Her şey o suların kesildiği gün Pazartesi günü başladı. Sabah kalktığımda yüzümü yıkamak için tuvalete gittim tabii sular kesik olduğu icin yüzümü yıkayamadım mendille idare ettim. İşime gitmek için yola çıktım. Yolda bizim mahallenin en ünlü sandviççisi Marlen Sandviçe uğradım. Tam işe giderken siyah bir arabayla önümü kestiler. galiba başıma çuval geçirip şırıngayla bayılttılar.Başıma geçirdikleri çuvalı ofislerinde açtılar. Burası normal sabah dokuz akşam 6 da paydos verilen memurların çalıştığı yer değil. İçinde roketatarlar, taramalı tükefler, keskin nişancı tüfekleri falan vardı az çok anlamışsınızdır.Çuvalı açtıklarında aramızdaki diyalog şöyle gelişti “Merhaba, Max William” Evet Max William bu ben “eıeıeı Merhaba” “Seni bize lazım olduğun icin kaçırdık” “Hangi konuda ? (Benden gelen gülme sesleri)” “Tabiki de bir iş için ama çok özel bir iş için” “Nasıl bir iş” “Bizim bir üstümüz olan teşkilatı çökerteceksin” “Hmmm. Ya yapmazsam?” “(Ağzıma silah dayayıp) O zaman sen çökersin” “Avvadım (Burada “anladım”demek istedim ama silahı çekmediği için iyi söyleyemedim) Beni yine şırıngayla bayıltıp -bu sefer kesin- başıma çuval geçirip aldıkları yere bıraktılar. Bana sandviçte almışlar. Eve gittiğimde ne yapacağımı düşündüm iş çantamı düzenlemek için açtığımda teşkilatın bilgileri vardı. Hemen açıp okudum ama ne yazık ki hiç bir şey anlamadım.(Ters tuttuğum için anlamadığımı anladım)
Paylaş