Bakın beyler ben aile bağları çok kuvvetli bir sülalede yaşarım. Bir gün Allah’ın bile unuttuğu bir dağdaki köyümüze gittik. Yolda babam Diyanet Radyodan ilahiler falan açtı. Annem de ilahilere eşlik etti. Neyse. Köyümüze vardık. Köy dediğime de bakmayın küçücük bir yerleşim yeri. 10 tane ev var: Bir tanesi bizim kalanlar da uzaktan akrabalarımın. Bunların hepsi muhafazakar. Ben bir tek dayımla iyi anlaşırım o da ateist zaten. Bir gün dayımla çarşıya çıktık eve meyve falan aldık. Bu arada, bizim ailede öyle her gün meyve alınmaz o akşam sülale toplantısı olduğu için bir kaç kilo bir şey aldık. Akşamüstü eve döndük. Birkaç saat sonra da cümbür cemaat köy meydanında toplandık. Herkes yemeğini yiyor öyle bir ortam var. Her zaman olduğu gibi yemekten sonra film izleyeceğiz. Ama önce çay kahve faslı var. Ben de böyle şeylerden pek hoşlanmadığım için karnım çok ağrıyor diye yalan atıp odama geçtim ve başladım 31 çekmeye başladım. Tabii yorganın altından çekiyorum ama hazır evde kimse yokken bilgisayarımı televizyona takmaya karar verdim. Bir kaç dakika sonra babam kapıyı çaldı ben de hemen toplandım ve televizyonu kapattım ama bilgisayarımı televizyondan çıkarmak aklıma gelmedi nedense. Tabii ki o an fark etmedim. Yemek ve içilen bir kaç milyon bardak çaydan sonra her zaman olduğu gibi bizim evde toplandık televizyondan Kuran Meali dinlemek için. Teyzem televizyonun yanına gitmek için ayağa kalktığı an ben de hemen ileri atılıp bilgisayarı bağlantı noktasından söküp sehpanın arkasına attım. Bana şaşkın gözlerle bakan aileme de “Su içmeye gidecektim, kalkınca da ayağım kaydı.” dedim. O gece ne kadar büyük felaketi atlattığını düşünerek rahat bir uyku çektim.
Paylaş