Güncel Floodlar En sonuncu Floodlar

Kurucu Yönetici
  • 0
Fil Necati

Manga/çizgi roman incelemesi: Berserk

  • 0

Bugün mutluluk yok, sadece hüzün..

Berserk harika bir seri, bence belirli bir olgunluğa ulaşmış herkesin okuması gereken bir seri, başka hiçbir kitap, anime, film (yüzüklerin efendisi hariç) bana bu kadar yoğun duygular yaşatmamıştı, ben bir manga okurken daha önce ayağa kalktığımı veya yerimde hareket ettiğimi hatırlamıyorum, Guts silahını her salladığında heyecanlanmaya başlayıp heyecanımı bastıramadım. Bu harika serinin devamı gelmiyecek olması ve önemli hiçbir hikayenin bitmeyişi insanı çok yüzüyor, 10 eylülde Kentaru ustanın notları yayınlanacak belki orada hikayelerin nasıl ilerleyeceği açıklanır.

Berserk kendi içinde çok güzel olsa bile bir çok seri berserk olmasa bu kadar kaliteli olmazdı, en basit örnek Dark souls, her yeri gönderme kaynıyor, en basit gönderme Artorias, Attack on titanın çoğu sahnesi Berserk’ten etkilenmiştir, Devil may cry’da Orb dizaynları Behelitlerden etkilenmiştir,

Berserk’in hikayesine geçmeden önce son bir kez görsellikten bahsetmek istiyorum, ben başka hiçbir manga serisinde resime bakıp, ‘oha ne kadar güzel çizmişler’ dememiştim, karakterlerin yüzü o kadar güzel çiziliyor ki bir sahnede konuşmaları okumasan bile anlayabiliyorsun karakterlerin hislerini, hayır yani tiksinç bir yüz çizmiyor, normal bir sahnede bile dudakları gözleri öyle güzel çiziyor ki, anlatılması mümkün değil onun görülmesi lazım.

Hikaye Guts adlı bir karakterin trajedisini anlatıyor diyebiliriz kısaca, harbiden ne zaman mutlu olsa 2 katında mutsuz oluyor bu karakter, hikaye hakkında çok bilgi vermek istemiyorum çünkü bunu herkes kendisi deneyim etmeli, bahsetmek istediğim özellikle belirli bir zırh var ama spoiler olucağı için anlatmak istemiyorum.

spoiler

Çok sevgili arkadaşım monke dedi ki madem inceleme yazıyon o zaman hikayeden de bahsediceksin aptal horoz. Ben de yazıyım amdem dedim, ayrıca kendisi şu an bunu okuyorsa tüm monke kabilesi batsın.

Eğer berserk’in her şeyini okumadıysanız 363 chapter da bitmediyse (A0’lar dahil) bundan sonrasını okumayın.

