Şimdi bu başlık “başarı hikâyeleri” ile dolmuştur ama gerçekçi olmak lâzım.
dersle ilgili olan başarılı/başarısız her talebe ile ilgilenmeye çalışıyorum ama olmuyor. çoğu öğrencinin matematik zekâsı yok maalesef.
(dersi sabote etmeye çalışan, arkadaşlarının hakkına giren, saygısız, terbiyesiz talebeleri ise hiç umursamıyorum.)
sınıfın yüzde doksanı dersi anlamıyor. koca sınıfta anlattıklarımı doğru düzgün anlayan 3 kişi var sâdece.
“matematiği sevdirmek senin görevin değil mi?” diyeceksiniz.
bir şey değişmiyor ki. beni çok seven bir öğrencim var lâkin matematik zekâsı olmayan bir öğrenci. beni sevdiği için uğraşmaya çalışıyor fakat başaramıyor.
yâni “ilkokuldaki hocam yüzünden matematik dersinden soğudum.” ya da “öğretmenim sâyesinde matematiği çok sevdim, başardım.” gibi cümleler çok yersiz. çünkü bu süreçte hocanın bir dahli, etkisi yok ne yazık ki.
çocuğun kapasitesi varsa, çalışıyorsa olur yoksa bir şey çıkmıyor. hoca ise öğrencilerin başında nöbetçilik yapıyor yalnızca. başarılı öğrenci, kendi zekâsıyla ve çalışma azmi ile başarılı oluyor; başarısız öğrenci ise akademik yetenekleri ve çalışma isteği olmadığından başarısız oluyor.
yâni her şey, öğrencinin kendisinde bitiyor.
“hocam, a kişisine ‘dersi anladın mı?’ diye sordunuz ama bize anlayıp anlamadığımızı sormuyorsunuz. siz ayrımcı bir öğretmensiniz.”
sormuyorum çünkü anlamadığını biliyorum be oğlum. 7. sınıfa, 8. sınıfa gelmiş; çarpım tablosunu bile ezberlememişsin. anlattığım dersi anlaman mümkün değil ki. şimdi söyle: bütün suç bende mi?
neden ona soruyorum da sana sormuyorum diye hiç düşündün mü? çünkü dersi dinlemiyorsun, ben anlatırken camdan dışarı bakıyorsun, arkadaşınla konuşuyorsun, resim çiziyorsun. gene mi ben suçluyum? dersi dinleyen öğrenci niye dinliyor? gerçi ders anlatmak da boş iş ya…
test verecek olsam sadece 3 kişiye vermeliyim çünkü diğerleri kâğıt isrâfı olacak. çoğu uçak yapacak, çözmeye çalışanlar ise 1 soru bile çözemeyecek.
sınıfın geri kalanına göre ders anlatsam sadece çarpım tablosunu sorup iki basamaklı sayıları toplamayı, çarpmayı, bölmeyi öğretmeliyim. bu kez de o 3 çocuğa haksızlık olacak. çünkü lgs’ye hazırlanıyorlar, yeni nesil matematik sorusu çözmeleri gerekiyor.
kendim de öğretmenim, türkiye’deki öğretmenlerden zerre hazzetmem. öğrencilik hayatımda akademik olarak bir halt öğrendiğim hiçbir hocam da olmadı. öğretmeni suçlamak en kolayı elbette.
fakat öğrencinin hiç mi suçu yok?