, hahahahahah! Hıah, hıah!
Okan Bayülgen: Özcan, aile içindeyiz, seyirciye dönersen çok daha mutlu oluruz, ne istiyorsan.
Özcan Özçelik: Hepinizi istiyorum, *inhales* ıehheheheheh!
Okan Bayülgen: Güzel.
Özcan Özçelik: Benim burada olmamın, eee, sebebi, sizleri bir parça güldürüp, yüzünüzde, tebessüm bırakabilmek, ama Okan abi, maşallah bütün konuları açtı benle ilgili yani, anlatacağım konuları. Mesela osuruktan başla- başladı, ne bileyim, dağdayım, bayırda, yatırdı, kaldırdı, kozalak dikti, çam dikti, bir şeyler oldu, onların hepsi beni ilgilendiren şeylerdi, yani söyleyemedim. Osurukla ilgili bir şey anlatayım. Yahu, tek abdestle….
Konuk 1: Ne oluyor yahu?
Özcan Özçelik: …Beş vakit namaz kılmaya çalışan bir arkadaşım vardı, osuruğunu tutarak. Ya, ben bunu anlatamayacağım abi ben senin yüzünden. Ne yaptın, öldürdün beni yani…
Okan Bayülgen: Eztağfurah
Özcan Özçelik: …bütün tepsiye koydun malzememi,
Okan Bayülgen: Ehıhehı heeiih heeiih heeiiii…
Özcan Özçelik: ben şimdi oradan alıp, nasıl sunayım bu insanları? Mahvettin beni abicim… Biz-
Okan Bayülgen: Hakikaten başından geçen bir şey anlatsana baba.
Özcan Özçelik: Abi o kadar çok şey geçti ki-
Okan Bayülgen: Bir tane; mesela bu programda ne oldu gittiğinde Alişan’la eııııı, şeye, eıııı…
Seyirci: Canan
Okan Bayülgen: Canan mı? Canan değil yahu o adı.
Konuk 2: Çağla, Çağla ya.
Özcan Özçelik: Çağla Şikel abi yaa…
Okan Bayülgen: Efenim? Vallahi duymuyorum yahu.
Özcan Özçelik: O manken kız var ya abi.
Okan Bayülgen: Alişanla?
Seyirci: Çağla
Okan Bayülgen: Çağla, evet.
Özcan Özçelik: Çağla benim için ağla. O değildi yani
Okan Bayülgen: Bu iyiydi. BU İYİDİİİİEEĞĞ!!!
*Alkış*
Seyirci: Vuuuuuuğğğ
Orkestra: Drı dü dı dıdu düğğğğ
Konuk 2: Bir de susun yapıyor, hahahahahahah
Konuk 3: Hıağ hah hıağ
Okan Bayülgen: Hahahahahah
Konuk 3: Almış alkışı, değil mi?
-unintelligible chaos among guests-
Okan Bayülgen: ÇOK GÜLDÜNÜZ ULAAN, ÇOK GÜLDÜNÜÜÜÜZ!!! SUSUN LAAAN! SUSUN! GÜLMEYİN BANA! KOMİK MİYİM ULAN BEN?
-Konuklar Okan’ın bazı kelimelerini tekrar ederek kendilerince komiklik yapıyorlar-
Konuk 2: Hadi oğlum yaur- -unintelligible-
Okan Bayülgen: Buyrun abi.
Konuk 1: Abi çok iyi gidiyorsun
Özcan Özçelik: Abi ben başımdan geçen bir olayı anlatayım
Okan Bayülgen: Lütfen sevgili abicim
Konuk 3: Ben bu oyunu bozarım.
Özcan Özçelik: Lütfen beni dinle-
Konuk ?: Kadir hocam
Özcan Özçelik: Yalvarıyorum
Okan Bayülgen: Aa, “Kenan” demesi normal, bak “Kenan,” espri…
Konuk 2: Tabi tabi, o da farkında değil, yakalayamadı konuyu….
Okan Bayülgen: O da farkında değil olur mu be? Tabi ki farkında.
Özcan Özçelik: Neydi, isim neydi, çok özür dilerim, unuttum ya…
Konuk 2: Genelde Kadir diyorlar hocam
Özcan Özçelik: Kadir, eyvallah.
Konuk 4: Canım annem mi yazıyor orada? Canım annem mi yazıyor?
Okan Bayülgen: OOf, iyiydi buu!
Özcan Özçelik: Canım annemle bitirmedik, bir de babamı var. Canım annem, babam.
Konuk 4: Ya, bu yaa…
Okan Bayülgen: Bu evet, harbiden.
Konuk 4: Bu
Özcan Özçelik: Bazen bencil oluyorlar, annemle bitiriyorlar ama ben babamı da koydum oraya. Hepsini seviyorum. Neyse uzatmayayım, toparlıyorum…
Konuk 3: Abi bir şey söyleyeceğim
Okan Bayülgen: Bak…
Özcan Özçelik: Hep bunu yapıyormuşum
Orkestra: Drılüüğğğnn çıkı tıkı tıss
Özcan Özçelik: Ya, abi, Kadir’e bir şey anlatmak istiyorum, ne olur ya….
Okan Bayülgen: Baba, bir şeyi, bir şeyi hissetmeni istiyorum. Burası, eıı, tamam bir televizyon yayını, ama, eğer bizimle beraber kendini eğer hakikaten dostların varmış gibi hissedersen, her şey kolay, burada hepimiz dostuz, yani-
Konuk 3: Rahat ol
Okan Bayülgen: Hepimiz bu topraklarda-
*mucks*
Konuklar: ooooouuu, hoppaa….
