Sene 1998 o zamanlar 11 yaşındayım. Allah’ın unuttuğu köy yerinde mutlu ve huzurlu bir çocukluğum vardı. Her akşam bahçede çekirdek yerdik, ben çekirdek yemesini bilmediğimden kabuğuyla birlikte yerdim. Bu böyle giderken bir sabah dehşet bir karın ağrısıyla uyandım. Bu karın ağrım 3-4 gün daha sürdü ve ben kabız olmuştum. Tabii o zamanlar hasteneye gitmek zulüm gibi bir şeydi. Sıra bekliyorsun, doğru düzgün muayene yapılmıyor ve de hastane bize uzaktı. Benim karın ağrım gitgide şiddetleniyordu. Gece uyuyamaz olmuştum. Köyümüzde bugta kalan yaşlı bir teyzemiz anneme “Bir sopa bul ona zeytin yağı sür çocuğa kaktırıver o zeytin yağı tüm gübreyi atar çocuk rahatlar.” demiş. Tabii benim olaylardan haberim yok, akşam ezanı annem benim odama geldi, sonra 2 teyzem var onlar da geldi, sonra babam da geldi ben ne olduğunu anlayamadan beni kurbanlık koyun gibi ters çevirip götüme o zeytinyağlı sopayı soktular. Arada bir annem sopayı çekip bakıyor, hiçbir dışkı gelmeyince geri sokup ileri geri oynatıyordu. O an yaşadığım acıyı ömür billah unutamam. Bu acı geçmek bilmedi, en sonunda hastaneye gittik. Makat yırtılması olmuş, 1 hafta götümün üstüne oturamadım. O bugta kalan yaşlı teyzemize de allah yukarıda öyle beddualar ettim ki tuvalette ölmüş. Hâlâ bu anımı unutamam, zeytin yağlı hiçbir şey de yiyemem.
Paylaş