lisede beden eğitimi dersindeyiz. sınıfta levent isimli bir arkadaş var. boy 1.90 civarı. bu eleman, bahçedeki basketbol potalarına smaç basabiliyor. aşağı yukarı her beden eğitimi dersinde, bu yavşak levent gidip potalardan birine smaç basıyor. etraftaki kızlı erkekli kalabalık da ‘ouvvv, helal, bi daha bi daha…’ tezahüratı yapıyor. tabii bizimki de güven patlaması yaşıyor bu sayede. sınıfta bir de ali isimli bir süzme var. levent’le samimi ama levent’in bu hareketine hepimiz gibi o da uyuz oluyor. neyse efenim. derste, rahat hazrol sağa dön sola dön faslının ardından, hoca herkesi serbest bırakmış. sınıfın kızları ikişerli üçerli gruplar halinde sahanın etrafında turluyorlar. benim de dahil olduğum bir grup, basketbol sahasında minyatür kale futbol oynuyor. geri kalanların nerede olduğu belli değil. bundan sonra anlatacağım kısmın böyle uzun uzun yazıldığına bakmayın, hepi topu 6-7 saniye sürmüştür ama olaya şahit olan bizler için uzun metrajlı bir film tadındaydı. devam edelim: bizim futbol maçının en civcivli anında, bir anda levent sahanın kenarından bitiveriyor. elindeki basket topuyla bizim atak yapmakta olduğumuz kalenin olduğu potaya yüklenip smacı basıyor. smaca yükselirken her zaman yaptığı gibi, ooeeeehhhh vuuoooooo gibi herhangi bir anlamı olmayan hayvanca sesler çıkararak, etraftaki tüm kızların kendisine bakmasını sağlıyor. smacı basmış, potaya asılmış ve armut gibi potada sallanıyor. her zamanki gibi, herkes levent’e bakıyor. potanın altındaki kalenin dibinde de ali var. ali bir anda uzanıp levent’in eşofmanına asılıyor ve bileklerine kadar indiriyor. adam eşofmana nasıl asıldıysa, eşofmanla birlikte levent’in don da bileklere kadar iniyor. hiç beklemediğimiz bir anda, yaklaşık bir buçuk iki metre yükseklikte levent’in kabak gibi götüyle tanışıyoruz. olaya sahanın yan tarafından şahit olanlar ise, levent’in kısmen kabak götüyle kısmen de kıllı pipisiyle göz göze geliyorlar. potanın arka tarafındaki birkaç kız öğrenci ise, iki metre yükseklikten kendilerine gülümseyen levent’in kıllı pipisiyle müşerref oluyorlar. bu bir iki saniyelik tanışma faslının ardından, levent panik içinde kontrolü kaybediyor. aynı anda hem potaya asılıp hem donunu çekmek gibi mitolojik bir güce sahip olmadığı için, bir eliyle potaya asılmaya devam edip diğer eliyle donunu yukarı çekmeye çalışıyor. ‘amma saçma. aşağı atlayıp donunu niye çekmiyor?’ demeyin, bunun cevabını levent bile bilmiyor. muhtemelen o anki panik ve utanç içinde ne yaptığının o da farkında değil. bir eliyle potada asılı, diğer eliyle donunu çekmeye çalışırken, doğal olarak kontrolü kaybediyor ve hemen potanın altında duran, demirden yapılmış minyatür kalenin üzerine, tam kolunun üstüne düşüyor. levent’in çığlıkları arasında yanına koşuyoruz. kolu dirseğinin oralardan bir yerlerden kırılmış ve kemik eti yararak dışarı fırlamış. …o anda levent’in kırık kolu mu daha iğrenç görünüyordu yoksa aylardır tıraş edilmemiş kıllı pipisi mi emin değilim… o hengamede levent’in donunu tekrar yukarı çekme işi ne gariptir ki ali’ye düşüyor…
Paylaş
Olaya bak amk
Olaya bak amk
Daha az gör