Ben Adana’da kalıyorum. Nişanlım ise İstanbul’da . Düğün alışverişi yapmak için trenle yanına gittim.
Sabah 4 tane haşlanmış yumurta yemiştim, üzerine bunlar da acılı çiğköfte yapmışlar ikram ettiler, bağırsak hareketlenmeye başladı.
Tuvalete girecektim ama ikisi de hazırlanmışlardı. Utanıp bekletmek istemedim. Hem s.çarken sesler duyulurdu.
Neyse çıktık, bunlar gelinlik bakıyo ben ise iyice sıkıştım, kıvranıyorum. Görevli kıza tuvalet var mı diye sordum alçak sesle ama “maalesef” yanıtını aldım.
Neyse burdan sonra yemeğe gideriz orada illa ki tuvalet olur. Dayan oğlum Cihan dedim, göt loplarımı iyice sıkmaya başladım.
Bağırsaklar resmen bokla doldu boşalt bizi diye yalvarıyor. Daha benim damatlık seçmem gerekiyor bir de. Bana ilk önerilen damatlığı denemeden paketlettim.
Benimki “ya aşkım biz de bakalım dene” filan dedi ama ben geberiyorum. “Evde bol bol bakarız, dükkanda deneme kabininde insan anlayamıyor. Olmazsa gelir değiştiririz” diyince aklına yattı bu da satın aldı, çıktık.
Az ileride büyük bir kebapçı var, oraya daha önce girmiştim temiz ve çift tuvaletleri var. Gelin dedim şuradan bir şeyler yiyelim.
Bizim gerizekalı ay yok ya kafeye gidelim oranın çok güzel tostu var diyo.
Valide eve gidelim dolma yaptım diyo.
Ben iyice morardım, terlemeye başladım bayılacam. Göt kaslarım iyice ağırlaştı tutamıyorum. Benim halimi farketmiş olacaklar ki elindeki çantaları bırak dediler.
Ben çantaları bırakmak için hafif eğilmemle beraber göt kaslarım gevşedi ve ani bir osurukla beraber bir tutam bok fırlattım. Hemen geri sıktım götümü ama çok geçti. Hemen peşine ikinci dalga geldi.
Daha şiddetli şekilde ve sıvı bir şekilde aktı götümden. Kaynana ve nişanlım bana bakıyorlar ben ise artık salmıştım kendimi. Gözlerine baka baka sıçıyordum yolun ortasında. Paçalardan bildiğin çamur gibi akıyordu. Bizimkiler şok olmuş dona kalmıştı. Ben ise gevşemenin vermiş olduğu rahatlıkla osura osura sıçıyor, bir yandan ise tebessüm ederek ağlıyordum. İşim bitince kendime geldim, benim damatlığın olduğu çantayı kapıp kaçmaya başladım. Paçalardan bok sıçrata sıçrata kaçıyordum. Artık her şey bitmişti.
Ardıma bile bakmadan tren istasyonuna kadar koştum. Damatlık çantasını almamın sebebi tuvalette üstümü değiştirecektim.
Trene girdim doğruca tuvalete attım kendimi. Tren de hareket etmeye başladı. Soyundum önce. Boklu donu ve pantolonu tuvaletin küçük penceresinden dışarı fırlattım. Bacak ve götteki bokları da tuvalet kağıdıyla kabasını temizledim.
O sıra babama mesaj attım beni istasyondan alın diye.
Sıra geldi damatlığın pantolonunu giymeye. Poşeti bi açtım. Ananı s..yimmm….
Yanlış poşeti almışım. İçinde kocaman gelinlik var. Oturdum tuvalete ağlamaya başladım çıplak bir şekilde.
İnsanlar tuvalete girmek için sürekli kapıyı yokluyorlar. Çık artık hemşerim diye yumruklayanlar var. Saatlerce bekledim. Tren, Ankara istasyonuna varmak üzereydi. Çaresizce gelinliği giyindim. Tren durur durmaz kapıyı açıp aniden koşmaya başladım. İnsanlar bana bakıyordu.
Az ileride ise babam beni karşılamaya gelmişti. Ailecek gelmişler damat beyimizi alalım diye. Gördükleri manzara ise gelinlikle ortada deli gibi koşan oğullarıydı.
(Alıntıdır.)