Ve orda 2 sene kadar görev yaptıktan sonra bir gün tugaydan teftişe bir binbaşı gelmiş ve beni astsubayın odasına çağırdı anlam veremedim. Yaveri Bond çantadan bir pembe bir dosya çıkardı üstünde “ÖKK ya gidecek personel” yazıyordu .Bu beni şaşırtmıştı asstsubayım ÖKK ya mı gidecekti bence gitmesi gereken oydu 1.88 boyunda takriben 100 kiloydu nerdeyse bir ayıyla güreşebilirdi ama hayır o ceheneme daha uzman olalı 2 sene olmuş olan ben gidecektim. Binbaşı bana gülümseyerek “A** seni göreve ben seçmedim aslında bu işte bana düşmez ama seni seçtiler hemde Ankara, bak orası zor biliyorum ama bence sen bunu başarabilirisin” ben dona kaldım ben mi benim etim ne budum ne ama koskoca binbaşı amk ben ona hayır diyemem “takdiriniz, komutanım” komutan sanki istediği olmuş gibi bir yüz ifadesiyle belgeyi önüme koydu ” işte A** senden de beklediğim buydu sol aşşağıya bir imza at ve akşam saat 7 de tugaydan buraya bir UH-1 gelecek seni ordan Diyarbakıra götürecek orda oraya gideceklerle beraber Ankara’ya ineceksiniz,anlaşıldı mı” ben bir gururla “anlaşıldı komutanım,baş üstüne” diyerek titrek ellerle imzamı attım. Ve iki spor çantayla 18:42 de piste doğru yürüdüm oradan bir sandalye çekip aşağıdaki 2 köyü izlemeye başladım bir grup çocuk küçükbaşlara çobanlık yapıyor yaklaşık 300 mt kuzeyinde bir tandır ve tüten bacası görünüyor yeni gelinlerin kimseye gözükmeden kaçışları gözüküyordu ve o iğrenç ses duyuldu “dıgıgıgıgıdııdııgıdı juuuu” ve uh-1 önümdeydi devrelerimle selamlaşıp bindim içerde 2 adet benim gibi sözleşmeli vardı bir adet başçavuş konuştuk biri hemşerim çıktı.
Paylaş