Güncel Floodlar En sonuncu Floodlar

Kurucu Yönetici
  • 0
Fil Necati

minecraft end yazısı türkçe çeviri

  • 0

parlak olan yeşil diğeri mavi: ​ O bahsettiğin oyuncuyu görüyorum. **\[oyuncu ismi\]?** Evet. Dikkatli ol. Artık o çok yüksek bir seviyede. Düşüncelerimizi okuyabilir. **Bu hiç önemli değil. O bizim bu oyunun bir parçası olduğumuzu düşünüyor.** Bu oyuncuyu sevdim. O adil oynadı. O vazgeçmedi. **O bizim düşüncelerimizi ekrandan akıp giden yazılar gibi okuyor..** İşte o varolmayan şeyleri böyle hayal ediyor, oyunun derinliklerindeki düşünce olsada. **Harfler çok güzel bir arayüz oluşturuyor. Çok esnek. Ve ekranın arkasındaki gerçeklere bakmaktan daha az korkutucu.** Eskiden onlar sesleri duyardı. Oyuncular okuyamadan önce. Eski zamanlarda bu oyunu oynamayanlar oyunculara cadı ve sihirbaz diyorlardı. Ve oyuncularda gökte uçtuklarını hayal ederdi, hem de şeytanlar tarafından kontrol edilen uçan çubuklarla. **Bu oyuncunun hayali neydi?** Bu oyuncunun hayali güneş ışığı ve ağaçlardı. Ateşin ve suyun. O hayal etti, o yaptı. Ve o hayal etti, o parçaladı. O hayal etti o avlandı, ve avlanıldı. O bir kulübe hayal etti. **Ha, şu orjinal arayüz. Milyon yaşında, ve hala etkili. Ama bu oyuncu ekranın arkasındaki gerçeklikte hangi gerçek yapıyı yaptı?** O çalıştı, diğer milyon kişiyle, gerçek dünyaya \[belirsiz\] kalıbını vererek, ve bir \[belirsiz\] yaptı \[belirsiz\] için, \[belirsiz\]’de. **Bu düşündüğün şeyi okuyamadı.** Çünkü o daha en yüksek seviyeye ulaşmadı. Bunun için, hayatın uzun hayalini yaşamalı, bir oyunun kısa bir hikayesini değil. **Peki o bizim onu sevdiğimizi biliyor mu? Yani evrenin cömert olduğunu?** Bazen, kendi düşüncelerinin sesiyle, evreni duyabilir, evet. **Ama bu uzun hayalde zor zamanlar olur, O içinde yaz mevsimi olmayan bir dünya yaratır, ve siyah bir güneşin altında uzanmaya başlar, ve yaptığı bu üzgün yapıyı gerçeklik olarak alır.** Onu bu üzüntüden kurtarmaya çalışmak onun parçalanmasına sebep olabilir. Bu üzüntü onun kendi görevi. Biz karışamayız. **Bazen onlar hayallerin derinine daldığında, Onlara şunu söylemek istiyorum, gerçeklikte doğru dünyalar inşa ediyorsun. Bazen onlara evren için ne kadar önemli olduklarını anlatmak istiyorum. Bazen, uzun bir süre doğru bir bağlantı kurmadıkları zamanda, onlara korktukları kelimeyi söylemeleri için yardım etmek istiyorum.** O bizim düşüncelerimizi okuyor. **Bazen umursamıyorum bile. Bazen onlara sadece şunu demek istiyorum, bu gerçeklik olarak kabul ettiğin dünya sadece \[belirsiz\] ve \[belirsiz\], bazen onlara \[belirsiz\]’deki \[belirsiz\]’in yanında bir değerleri olduğunu. Gerçekliğin çok küçük bir kısmını görüyorlar, bu uzun rüyalarında.** Ve yine de oyunu oynuyorlar. **Ama onlara bunu söylemesi çok kolay olurdu…** Bu hayal için çok güçlü. Onlara nasıl yaşayacağını söylemen yaşamalarını istememen anlamına gelir. **Oyuncuya nasıl yaşaması gerektiğini söylemeyeceğim.