Okan Bayülgen: Hepimiz bu topraklarda doğduk, büyüdük, bu topraklarda öleceğiz. Hiçbir sorun yok. Aynı şeylere gülüp, aynı şeylere ağlayacağız. Buyursunlar.
Konuk 3: Rahat ol yani.
Özcan Özçelik: Kadircim, bir gün Taksimdeyim, demeyeyim, cennetteyim. Sanki Taksimdeyim gibi anlatıyorum değil mi? Cennetin kapısına doğru yavaş yavaş geldim, süzüldüm böyle. İki tane takım elbiseli var, Erkan abi gibi. Kapıda bekliyorlar. “Selamın aleyküm abi, içeri girebilir miyim?” dedim,
Erkan Abi: Giremezsin
Konuklar: Mıuhıhıhaıhaıhahah
Kadir: Abi harikasın sen ya
Özcan Özçelik: Aynen onu söyledi, “giremezsin”
Kadir: Abi harikasın sen, yemin ediyorum…
Özcan Özçelik: “Ne işin var senin burada?” dedi. “Ne işin var senin burada?” dedi. “Abi,” dedim, “Bir arkadaşa bakıp hemen çıkacağım cennetten”
“Hem senin adın ne bakayım?” dedi Erkan abi, bana müdahale etti orada. “Haydar ben” dedim. Listeye baktı. “Baba sen cehennemde gözüküyorsun, ne işin var cennette?” dedi. Baktım. “Abi damsız almadılar beni oraya” dedim. “Git oradan bir huri kap gel, yardımcı oluruz,” dediler. Erkan abi de, üzüldü halime, ben bir tane istedim, o iki tane verdi koluma. Taktım onları-
Erkan Abi: Oğlum orada cennet, cehennem-
Özcan Özçelik: Cehenneme doğru gidiyorum abicim yavaş yavaş.
Erkan Abi: Ben neredeyim peki?
Özcan Özçelik: Geldim, cehennemin kapısında da-
Konuk 4: Cennetin kapısı mı?
Özcan Özçelik: Asuman gibi iki tane abla var.
Asuman: Ceeennemin kapısında mı?
Özcan Özçelik: Aynen
Asuman: Sağ ol, teşekkürler.
Özcan Özçelik: Asuman ablaya geldim
Asuman: “A-Asuman ablaa…”
Kadir: “Abla” dedi…
Asuman: “Abla” ha… Cehennemin kapısındayım ama…
Özcan Özçelik: “Abi,” “Abla” edebiyatıyla gidiyoruz işte idare et ablacım…
Asuman: Okey, okey… devam….
Özcan Özçelik: Benden yaşça küçüksün ama
Asuman: Ben seni bu kaşla var ya sonsuza kadar idare ederim, devam
Özcan Özçelik: Teşekkür ederim, saygılarımı sunuyorum
Asuman: Eyvallah
Özcan Özçelik: Cehennemin kapısına geldim, Asuman abla karşıladı beni: “Röööh! Bekle orada!” dedi.
Okan Bayülgen: Sesi öyle mi Asuman ablanın?
Özcan Özçelik: “Öeeaah!”
Konuklar:
“haaauuğğğ”
“Hööeeeeğğ”
“Haaaağ”
“İbliiis!”
Özcan Özçelik: Onun sesi öyle çıkıyor abi, sürekli bir enerji var ya…
Okan Bayülgen: Evet, güzel.
Özcan Özçelik: Neyse, toparlayayım, müsaade ederseniz tabi.
Asuman: Tamam.
Özcan Özçelik: Asuman abla dedi ki: “Duor! İçeri giremezsin!” dedi. “Ablacım, biraz önce, damsız gelmedik diye almadın, kıllık yaptın. Çağlayan çocuğuyuz biz ya,” dedim. “Şimdi iki tane hatunla geldik, falan filan yapıyorsun. Ayıp olmuyor mu?” dedim-
Asuman: Kelime yapıyor?
Özcan Özçelik: “Sen yokken,” dedi, “Dünyada GBT’ne baktık, tüp bebek gözüküyorsun. İçeri LPG’li araç almıyoruz” dedi. O gün araç olduğumu hissettim kendimin.
Okan Bayülgen: Vaaaaay, güzeeeeel, alkıııış!!!
*Alkış*
Okan Bayülgen: Teşekkür ederiz, fena değildi bence Reyhan. Yani…
Özcan Özçelik: Daha çok vardı bunlardan ama
Okan Bayülgen: Bu çok var ama biz müsaade etmedik anlatmasına
Özcan Özçelik: Ya, ben bir şey söyl-
Okan Bayülgen: Ya, daha çok vardı, biz izin vermedik
Özcan Özçelik: Okancım, çok özür dilerim-
Okan Bayülgen: Sevgili abi, daha iyi geçti.
Konuklar: “Okancım!”
“Okancım?”
Özcan Özçelik: Abi onu, o kadar çok izliyoruz ki, 20 yıldır-
Okan Bayülgen: Seviyoruz birbirimizi
Özcan Özçelik: Yani biz arkadaşımız görüyoruz Okan abiyi…
Okan Bayülgen: Özcan, Özcan… Şimdi tanışıyoruz, fakat o programdan daha iyi geçti. “Stand-up’a gülünmeyen adam,” “Stand-up’ına gülünmeyen adam,” artık “Stand-up’ına gülünecek olan adam”dır, seni tebrik ediyorum, eyvallah.
Alkışlar, aile…