Bir gün El-Kulluri Hazretleri cami cuma cemaatine vaaz vermektedir. Hazreti Kulluri der ki ” İdha kan ladayk thalathat ‘akwab min aleasal , aishrabhum jmyean hataa la yakun ladayk qatrat min mueadat farighat fi ‘ameayika”. Yani “Üç tas balınız varsa üçünü de için cırcır olun ki, bağırsaklarınızda bir damla bombok kalmaya.”.
Kulluri Hazretleri vaazını bitirmiş, camiden eve yola çıkmıştır. Hazretleri gide dursun, yolda bir Böcek-i Mahlukat ile karşılaşır. Böcek birden dile gelir: “Ayuha almusafir min ‘ayn ‘atayt wamin ‘ayn tadhhaba?”, “Ey yolcu, nereden gelir nereye gidersen?”. Kulluri şaşırır; kanıdonar, nutku tutulur! Mahlukata hitab eder; “Allah ‘Akbar tahadathat almakhluqat.”. Demiştir ki: “Allahu Ekber, mahlukat dile geldi!”
Böcek bunu aşağılama olarak görür, hemen araya girer: “Allah’ın malukları konuşur, bilmez isin mi sen?”