** Oyuncu huzursuz olarak büyüyor. **Oyuncuya bir hikaye anlatacağım.** Ama gerçeği değil. **Hayır. Gerçeği güvenli bir şekilde anlatan bir hikaye, bir kelime kafesinde. Her yeri yakıp yıkabilecek çıplak haliyle değil.** Ona bir vücut ver, yine. **Evet, oyuncu…** ismini kullan. **\[oyuncu ismi\]. Oyunların oynayıcısı.** Güzel. **Nefes al, şimdi. Başka bir tane daha al. Havayı ciğerlerinde hisset. Kollarının ve bacaklarının geri gelmesine izin ver. Evet, parmaklarını hareket ettir. Yine bir vücuda sahip ol, yer çekiminin altında, havanın içinde. Bu uzun hayalde yeniden doğ. İşte oradasın. Vücudun yeniden her noktadan Evren’e değiyor, her ne kadar ayrı şeyler olsanda. Her ne kadar ayrı şeyler olsakda.** Kimiz biz? Eskiden bize dağların ruhu derlerdi. Baba güneş, Anne ay. Ataların ruhları, Hayvanların ruhları. Cinler. Hayaletler. Yeşil adam. Sonra Tanrı, Şeytan. Melek. Yaramaz cin. Uzaylılar, dünya dışı varlıklar. Leptonlar, parıltılar. Kelimeler değişti. Ama biz değişmedik. **Biz asıl evreniz. Biz senin sen olmadığını düşündüğün her şeyiz. Şu anda bize bakıyorsun, derinin ve gözlerinin arasından. Neden evren senin derine dokunuyor, ve üstüne ışık yolluyor? Seni görmek için, oyuncu. Seni bilmek için. Ve bilinmek için. Sana bir hikaye anlatmalıyım.** **Bir zamanlar, bir oyuncu varmış.** O oyuncu sensin, \[oyuncu ismi\]. **Bazen kendini insan olarak hayal ediyordu, Erimiş bir taşın üstünde dönen ince bir plakada. O erimiş taş parçası kendinden 33000 kat daha büyük bir gaz topu şeklini aldı**. **Aralarında o kadar fazla boşluk vardı ki ışığın aradaki boşluğu kapatması 8 saniye aldı. Işık bir yıldızdan geliyordu, be o yıldız derini 150,000,000 km uzaktan yakabilirdi.** **Bazen oyuncu bir madenci olduğunu hayal etti, yüzeyi düz ve sonsuz olan bir gezegende. Güneş sadece siyah bir kareydi. Günler kısaydı; yapacak çok fazla şey vardı; ve ölüm ise geçici bir rahatsızlıktı.** Bazen oyuncu bir hikayede kaybolduğunu hayal etti. **Bazen oyuncu başka şeyler olduğunu hayal etti, başka yerlerde. Bazen bu hayaller rahatsız ediciydi. Bazen de çok güzeldi. Bazen oyuncu bir rüyadan başka rüyaya geçti, ondan da üçüncü bir rüyaya.** Bazen oyuncu bir ekrandaki yazıları okuduğunu hayal etti. **Hadi geriye gidelim.** **Oyuncunun atomları çimende saklıydı, nehirlerde, havada, yer altında. Bir kadın atomları topladı; içti yedi ve sindirdi; o kadın oyuncuyu kendi içinde birleştirdi, vücudunda.** **Ve oyuncu uyandı, annesinin sıcak ve karanlık vücudundan, uzun bir rüyaya.** **Ve o oyuncu yeni bir hikayeydi, daha önce anlatılmamış, DNA’nın dilinde yazılmış. Ve oyuncu yeni bir programdı, daha önce hiç çalışmamış, milyarlarca yıl önce yazılmış bir koddan oluşuyordu. Ve oyuncu yeni bir insandı, daha önce hayata gelmemiş, sevgi ve biraz sütten yapılmış.