Dün gece bi tane yutup yorumuna yazdığım cevap. Buraya atim de belki birileri okur da bu konularla ilgisiz tanıdıklarına atar. Bi işe yaramış olurum.

Yıldırım düşmesiyle oluşan malzemeler(aminoasitler) sınırlı. Bazı aminoasitler birkaç atomdan oluşur ve kendi haline bırakırsanız rastgele birbirine kaynayarak aminoasit zincirleri oluşturur. Bu şekilde diğerlerine göre daha hızlı malzeme bulan amino asitler çoğalmaya başlıyo ve sadece kendi kendini kopyalayan aminoasitler olarak sonraki nesile geçebiliyo. Bu aminoasitler ara ara rastgele değişimlere uğruyo ve hatalı kopyalar üretiyo. Hasta kopyalar yok oluyo ama milyonda bir de olsa diğerlerinden daha güçlü olmasını sağlayan bir mutasyon geçiren güçlü aminoasitler sağ kalıyo. Bu şekilde milyonlarca yıl birbiriyle rekabet etmiş aminoasitler karmaşıklaşıyo ve içlerinden bir tanesi ATP gibi yakıtlar üretmeye başlıyo. ATP üreten bu aminoasit grubu diğer aminoasit gruplarını besin olarak kullanıyo ve çok hızlı bir şekilde çoğalıyo. Bu aminoasit grubundan gelenler bi bozulma sonucu ATP ile aynı malzemelerden meydana gelen DNA’yı üretiyo. DNA sayesinde eskisinden daha stabil ve daha karmaşık proteinler üretmeye başlayan aminoasit grupları ilk organelleri uretiyo ve yaşamak için diğer aminoasit gruplarının ürettiği besinlere ihtiyaç duymamaya başlıyo. Bu bakterinin akrabaları tüm dünyaya yayılıyo ve kendi ekosistemini oluşturuyo. Yanardağlar patlıyo, gökyüzü kararıyo, denizler kirleniyo ve boring billion(sıkıcı 1 milyar yıl) isminde bir kıtlık dönemi başlıyo. Kirlilikte dolayı bu dönemle ilgili çok az veri var ama yer yer kıtlıkla mücadele edebilmek için birbirine kaynayıp değişik görevler üstlenerek enerji tasarrufu yapan hücre grubu fosilleri bulunuyo. Şu anda hala neslini devam ettiren çift çekirdekli(hücrenin beyni=çekirdek) bakteriler mevcut. Biz ve dünya üzerindeki diğer çok hücreli canlılar bu aklı olmayan hücrelerin bir araya gelip değişik görevler üstlenmesiyle oluşmuş birer organizmalarız.