Herkze merhaba, İçimdeki düşünceleri, istekleri anlatmak istiyorum. Ben 16 yaşında Özlüce N.T. And. İmam Hatip Lisesinde okuyan bu sene 2. Sınıfa geçmiş olan bir kardeşinizim. Bende herkez gibi dinimi yaşamamda çok sıkıntı çektim. Ortaokulumuzda mescid yoktu, cuma saati dersler olurdu, örtülü bir hocamız dahi yoktu. Çünkü girişte başını açıyordu. Ne zulümlerden bu güne geldik elh. Aynı şekilde sakal bırakmam halinde okuldan dahi atılabilirim. Ben belki sakal bırakmasamda olur ama nedir bu düşmanlık, saygısızlık? Bir insanın eğitim hayatını almak bu kadar kolay mı? Birde İmam Hatip böyleyse normal okullar kim bilir nasıl? Ne günlere kaldık. Yaşadığımız ülke Osmanlının zekatı bile değil. Ben şunu demek istiyorum. Müslümanlar inandıkları şekilde yönetilsin. İnandım deyip geçmeyin, inanmış gibi yaşayın diyen Hz. Ömer r.a. Ne güzel söylemiş. Bu ülkede elbetteki farklı dine inanan insanlar olucak ama çoğunluğu müslüman bir devletin şeri hukukla yönetilmesini istiyorum. Ben müslümanım, neden otobüste kadın şarkıcı duyuyorum? Neden içki satılan marketten alışveriş yapıyorum? Nedenler uzadıkça gider… Şeriat Öcü mü? Yıllarca şeriat öcü olarak gösterildi. Kim veya kimler tarafından? Elbette şeriatçılar veya şeriatı isteyenler tarafından değil. Şeriatı istemeyenler tarafından… Onların İsimleri, cisimleri farklı olsa da, hedefleri birdi: İslam, şeriat düşmanlığı… Yapılan her uygulamada şeriat düşmanlığı açıkça ortaya kondu. Daru’n-Nedvelerde uydurmaca alınan kararlar, şeriatın kaldırılmasına yönelikken, ilkokuldan üniversiteye tüm okullarda da şeriat kötülendi, filmlerle şeriat ve şeriatçılar ve de İslam alametleri sürekli aşağılandı, askerler her fırsatta şeriata düşman olduklarını açıklama krizine girdiler. Yıllarca ve yıllarca ağzı olan konuştu ve şeriat en kötü şey olarak gösterildi. Kimin başına kötü bir şeye gelse, şeriata bağlayacak kadar ileri gidildi. Hatta bu söylem olarak ta kullanıldı. Sözde kalkınmanın önünde engeldi, şeriat! İlerlemek ve çağdaş milletleri yakalamak için Batılılar gibi olmak gerekti! Ancak bu nasıl olacaktı? Onlar kalkınmak için nasıl ki dine sırt çevirmişlerdi. Öyleyse onlar gibi olmak için dine sırt çevrilmeliydi. Ve öylede oldu; onların necis yolu öyle bir takip edildi ki, onlar bir kertenkele deliğine girseler ardından girecek kadar… Ya neticesi… Neticesinde dinden habersiz, dini değerlere hazımsız bir nesil yetişti, yetiştirildi. Bu bilinçli mi yapıldı? Elbette gayet bilinçli, gayet programlı, bile isteye, güle oynaya… Gelelim günümüze… Onca uğraştan, onca plan-programdan, onca harcanan paradan sonra gelinen nokta kimleri memnun etmekte, kimleri ise üzmekte? Elbette Müslümanlar, bu durumdan memnun olamazlar. Ve kötülüğe engel olmak isteyen her Müslüman, her fırsatta yanlışları dile getirip, doğrulara katkıda bulunmalılar. Ey insanlar! Bilin ki! Şeriat İslam’dır. süslümanŞeriat Ne Kadar Biliniyor? Geçenlerde gözüm sokakta yapılan bir röportaja takıldı ve ibret olarak izledim. (Aslında tahmin ettiğim şeylerdi ve yakinen de gördüm.) Konu şeriattı. İnsanlara; ‘‘şeriat ister misin?’’ diye soruluyordu. İsteyenler de vardı elbette; ancak bir o kadarı, hatta daha da fazlası istemediğini söylüyordu. Kiminin konuşurken harareti yükseliyor; ‘‘neden isteyeyim?’’ ‘‘kesinlikle hayır!’ gibisinden sözler söyleyebiliyordu. Sorulduğunda ‘Müslüman!’ hakikatte ise ‘şeriata düşman!’ insancıkları sonuna kadar seyrettim. Şeriat düşmanı bir kişi nasıl Müslüman olabilirdi ki? Ama mevcuttu işte. Rahatlıkla kendilerini ifade edebiliyor, şeriatı istemediklerini, ona karşı olduklarını söyleyebiliyorlardı. Acaba şeriatın ne olduğunu biliyorlar mıydı? Birçoğu şeriatın ne demek olduğunu bilmeden, senelerdir işlenen kara propagandanın etkisiyle konuşuyor da olabilirdi. Bazıları da gayet net olarak şeriatın ne manaya geldiğini biliyor, bilinçli olarak onu istemiyorlardı. Yine içlerinden bazısı ise daha da anormal bir ifadeyle; ‘‘şeriat Allah’ın kanunları, ama ben yine de istemem!’’ diyebiliyordu. Böyle iyi! Böyle özgür! Böyle çağdaş! Böyle modern! Böyle sarhoş! Böyle berduş! Böyle açık! Böyle kaçık! Böyle ve böyle… İşte böyle olanlar… Şeriat Allah’ın hükümleri dedikten sonra bile rahatlıkla ben Allah’ın hükümlerini istemem diyenler… Hemen ardından da (dalga geçer gibi); ‘‘çok şükür hepimiz Müslümanız!’’ söyleminin arkasına saklananlar… Adı Müslüman olup, Yahudilikten, Hristiyanlıktan, Budistlikten ve nefsini ilah edinenlerin öğretilerinden birçok şey inancında ve yaşantısında olanlar… Ve kelime-i şehadet getirdiler mi, şartlarını bilmeden ve yerine getirmeden Müslüman(!) olanlar… Olur mu? Burada oluyor! Daha da garibi onlara karşı son derece müsamahakâr olup, (onların halini söyleyen) gerçek Müslümanlara karşı hazımsız, sert ve kaba davrananların varlığı. Evet, birileri süslümanlara karşı gayet nazik, son derece merhametli ancak gerçek Müslümanlara karşı kaba, sert ve haşin davranmaktan zevk almakta. ‘Böyle Müslüman olunmaz’ diyenler haksız, aşırıcı… Ama süslümanlar ve onlara kol kanat gerenler haklı, onlar hümanist… Şöyle diyorlar: ‘‘A, olur mu canım, onlarında kalbi var! Kalplerini kırmayalım! Hem bak şeriata sövseler de, içki içseler de, zina etseler de, faizsiz bir ekonomi düşünemeseler de, hayatlarında her türlü küfür ve haram olsa da, değil mi ki onlar kendilerine Müslüman(!) diyorlar. Her neye inanırlarsa inansınlar. Her nasıl yaşarlarsa yaşasınlar. Onlara nasıl kâfir deriz yahu? Sonuçta onlar kendilerine Müslüman’ım diyorlar.’’ Aman ya Rabbi! Bu günkü bu bozulmada (mürcie zihniyetli) hocaların rolü çok büyüktür. Bu sözde hocalar, İslam’a ve Müslümanlara en büyük zararı veren insanlar arasındadır. Allah’ım, dinini geçim ve seçime malzeme edenleri, oyun ve eğlence edinenleri bilmektesin. Sen ne güzel vekilsin. İslam bir tane, günümüzde ki İslam algıları ise bin tane… Böyle olunca da herkes kendi algısına göre Müslüman! Öyle midir? Hayır! Bu gün bu insanların çoğunun Müslüman olmadığı sabittir. Neye göre mi? Kuran, Sünnet ve Rabbani ulemanın fetvalarına göre… Ey insanlar! Dininizi araştırın. Bakalım İslam, sizin inanıp yaşadıklarınız mıymış görün!
Paylaş