“Bir arkadaşım Times New Roman 12’yi neden hiç sevmediğinden bahsediyordu geçenlerde.
Düşündüm de, yazı fontlarıyla olan aşk, nefret, huzur ilişkimizin kaynağı neydi acaba?
Bu konu Yiğit Ahmet Kurt’un altı yıl önce bir yazısında tavsiye ettiği Simon Garfield’ın kitabını ve oradaki ilginç örnekleri aklıma getirdi.
Mesela…
Obama’nın seçimlerdeki başarısında etkili olduğu öne sürülen unsurlardan biri de, kampanya sloganlarında Gotham yazı tipinin kullanılması. “Değişim” “Umut” “Evet Yapabiliriz!” sloganlarının ürkütmeyen ama ileriyi düşünmek ihtiyacını gösteren bir havada verilmesi gerektiği ve bunun için de Gotham’ın seçilmiş olmasının isabetli bir tercih olduğu söyleniyor.
Disleksi hastası çocuklarla ilgilenenlerin Trebuchet ve Comic Sans yazılarını tercih etmeleri tesadüf değil. Bu yazı tiplerinin rahatlığı ve yumuşaklığı ile disleksik çocuklara daha iyi geldiği tespit edilmiş.
Ya da bir başka ilginç örnek…
İnsanlara hangi yazı tipini daha okunaklı bulduklarını doğrudan sormak yerine bir göz kırpma testi geliştiriliyor. Laboratuvar koşullarında, okura aynı metin farklı yazı tipleriyle sunularak ölçüm yapılıyor. Bu testlerde hemen her zaman Bembo, Bodoni ve Garamond en iyi sonucu veriyor. (Not edebiliriz!)
Bilmiyordum, yeni öğrendim:
Kitap fontları arasında en okunabilir olan Sabon imiş. Havaalanlarındaki veya otoyollardaki tabelalar için seçilen yazı karakterlerinin tesadüf olmadıklarını tahmin edebilirsiniz. (En azından Avrupa’da ve Amerika’da😉)
Yazının belli bir mesafeden rahatlıkla okunabilir, ince, tutarlı, biraz tekdüze ve hayal gücünü uzun süre oyalamayacak nitelikte olması gerekiyor. Buna göre Avrupa havaalanlarında büyük ölçüde Frutiger egemenliği var, Amerika’da ise Helvetica.
Herkesin bir gözdesi vardır mutlaka; ben de genel olarak Helvetica’cıyım. Helvetica’nın kendiliğinden güven veren, aklı fazla karıştırmayan bir font olduğunu düşünüyorum. Hem de samimi bir duruşu var. Hiç bu açıdan baktınız mı bilmiyorum ama bir yazı karakteri seçtiğimiz zaman aslında bu seçimimiz “Neyi, nasıl söylemek istiyoruz?”un da cevabı oluyor.
Arial’ın Helvetica’yı taklit ederek doğduğu ve bir anlamda “çalıntı” olduğu için tasarım dünyasında çok sevilmediğini, Times New Roman’ın -arkadaşımı haklı çıkarır şekilde- geleneksel ve soğuk bir font olarak bulunduğunu, Comic Sans’ın ciddiyetsiz duruşundan dolayı “kullanımını yasaklayalım” kampanyasına bile konu olduğunu da ekleyeyim.
Frutiger fontunun yaratıcısı Frutiger’in sözleriyle bitireceğim: “Eğer öğle yemeğindeki kaşığın şeklini hatırlıyorsanız, şekli yanlış demektir. Kaşık ve harfler birer alettir; biri tabaktan yemeği almak içindir, diğeri sayfadan bilgiyi… Şayet iyi bir tasarımsa, okurun kendini rahat hissetmesi gerekir çünkü harf hem banal hem güzeldir.”