Guts’ın trajedisi doğumundan başlıyor ve çocukluğuyla devam ediyor, babası olarak gördüğü adamın onu para için satması ve tecavüze uğratması 7 yaşında ki bir çocuk için ne kadar rahatsız edici olduğunu çok güzel anlatıyor ve içinize karakterlere karşı nefret dolduruyor ve bu karakterlerden intikam alınınca içinize rahatlama hissi geliyor. Guts’ın kaçıp Griffith ile karşılaşması ve sonunda kendisini yuva gibi bir yerde hissetmesi yavaşça ama tutarlı bir şekilde ustaca yazılmış, ancak Casca gibilerinin ona soğuk olması hem güzel hem garip sahneler suruyor, Guts en sonunda ayrılmak isteyince Griffith ile olan düellosu kısa ama çok tutarlı bir şekilde tutulmuş, herhangi bir flashback yok, sadece griffith’in strateji kurması ve ardından bu stratejinin Guts tarafından anında yok edilmesi bizi bir kez daha Guts’a hayran bırakıyor, harika bir sahne kurgusu, uzatma yapmadan, anında biten bir savaş, çoğu mangaka’nın yapamadığı bir şey. Griffith’in depresyonu ve bunu atmaya çalışırken yaptığı hatalarla işkenceye uğraması iç yakıcı anlar sağlıyor ve insanı yeniden farklı duygular ile durduruyor. Guts ayrılır ve Casca ile karşılarşı, Casca ile birbirlerine aşık olurlar ve Griffith’i kurtarmaya geri giderler, Griffith’e gene ulaşınca ise ilk kez bir manga’da bir karakterin konumundan dolayı gözlerim doldu, Griffith dediğimiz adam en usta dövüşçülerden biri ve harikalar harikası bir strateji ustası, her durumdan kurtulabilen o adam yerde zayıf ve kanlar içinde yatarken görmek gerçekten insanın içini kırıyor, Griffith’i kurtarırlar ve güneş tutulması gelir (burdan önce gene biriyle savaşıyorlar çok epik bir savaş ama çokta önemli değil bence) Güneş tutulması ile 4 godhand ortaya çıkar ve Griffith’e bir seçenek sunarlar, yeniden gücüne kavuşucaksın ama tüm arkadaşların ve ordun ölücek, Guts bunlar olurken acılar içinde savaştan çıkmışken Griffith’i kurtarmak için tek kısacık bir kılıçla tırmanıyor ve Guts’ın harika, asla pes etmeyen karakteri müthişim bir şekilde yansıtılıyor. Griffith asla arkadaşlarını satmaz derken teklifi kabul etmesi beni ilk kez bir karaktere karşı olan düşüncelerimi 180 derece çevirmemi sağladı, bir anda sadece Griffith’in ölmesini acı çekmesini istedim. Gördüğümüz her karakterin acılar içinde ölmesi ve çaresizlikleri, yüzlerinde ki ifadeler o kadar korkutucu ki nefretiniz körükleniyor, onca chapter gördüğünüz, griffith için her şeyi yapçak bu askerleri Griffith kendi emeller için teker teker acılı şekillerde ölüme terk etmesi okuması korkutucu ve gerçekten yürek burkan anlar, aşırı yoğun duygular yaşatıyor berserk size. Guts hala bu sırada griffith’i kurtarmaya çalışırken Griffith bir Godhand olarak geri dönüyor ve Guts’ın önünde Casca’ya tecavüz ediyor, guts onu kurtarmaya çalışırken bir canavarın elini ısırması ile duraklıyor, işte tam bu sırada Guts benim favori karakterim oldu, Guts bir insan ve çaresiz kalabiliyor, o canavara ne kadar vursa bile onu bırakmaması onun yüz ifadeleri benim gene içimi burktu, işte tam bu sırada Guts kendi elini parçaladı, hırsı ile bazen çaresiz kalan bir insan, saçı her bir yeri sıkışınca farklı renge dönen veya hep aynı tekniği kullanarak emo bir çocuğu kurtarmaya çalışan bir ninja değil guts, Guts herkes gibi bir insan (her ne kadar aşırı güçlü olsa bile) başarısız oluyor ve Skull knight tarafından kurtarılıyor ama Guts’ın tüm arkadaşları ölüyor (bu arada skull knight aşırı harika bir karakter bana göre her sahneye girdiğinde HELL YEAH SKULL KNİGHT diye heyecanlandım) Casca hafızasını kaybediyor ve Guts’tan korkuyor, bu sırada başka olaylar yaşanıyor gene çok konuşmaya değmeyen, Griffith geri dönüyor ve Zodd gibi (bu evrende ki en güçlü varlıklardan biri) bir canavarı yenip ordusuna katıyor, Guts griffith’e ne kadar saldırırsa saldırsın Zodd tarafından korunuyor. Griffith dünyanın 4 bir tarafından aşırı güçlü insan dığı canlılardan ordu kurarken Guts’ın hala bir insan olarak ona meydan okuması Tanrıya karşı insan kavramını çok güzel ortaya koyuyor, Guts daha Zodd’u yenemezken Griffith’e dalması bize yeniden harika şekilde gösteriyor Guts’ın karakterini. Guts Berserker armoru alıp Orduya karşı başa çıkabiliyor sonunda ama her bu zırhı kullandığında hislerinden bazılarını kaybediyor. En sonunda Casca’nın hafızası geri geliyor ama Guts’a ne zaman yaklaşsa o korkunç anlar gözünün önüne geldiği için asla beraber olamıyorlar, ve burda bitiyor. Guts Griffith’ten intikamını almadan, Berserker Armoru kullanmayı öğrenmeden, Zodd ile başa baş dövüşmeden bitiyor tüm hikaye. Umarım 10 eylül’de öğrenicez ne olucağını.

(Şimdi maymun bunu okuyacak ve diyecek ki bana Discord’da sesliden sen hikayeyi özetlemişin incelememişsin, evet incelemedim çünkü her sahnesi hayranlık uyandırıcı ve vermek isteyen duyguyu en üst noktada veren harika bir Manga)

Cevap eklemek için giriş yapmalısınız.