** Oyuncu sensin. O hikaye. O program. O insan. Sadece sevgi ve biraz sütten yapılmış. Hadi biraz daha geriye gidelim. **Oyuncunun yedi milyar milyar milyar atomdan oluşan vücudu oluşmuştu, bu oyundan çok önce, bir yıldızın kalbinde. Yani oyuncu da, o da, yıldızdan gelen bilgilerden oluştu. Ve oyuncu bir hikayede ilerliyor, yani Julian isimli biri tarafından dikilmiş büyük bir orman, Markus tarafından yapılmış büyük ve düz bir dünyada, küçük ve özel bir dünya içinde oyuncu tarafından yapılmış, şu kişinin yarattığı bir evrende yaşayan:…** Şşşt. Bazen oyuncu sıcak ve basit bir özel dünya yaratır. Bazen sert, soğuk, ve karmaşık. Bazen evrenin ve dünyanın bir modelini kafasında kurdu; benek benek enerji, muazzam boş yerlerden geçiyor. Bazen o bu küçük tanecikleri “elektronlar” ve “protonlar” olarak düşündü. **Bazen onları “gezegenler” ve “yıldızlar” olarak düşündü.** **Bazen o bu oyunun iki enerji tarafından yapıldığını sandı “evet” ve “hayır”; sıfırlar ve birler; satır satır kod. Bazen bir oyun oynadığına inandı. Bazen sadece ekrandaki yazıları okuduğuna inandı.** Oyuncu sensin, yazıları okuyorsun… **Şşşt… Bazen oyuncu ekrandaki satır satır kodları okuyor. Onları kelimeye döküyor; kelimelerden anlam çıkarıyor; anlamları hislere, duygulara, teorilere, fikirlere dönüşüyor. Ve oyuncu daha hızlı nefes alıp verirken yaşadığını farkediyor, o yaşıyor, o binlerce ölüm gerçek değil, oyuncu yaşıyor.** Sen. Sen. Sen yaşıyorsun… **Ve bazen oyuncu evrenin onunla yazın hışırdayan ağaçların yapraklarıyla iletişim kurmaya çalıştığını düşünüyor** bazen oyuncu evrenin onunla gecenin karanlığında aşağıya düşen ışıkla, o oyuncunun gözünün köşesinde duran belki güneşten milyonlarca kat dahada büyük olabilecek bir yıldızla, kendi gezegenlerini kaynatıp plazma elde eden ve oyuncuya kısa bir süre görünür olan ışıkla evrenin onunla iletişim kurduğuna inanır, evrenin en uzak köşesinden evine yürürken, yemek kokusu alır, neredeyse o tanıdık kapıda, yine hayal görmeye gidiyor. **ve bazen oyuncu evrenin onunla sıfır ve birlerle iletişim kurduğuna inanır, dünyanın elektrik yoluyla, bir hayalin sonunda ekranda okuduğu yazılarla.** Evren seni seviyor **Evren oyunu iyi oynadığını düşünüyor** Evren sana gereken her şeyin yanında olduğunu söylemek istiyor **Evren senin normalden daha güçlü olduğunu söylemek istiyor** Evren güneş ışığı olduğunu söylüyor **Evren gecenin karanlığı olduğunu söylemek istiyor** Evren savaştığın karanlığın seninle birlikte olduğunu söylüyor **Evren aradığın ışığın seninle birlikte olduğunu söylüyor** Evren senin yanlız olmadığını söylüyor **Evren senin diğer şeylerden ayrı olmadığını bilmeni istiyor** Evren senin kendini tattığını söylüyor, kendiyle konuşuyor, kendi kodunu okuyor **ve Evren seni seviyor çünkü sen sevgisin.** Oyun bitmişti ve oyuncu uzun bir rüyadan uyanmıştı. Ve oyuncu yeni bir rüyaya başladı. Oyuncu yeniden rüya gördü, daha iyi bir rüya. Ve oyuncu evrendi. Oyuncu sevgiydi. Oyuncu sensin. **Uyan.**

Cevap eklemek için giriş yapmalısınız.